• kurdî
  • العربية
  • Anasayfa
  • Haber
  • Makale
  • Araştırma
  • Politik Analiz
  • MİT Gerçekleri
  • Tüm Bölümler
    • Anketler
    • Duyurular
    • Röportaj
    • Editörden
    • Ekoloji
    • Ekonomi
    • Kadın
    • Gençlik
    • Dış Basından
    • Kürdistan Tarihi ve Dili
    • Kim Kimdir?
    • Basın Bültenleri
    • Basından Seçmeler
    • Kronoloji
    • Belge
    • Dizi Yazı
    • Okuyucudan
    • Özgürlük Perspektifleri
    • Serbest Yazılar
    • Teknoloji
    • MİT Gerçekleri
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
  • Anasayfa
  • Haber
  • Makale
  • Araştırma
  • Politik Analiz
  • MİT Gerçekleri
  • Tüm Bölümler
    • Anketler
    • Duyurular
    • Röportaj
    • Editörden
    • Ekoloji
    • Ekonomi
    • Kadın
    • Gençlik
    • Dış Basından
    • Kürdistan Tarihi ve Dili
    • Kim Kimdir?
    • Basın Bültenleri
    • Basından Seçmeler
    • Kronoloji
    • Belge
    • Dizi Yazı
    • Okuyucudan
    • Özgürlük Perspektifleri
    • Serbest Yazılar
    • Teknoloji
    • MİT Gerçekleri
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Anasayfa Bölümler Kadın

Ekonomi, Kapitalizm ve Kadın…

Yayınlayan Lekolin
15 Mart 2020
Kategori: Kadın
246 13
A A
Ekonomi, Kapitalizm ve Kadın…
Facebook İle PaylaşınTwitter İle Paylaşın

04 Mart 2010 Perşembe Saat 15:57

Ekonomi günümüz dünyasında en fazla yaşamın gündemine oturan, dillerden düşürülmeyen bir kavram. Bunun yanında kapitalist modernite ile

0

21

TR

:” ”

:””

” “,” ”

” ”

Ekonomi günümüz dünyasında en fazla yaşamın gündemine
oturan, dillerden düşürülmeyen bir kavram. Bunun yanında kapitalist modernite
ile birlikte bir bilim dalı haline de getirilerek, içinden çıkılmaz bir
tartışmalar yığını altında en fazla anlaşılmaz kılınmaya çalışılan bir alan
durumunda. Bu nedenle de sadece ‘bilirkişiler’in üzerinde değerlendirme
yaptığı, asıl üretenlerin, ekonomiye temel olan toplumsal kesimlerin dışına
itildiği bir konuma indirgenmiş. Ekonomiyi yaratanlar, yürütenler, yaşamı idame
edenler yani üretim sürecinin içinde olanlara ise sadece çalışmak, ancak
ürettiklerinin nereye ve hangi biçimde sunuldukları hakkında düşünme, müdahale
etme bu sürece yön verme yetilerinin ortadan kaldırıldığı bir duruma getirilmiş
olmakta.

Kapitalizm kendini ekonominin sırtından yaşatan bir
kamburdur

Toplumun en küçük biriminden yani aileden, en geniş örgütlü
kurumlarına kadar yani devlet vb. oluşumlara kadar tüm toplumsal alan kendisini
bir ekonomik alana göre şekillendirmek zorundadır. Bu ekonominin gerçek doğasından
kaynaklanan bir durumdur. Ekonomi, en basit tanımıyla yaşamı sürdürmek için
gerekli olan üretim araçlarına sahip olmak ve üretimi gerçekleştirmek olarak
tanımlanabilir. Bunun günümüzde kendisini ekonomik bir sistem olarak gösteren
kapitalist modernite ile hiçbir alakası yoktur. Sağlıklı ve toplumun yaşamını
sağlayan bir ekonomik sistemde, vurgunlar üzerinden para kazanmak, spekülasyon
üzerinden toplumsal değerlere el koymak ve faiz borsa senet üzerinden yaşamı
idame etmek düşünülemez. Bir toplumun hepsinin bu şekilde kendi yaşamını
ürettiğini hayal ettiğimizde bile göreceğiz ki, ortada üretimle ilişkisi olan
kimse kalmayacaktır. Bu anlamda ekonominin sahibi, ilerletici gücü kapitalizm
değil, bunun dışında kalan kesimler olmak durumundadır. Bu sistem olsa olsa
ekonominin sırtından yaşayan tüketici bir kamburdur. Yani böylesi bir sistem
kapitalist olmayan gerçek ekonomi sahiplerine kendisini dayandırarak yaşamak
zorundadır. Öyleyse ekonomi nedir, kimlerin elindedir. Gerçek ekonomistler
kimlerdir? Bu sorunun cevabı önemlidir. Neden mi, toplumsal adaletin
gerçekleşmesi için, ekonomiyi yaratan ve sürdürenlerin bu değerlerine sahip
çıkmasının gerekli olmasından dolayı.

Ekonomi, toplumsallığı yaratan ana-kadının bir
yaratımıdır

Ekonomiyi ilk olarak tanımlayanlar Yunanlılar olmuştur. Ev
yasası anlamına gelen, ekonomi, iki kavramdan üretilmiştir. Eko ve nomos.
Buradan yola çıkarak belirtebileceğimiz ilk şey ekonominin kadınla ilgili bir
temelinin olduğudur. Bu yaklaşımımızı destekleyecek veriler toplumsallaşmanın
geliştiği organik-doğal toplum sürecinde yoğun olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bizi kadın merkezcilikle suçlayacak olanlara bir kez daha hatırlatmak gerekir
ki, toplumsallığı yaratan ana kadın kültü, her şeyden önce yaşamın idame
edilmesine, bu anlamda besinlerin toplanmasına ve topluluğa dağıtılmasıyla
güçlenme yaşamış ve kutsanmıştır.

Kadının ekonomik biçimi birikime değil, paylaşmaya ve
armağan etmeye dayalıdır.

Ekonomiyi yaşam için maddi ihtiyaçların karşılanması olarak
tanımladık. Maddi yaşam koşullarının oluşmasının toplumsallığın gelişmesi için
bir ön koşul olarak görmeye kimsenin itirazının gelişmeyecektir. Neolitik
kültürle birlikte düzenli ve güvenlikli bir ekonominin gelişme gösterdiği
açıktır. Ana kadını, toplayıcılıktan düzenli bitki ekimini gerçekleştirdiği
tarımcılığa geçişteki rolü, topluluğun beslenme ihtiyacını gidermesi açısından
ekonomideki başatlığının göstergesidir. Bunun için gerekli olan araçlarında
bunu takiben geliştirilmesi insanlığın en eski ve güvenlikli yaşam biçimini
teşkil etmektedir. Yine hayvanların evcilleştirilerek etinden, sütünden ve
yününden yararlanılması günümüzde de devam eden bu yaşam biçiminin etkisi
olmaktadır. Klan-kabile düzeninde örgütlenen bu topluluk, aynı zamanda ürün
fazlalarını da saklayarak ilk ambarı oluşturma özelliğini de taşımaktadır.
Bunun önemi kıtlık, felaket ve benzeri dar günlerde topluluğun yaşam
koşullarını garantiye alma bilinciyle bağlantısı vardır. Demek ki ekonominin
ilk ve ana sahibi, kadındır. Ve ekonomik biçimi birikime değil, paylaşmaya,
armağan etmeye dayalıdır. Biriktirmek toplum karşıtlığı olarak aşağılanan bir
yaklaşım olarak ele alınmıştır.  Ek
olarak ekonomiye insan toplumunun varlığını sürdürmesi için gerekli olan
koşulların oluşturulması olarak bakarsak, kadının insan neslini sürdürmedeki
rolünü, 9 ay karnında taşıyarak var ettiği çocuğu da üretim sürecinde ele almak
mümkün olabilir.

 

 

İnsan kendi eko-sistemini ekonomos olarak kendisi
örgütler

İnsanın biyolojik ihtiyaçlarından doğan ekonomik süreçleri,
diğer canlılar dünyasında gözlemek mümkündür. Her canlı, beslenme, üreme ve
güvenlik zinciri içerisinde kendisini var edebilir. Bu anlamda her canlı
kendisine uygun bir eko sistem yaratır. İnsan için ise bu süreç bilinçli,
örgütlü ve kurumsal olarak geliştirdiği süreçlerle tanımlanır. Yani insan kendi
eko sistemini ekonomos olarak kendisi örgütler. Bu anlamda ekonominin evrensel
bir karakter taşıdığını söyleyebiliriz.

Ekonomiyi yaratan kadını değerlerine el koyan
sınıfçı-iktidarcı uygarlık sistemidir

Günümüzde ise kapitalist sistem her canlıda olan bu gelişim
zincirini kendisine mal etmekte, ekonomiyi kendisinden başlatmak istemektedir.
Neredeyse kapitalizm olmadan ekonominin olamayacağı yargısına götürmeyi
hedefliyor. Bunun için manipüle ediyor, çarpıtıyor, kendisini gizliyor.  Toplumsal gelişme sürecinde ekonomiyi yaratan
kadının değerlerine el koyma biçiminde gelişen sınıflı-iktidarcı uygarlık
sistemi, tarihsel toplumsal süreç içerisinde köleleştirme, serfleştirme ve
işçileştirme ile toplumu ezen ve ezilenler biçiminde bölümlemeye uğratırken
gerçekte, kendisini ekonominin sahibi olarak ilan ediyor. Ekonomiye üstten
talancı bir şekilde dayandığı halde! Bu hiyerarşik tabloda ekonominin gerçek
sahibi olan kadın en alt zeminde konumlandırılırken, işçiler, köylüler ve
serfler, zanaatçılar ile ekonominin üretici kesimi üzerinde talana, istismara
dayalı bir düzen geliştirilmiştir. Ekonomi anlaşılmak isteniyorsa her şeyden
önce ana kadının geliştirmiş olduğu toplumsal devrim sürecine adeta bir karşı
devrim gibi geliştirilen bu süreç anlaşılmalıdır.

Kapitalist modernitenin ilahlaştırdığı paranın ekonomiyle
bir alakası yoktur

Kapitalist sistemin hegemonyasını ilan ettiği zamanımızda
para-ekonomi ilişkisi sorgulanmaya değerdir. Öyle ki paranın boyun
eğdiremeyeceği hiçbir güç yok gibidir. Tüm yaşam biraz daha fazla para kazanmak
için gibi bir hal almıştır. Oysaki ekonominin geliştiği ve toplumsal yaşamı
örgütlediği dönemlerde para yoktu, çok sonraları gelişti. Böyle bir düzen

içerisinde de toplum armağan ve değişim üzerinden
ihtiyaçlarını karşılayabiliyordu. Para belki de değiş-tokuş sürecinin daha
kolay gerçekleşmesi için ortaya çıkarılan bir olguydu. Her halde parayı ilk
bulanlar, paranın tanrılaşacağını, her türlü ahlaksızlığın kaynağı haline
getirileceğini düşünmemişlerdi. Paranın icadıyla birlikte üretim alanın da
özünde spekülasyonlara açık hale geldiği söylenebilir. Kapitalist sistemle
birlikte ekonomi denilince akla para gelir oldu. Oysaki paranın ekonomiyle
ilişkisi sınırlıdır. Ortaya çıkaracağı değerlere karşılık vermesi mümkün görünmemektedir.
İşte kapitalizmin kendisini ekonominin üzerinde hakim kılması yine bu çirkin
araçla mümkün olmuştur.

‘Aileyi kuran, dişi kuştur’ atasözü kadın-ekonomi ilişkisini
ortaya koymaktadır

Günümüzde de ekonominin gerçek sahibi olan, evi çekip
çeviren, yaşamın devamını sağlayan, üretime aktif biçimde katılım sağlayarak
geçim gücünü ortaya koyan kadındır. Bu atasözlerinde de yerini bulmaktadır.
Yuvayı yapan yani aileyi kuran, geliştiren, dişi kuştur ifadesi böylesi bir
gerçeklikten gücünü alsa gerek. Buna rağmen sanki hiçbir etkinliği yokmuş gibi
yaklaşılan, kadının yaptığı en zahmetli ev işlerini işten saymayan, ekonomideki
esas rolünü görmeyen, değersizleştirerek ekonomi dışı bir yere yerleştiren
anlayış böylesi bir istismar zihniyetinden kaynağını almaktadır, gerçeklikle
her hangi bir bağı yoktur.

Bu konuyla bağlantılı olarak değerlendirilecek birçok başlık
vardır. Emek-değer teorisi bunlardan biridir. Ancak ekonomi ve ekonominin
temelleri hakkında ilk elden söyleyebileceklerimiz bunlardır. Yaşamı üreten güçlerin
kendi üretimlerine anlam dolu yaklaşmaları ve her türden iktidar, sömürü ve
çıkar düzenine kapalı bir ekonomik sisteme ulaşmaları umuduyla…

 

Nujîn Şiyar

 

Kürdistan
Stratejik Araştırmalar Merkezi

www.lekolin.org
– www.lekolin.net – www.lekolin.info

 

 

 

Etiketler: araştırmakurdiKurdishkurdistanLekolinTurkishTürkiye
Önceki yazı

Karayılan, 2009 Yılını Değerlendirdi

Sonraki Haber

Siirt’te Binlerce Kadın Taleplerini Haykırdı

Benzer Haberler

Kendini Bilmezlerin Hezeyanları
Kadın

Toplumsal Sorunların Aşılmasında Çıkış Özgürlük Hareketidir

23 Kasım 2021
Doğa ve Kadın’ Arasındaki Güçlü Bağa Saldırı
Ekoloji

Doğa ve Kadın’ Arasındaki Güçlü Bağa Saldırı

13 Ağustos 2021
İktidarların sistemsel krizlerine karşı Devrimci Kadınların Çözümü
Kadın

İktidarların sistemsel krizlerine karşı Devrimci Kadınların Çözümü

1 Ağustos 2021
Sonraki Haber
Siirt’te Binlerce Kadın Taleplerini Haykırdı

Siirt'te Binlerce Kadın Taleplerini Haykırdı

Öne Çıkan Yazılar

  • HÜDA PAR’ın Resmi Sitesi Hacklendi

    HÜDA PAR’ın Resmi Sitesi Hacklendi

    533 Paylaşım
    Paylaş 213 Paylaş 133
  • JİTEM ve Hizbulkontra’nın Sahneye Sürülmesi

    521 Paylaşım
    Paylaş 208 Paylaş 130
  • Önder APO, Hizbulkontracıların Serbest Bırakılmalarına Ne Demişti?

    524 Paylaşım
    Paylaş 210 Paylaş 131
  • Asena Meral’in Seçim Oyunu

    555 Paylaşım
    Paylaş 222 Paylaş 139
  • Demokratik Cumhuriyet ve Demokratik Ulus Paradigması Doğru Anlaşılmalıdır

    525 Paylaşım
    Paylaş 210 Paylaş 131

Önerilenler

HÜDA PAR’ın Resmi Sitesi Hacklendi

JİTEM ve Hizbulkontra’nın Sahneye Sürülmesi

Çökertme Politikasının Maşası: Üniformalı Kadın Ve Çocuk Katilleri

Önder APO, Hizbulkontracıların Serbest Bırakılmalarına Ne Demişti?

Devlet, Hükümet Nerede?- BÖLÜM 2 SON

  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Tüm Yazılar
KÜRDİSTAN ARAŞTIRMALAR MERKEZİ

© 2020 Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

© 2020 Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
  • Araştırmalar
  • Basın Bültenleri
  • Basından Seçmeler
  • Belgeler
  • Dizi Yazı
  • Dış Basından
  • Duyurular
  • Ekoloji
  • Ekonomi
  • Gençlik
  • Haberler
  • Kadın
  • Kim Kimdir?
  • Kronoloji
  • Kürdistan Tarihi ve Dili
  • Makaleler
  • Okuyucudan
  • Özgürlük Perspektifleri
  • Politik Analiz
  • Röportajlar
  • Serbest Yazılar
  • Teknoloji

Tekrar hoşgeldiniz!

Hesaba giriş

Şifrenizimi unuttunuz?

Tüm alanlar zorunludur

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Oturum aç