• kurdî
  • العربية
  • Anasayfa
  • Haber
  • Makale
  • Araştırma
  • Politik Analiz
  • MİT Gerçekleri
  • Tüm Bölümler
    • Anketler
    • Duyurular
    • Röportaj
    • Editörden
    • Ekoloji
    • Ekonomi
    • Kadın
    • Gençlik
    • Dış Basından
    • Kürdistan Tarihi ve Dili
    • Kim Kimdir?
    • Basın Bültenleri
    • Basından Seçmeler
    • Kronoloji
    • Belge
    • Dizi Yazı
    • Okuyucudan
    • Özgürlük Perspektifleri
    • Serbest Yazılar
    • Teknoloji
    • MİT Gerçekleri
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
  • Anasayfa
  • Haber
  • Makale
  • Araştırma
  • Politik Analiz
  • MİT Gerçekleri
  • Tüm Bölümler
    • Anketler
    • Duyurular
    • Röportaj
    • Editörden
    • Ekoloji
    • Ekonomi
    • Kadın
    • Gençlik
    • Dış Basından
    • Kürdistan Tarihi ve Dili
    • Kim Kimdir?
    • Basın Bültenleri
    • Basından Seçmeler
    • Kronoloji
    • Belge
    • Dizi Yazı
    • Okuyucudan
    • Özgürlük Perspektifleri
    • Serbest Yazılar
    • Teknoloji
    • MİT Gerçekleri
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Anasayfa Bölümler Politik Analiz

Mültecilik emperyalizmin-kapitalizmin sömürge siyasetinin bir sonucudur

Yayınlayan Lekolin
25 Ağustos 2020
Kategori: Politik Analiz
283 3
A A
Mültecilik emperyalizmin-kapitalizmin sömürge siyasetinin bir sonucudur
Facebook İle PaylaşınTwitter İle Paylaşın

Bilindiği gibi mültecilik son yüzyılımızın yaşanılan bir gerçekliğidir. Savaşlardan, devlet saldırılarından, çeşitli politik ve ekonomik sorunlardan dolayı ülkesini terk etmek zorunda kalan insan topluluklarına mülteci denilmektedir. 1. ve 2 dünya savaşları bugün şiddetli bir şekilde yaşanılan mülteciliğin ilk çıktığı yıllar olmuştur. Bu savaşlar Avrupa ve Afrika hatta dünyada heryerinde gerçekleşen emperyalist savaşlar olduğu için bu her yerden daha çok henüz o dönemler büyük emperyalist bir güç olmayıp ta daha yeni yeni gelişen ve belkide dünyanın çekim merkezi olmaya aday olan Amerikaya yapıldı. Zaten yüz yıl öncesine kadar ABD ne çok kalabalık bir ülkeydi ne de bu denli emperyalist bir güç haline gelebilmişti. O dönemlerin büyük  emperyalist güçleri bugün bile hala güçlerini önemli  ölçüde koruyabilen Almanya, Fransa, ve İngiltere’ydi.  Bilindiği gibi dünyanın ekonomi/politik devleri Başta batı Avrupa ve Amerika’dır. Bu adı geçen ülkeler dünyanın bir çok ülkesinin ekonomi/politik yapılarını dizayn ettikleri ve kendilerine bağımlı hale getirdikleri de biliniyor.

 

Bu bağımlı hale getirmelerini biraz da sahip oldukları teknolojik güç, birazda siyasi ve askeri güçle   yapıyorlar. Tabi sadece bu kadar da değil. Emperyalizm sadece sahip olduğu siyasi, askeri ve teknolojik
güçle bunları yapmaz, ekonomik olarak borç bataklığına sokar, sonrada kendisine göbekten bağımlı kukla yönetimler kurarak uzun yıllara sarkan bir stratejiyi hayata geçirir. Başta Asya, Afrika, hatta Latin Amerika ülkeleri ve Ortadoğu bu adı geçen göbekten bağımlılığı derin bir şekilde yaşamaktadırlar. Bu ülkelerde eğer ki demokratik ve adaletli  bir sistem olsa  kendi kendilerine  yetebilecek bir ekonomik ve verimliliğe sahiptirler. Çünkü adı geçen bu kıta ve ülkeler belli ölçülerde çeşitli zenginliklerin ve birçok üretimin olduğu ama demokrasi ve insan hakları fakiri olan ülkelerdir. Yani bir ülkede demokrasi ve adalet yoksa o ülke  altın içinde yüzse de halk fakirliği yaşayacaktır. Afrika, elmas ve altın  deposu olarak bilinen bir kıtadır ama açlığın ve fakirliğin en yaygın olduğu bir kıta olup en çok mültcinin geldiği devasa büyüklükte bir ülkeler kıtasıdır.

 

Toprağı verimli olan, havası temiz olan, suyu ve üretimi olan bir ülkede demokrasi ve adalet varsa  hiç bir zaman insanlar işsiz, aç ve susuz kalmazlar. Ama adı geçen kıta ve ülkelerde durmadan insanlar her türlü tehlikeyi göze alarak ve ölmeyide hesaplayarak Avrupa’ya  gelmeye çalışıyorsa, kendi ülkelerinde çok  ciddi sorunlar var demektir. Savaşlar, açlık ve sefaleti, mültecileşmeyi insanlara dayatıyor. Kendi ülkesinde bir şekilde memnun olup ta refah seviyesi biraz olsun gelişkin olan hiç kimse hiç bilmediği ve birçok zorluğu yaşayacağı ve dahası aşağılanacağı, horlanacağı bir ülkeye ve ülkelere gitmez, gitmek istemez. Ancak adı geçen bu ülkelerde insanlar her gün Avrupa yolunu tutuyor. Bazıları da Akdenizin sularında ölüyorlar, insanın yüreğini sızlatıyorlar. Bu ülkelerde gelen insanların hepside ya savaştan ya da  kapitalist emperyalist  sistemin yarattığı adaletsizliğin, savaşların, açlık ve yoksulluğun sonucu Avrupa’ya geliyorlar. Yani sorunların ürediği kaynağa  geliyorlar ama burada da sorunları bitmiyor. Avrupa ülkelerinin abisi konumunda olan Almanya, İngiltere ve Fransa bu mülteci sorununa  sınırlara asker koymak, polisiye tedbirlerle ve tel örgülerle çözüm bulmaya çalışıyor ama bunun  önüne geçemezler. Çünkü bu adı geçen ülkelerde demokrasi ve özgürlükler barış ve insanca yaşam olmadığı sürece bu insanlar her gün Avrupa kapılarına gelecekler ve mültecileşecekler.

 

Ve Avrupa ne kadar önlem alırsa alsın bunun önüne geçemeyecektir. Bunun önüne geçmenin tek yolu var, o da, Avrupa’nın bu adı geçen ülkeleri sömürmekten, siyasetini ve ekonomilerini dizayn etmekten ve yönlendirmekten vazgeçmesidir. Ancak bu şekilde olursa hiç kimse ülkesini nırakıp ta binlerce kilometre uzağa gitmeye kalkmaz. Dolayısıyla Avrupa, ve Amerika bu mülteci sorununun kendi sömürü politikalarının bir sonucu olduğunu görmeliler. Çünkü mültecilik emperyalist, kapitalist, yayılmacı, sömürü politikaların bir sonucudur. Ben bunu burada bütün Avrupalı başbakanlara ve hükümetlere, siyasetçilere söylüyorum. Mültecilik sizin kurduğunuz emperyalist ve sömürü düzeninin bir sonucudur. Bu emperyalist ve sömürü düzeniniz var olduğu sürece insanlar her gün gelmeye devam edeceklerdir, ve siz buna engel olamayacaksınız.

 

Kemal Söbe

Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

Etiketler: ABaclikAfrikaAsyaAvrupaKrizMülteciSAVAS
Önceki yazı

Kuzey ve Doğu Suriye’deki Özerk Yönetimin Geleceğine Yönelik Senaryolar

Sonraki Haber

KDP ‘nin İŞGALE DESTEĞİ SAHADA EN TEHLİKELİ BİÇİMDE GÖRÜLMEYE BAŞLANDI

Benzer Haberler

Önder APO: Çözüm İçin Kürt-Türk İlişkileri Tarihsel Olarak Anlaşılmalı
Özgürlük Perspektifleri

Önder APO: Çözüm İçin Kürt-Türk İlişkileri Tarihsel Olarak Anlaşılmalı

7 Mayıs 2025
Tüm Egemen Güçlerin Politikalarını Şekillendiren Enerji Rekabet Alanı: Doğu Akdeniz!
Politik Analiz

Tüm Egemen Güçlerin Politikalarını Şekillendiren Enerji Rekabet Alanı: Doğu Akdeniz!

6 Mayıs 2025
Ortadoğu’da Stratejik Değişimler ve Statüko Çabaları- 3
Dizi Yazı

Ortadoğu’da Stratejik Değişimler ve Statüko Çabaları- 3

4 Mayıs 2025
Sonraki Haber
KDP ‘nin İŞGALE DESTEĞİ SAHADA EN TEHLİKELİ BİÇİMDE GÖRÜLMEYE BAŞLANDI

KDP ‘nin İŞGALE DESTEĞİ SAHADA EN TEHLİKELİ BİÇİMDE GÖRÜLMEYE BAŞLANDI

Öne Çıkan Yazılar

  • Önder APO: Çözüm İçin Kürt-Türk İlişkileri Tarihsel Olarak Anlaşılmalı

    Önder APO: Çözüm İçin Kürt-Türk İlişkileri Tarihsel Olarak Anlaşılmalı

    524 Paylaşım
    Paylaş 210 Paylaş 131
  • Tüm Egemen Güçlerin Politikalarını Şekillendiren Enerji Rekabet Alanı: Doğu Akdeniz!

    523 Paylaşım
    Paylaş 209 Paylaş 131
  • MİT’in Suriye Çölüne Geçirdiği DAIŞ’lilerin İsimleri- ÖZEL HABER

    501 Paylaşım
    Paylaş 200 Paylaş 125
  • Ortadoğu’da Stratejik Değişimler ve Statüko Çabaları- 1

    548 Paylaşım
    Paylaş 219 Paylaş 137
  • MİT Korucuları Başur Kürdistan’a Geçiriyor- ÖZEL HABER

    523 Paylaşım
    Paylaş 209 Paylaş 131

Önerilenler

PKK 12. Kongresi Başarıyla Gerçekleştirildi!

MİT’in Suriye Çölüne Geçirdiği DAIŞ’lilerin İsimleri- ÖZEL HABER

Önder APO: Çözüm İçin Kürt-Türk İlişkileri Tarihsel Olarak Anlaşılmalı

Tüm Egemen Güçlerin Politikalarını Şekillendiren Enerji Rekabet Alanı: Doğu Akdeniz!

MİT Korucuları Başur Kürdistan’a Geçiriyor- ÖZEL HABER

  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Tüm Yazılar
KÜRDİSTAN ARAŞTIRMALAR MERKEZİ

© 2020 Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

Tekrar hoşgeldiniz!

Hesaba giriş

Şifrenizimi unuttunuz?

Tüm alanlar zorunludur

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Oturum aç