İnsan Hakları İzleme Örgütü(HRW) bugün yaptığı açıklamada, Türk devletinin destekli Suriye Milli Ordusu (SMO) gruplarının, Suriye’nin kuzeyinde sivilleri gözaltına almaya, kötü muamele etmeye ve gasp etmeye devam ettiğini bildirdi.
Örgüt, yayınladığı raporda, “İhlallere karışan çetelerin, geçmişte ciddi suistimallere karışmalarına rağmen, komutanları kilit hükümet ve askeri pozisyonlara atanarak Suriye Silahlı Kuvvetleri’ne entegre ediliyor. ” ifadesine yer verdi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, “Suriye geçiş hükümeti, devam eden ihlalleri sona erdirmek ve soruşturmak ve Suriye güvenlik güçlerinden bilinen ihlal geçmişlerini uzaklaştırmak için çalışmalıdır” ifadelerini kullandı.
Daha önce ihlallere karışan ve şu anda Yeni Suriye Ordusu’nda etkili mevkilerde bulunan liderler arasında 62. Tümen Komutanı Muhammed el-Cesim’in (Ebu Amşa) da bulunduğunu kaydeden Kalın, şunları kaydetti: ve 76. Tümen Komutanı Seyf Bulad (Seyf Ebu Bekir); Fehim Isa, Kuzey İşlerinden Sorumlu Savunma Bakan Yardımcısı; En son olarak Doğu Bölgesi’ndeki “86. Tümen” komutanı Ahmed El-Hais (Ebu Hatem Şakra).
Örgüt, Suriye geçiş hükümetine, ordusunu acilen hesap verebilir komuta ve sivil denetim altında birleştirmesi ve uluslararası insan hakları standartlarına uyulmasını sağlaması çağrısında bulundu.
Geçiş hükümetinden, yerinden edilmiş kişilerin güvenli, gönüllü ve onurlu bir şekilde geri dönüşleri için koşullar yaratması ve bağımsız gözlemcilerin eski Suriye Milli Ordusu çete grupları ve Türk askerleri tarafından yönetilen tüm gözaltı merkezlerine sınırsız erişim sağlaması istendi.
Şubat 2024 tarihli İnsan Hakları İzleme Örgütü raporunda,Türk devletine bağlı çete gruplarının 2018’den 2023’e kadar işlediği vahşetler belgelendi.
Raporda Türk devletinin, Kuzey Suriye’de işgali altındaki bölgelerde kendi güçleri ve desteklediği çete grupları tarafından işlenen ciddi ihlallerden ve olası savaş suçlarından sorumlu olduğu belirtildi.
Raporun devamında şunlar belirtildi: “Türk yetkililer, bu ihlallere yalnızca seyirci kalmamakta, işgalci güç olarak sorumluluk taşımakta ve bazı durumlarda ‘güvenli bölge’ olarak adlandırdıkları alanda açık savaş suçlarına doğrudan dahil olmaktadır.”