YNK, Irak seçimlerine gitmeye çok az bir zaman kala kendi iç sorunlarını tartışmaya açtı. Hakim olmadığımız için yaşananlara iç sorun denilir mi ya da gerçekten iç sorunlar denilen şeyler yaşanmış mı bilmiyorum. Ancak ister iç sorunları olsun ister olmasın, ister söylendiği kadar olsun ister daha büyük sorunları olsun, YNK bir kavşağa girmiştir. Ya bu kavşağı alır ve yoluna devam eder ya da zengin olan sorumluları tüccar olur, YNK de biter.
Fakat ben meseleye başka bir açıdan bakılması gerektiğine inanıyorum. Çünkü bir geleneği temsil eden, eleştirilecek yanları çok olsa da halkı ve ülkesi için binlerce şehit vermiş bir partinin böyle sonlanmasını doğru bulmam.
YNK’deki iç tartışmaları doğru analiz edebilmek için güney Kürdistandaki gelişmelerle birlikte ele almak gerekir.
Güney Kürdistandaki siyaset, 20.yyda bölgede büyük hesapları olan güçlerce, Kürtleri oyalamak için sürekli ayakta tutulmuş bir siyasettir. Bu siyasetin temsilcisi KDP olduğu için de söz konusu bu güçler KDP’yi sürekli desteklemiş, eğitmiş ve ön açmıştır.
1975’de KDP tasfiye olmuştur. Bu tasfiyeyi gören yurtsever güçler yeni arayışlar içine girmiştir. YNK bu arayışların sonucunda ortaya çıkmıştır. KDP’den ayrışanların öncülük ettiği bir parti olsa da programı, talepleri ve mücadele biçimi KDP’yi aşmıştır. Bu da KDP’yi anlamsızlaştırmıştır. Fakat 20.yyda temel stratejileri Kürtleri el altında tutmak, oyalamak ve kullanmak olan güçler, YNK mücadeleye başlar başlamaz, KDP’yi yeniden saha sürdü. Ve bu KDP’nin ilk yaptığı şey Hakkâri saldırısı ile YNK’yi doğmadan tasfiye etmeye çalışmak oldu. Bu saldırı bir hususu çok net göstermişti; 20.yyda Kürtleri el atında tutup kullanmak, oyalamak, sürekli umut verip yeri ve zamanı geldiğinde de terk etmek şeklinde politika yapan dış güçlerin Kürtler içinde ve Kürt adı altındaki örgütü KDP’dir. Bu politika aynı zamanda soğuk savaş döneminin Kürdistan politikasıdır. Demek ki KDP, Kürdistandaki soğuk savaş dönemi örgütüdür. Dikkat edelim KDP doğu Kürdistan örgütlerini tasfiye etti. Güneyde de YNK adı altında yeni bir arayış içine girenleri vura vura kendine mecbur etti, kendine benzetti. Bunları yaptıkça da İran ve Irak’tan kabul gördü, destek aldı. Başını ABD’nin çektiği malum güçlerin de gözüne girdi.
Bu ara vurgulardan şuraya gelmek istiyorum; Bana göre YNK içinde sorun adı altında dile getirilenler, YNK içindeki KDP’liliktir. YNK liderliğinin en başta bunu analiz etmesini öneririm. Ne demek YNK içindeki KDP’lilik? Biraz açımlayayım.
KDP aile partisidir. Örgüt ilişkileriyse, tarikat şeyhi mürit ilişkisinin kılık değiştirmiş biçimidir. KDP, Kürtleri bölen, Kürdistanı birbirinden kopuk ele alan oluşumun adıdır. KDP, şeyh ailesinin ve müritlerinin çıkarı için gerektiğinde Kürt şahsiyet ve partilerini değil, her hangi bir Kürdistan parçasını bile düşmana peşkeş çeken siyasetin adıdır. Doğu Kürdistanı ne hale getirdiği ortadadır. Bu zihniyet, 2003’ten sonra güneyde oluşan ortamdan faydalanarak çok fazla para ele geçirince, diğer parçaları satma ihtiyacı duymamaya başlamıştı. Çünkü kendisi gibi soğuk savaş döneminin temel yapılarından olan ve liderliğine ABD’nin getirdiği Erdoğan öncülüğündeki Türk İslamcılarla anlaşarak güneyin zenginliklerini Türklere satarak, bir süre rahat bir nefes aldı. Böylece Kürt siyasetine hırsızlığı, talanı, gaspı da sokmuş oldu. Parti üst yönetimlerinin milyon dolar parayı götürmesini meşrulaştırdı. Hırsızlarından tüccarlar yarattı. Kürtlerin içinde rahat nefese alabilecekleri güney parçasını, Kürtlerin her şeyine düşman bir devlete peşkeş çekmeyi siyaset diyerek Kürtlere pazarladı. Kendi istihbarat örgütünü Türkiye gibi Kürtlerin her şeyine düşman bir devletin kullanımına verdi. Şeyh ailesine bağlı olduğunu bildiğimiz mürit askeri güçlerini de sömürgeci devletin hizmetine soktu. Bu listeyi daha da uzatabiliriz.
Buradan şu noktaya geliyoruz. KDP Türk devletinin ne olduğunu bilmiyor mu? Çok iyi biliyor. Fakat Ortadoğu’da soğuk savaş dönemi aklı ve politikasıyla iş yapan iki güç oldukları için yan yana gelebilmektedir. Fakat ikisi için de ölüm çanları çaldığı bilinmekte ve görülmektedir. İşte YNK meselesi de tam olarak burada devreye girmektedir. Gerçekten de Kürdistan’da demokratik ve ulusal anlamda mutlak değişmesi, değişmiyorsa da mutlaka yok olması gereken KDP’dir. Çünkü bu örgüt, aile ve aşiret, tarikat örgütü olarak 20.yyda Kürtler içinden Kürtlere karşı çıkarılmış bir örgüttür. Yukarıda saydığım özellikleri de bu siyasi aklın eseridir. Oysaki YNK bu aklın ve siyasetin eleştirisi temelinde ortaya çıkmış, çizgisini koruduğu kadar da güç olabilmiştir. Bu sebeple YNK değil, KDP’nin yok olması doğru ve siyaset doğası gereğidir. Ancak 2003’ten sonra güneyde ortaya çıkan imkanlar, Mam Celal’in de Irak odaklı çalışması YNK’nin KDP’lileşmesini daha da ilerletmiş görünüyor. YNK’nin kendi çizgisinden uzaklaşması, içinden her biri ayrı bir siyasi güç olabilen Goran ve Newey Nu gibi oluşumların çıkmasına neden olmuştur. Behram Salih’in cephesi, hatta İslami harekete katılmış çok sayıda YNK kadrosu olduğu da biliniyor. Tüm bunlar YNK dinamikleri ve toplumsal tabanının demokratik değişim istediğinin ispatıdır. Ve YNK için büyük bir fırsattır.
Şimdiye kadar YNK içinden muhalif olup ayrılanların bu kadar çok olmasına rağmen nasıl oluyor da YNK yine de ayakta kalabiliyor? Bana göre bunun temel nedeni Süleymaniye merkezli değişip dönüşmüş Kürt sosyolojisidir. İkincisi güney Kürdistandaki KDP karşıtlığının ne kadar güçlü olduğuyla ilgilidir. İşte YNK’nin önünde açılmış şans kapısı tam da bu sosyolojidir. YNK orta kademesi ailecilikten, aşiretten, tarikattan önemli oranda uzaklaşmış görünmektedir. Ulusal düşünme biçimi gelişmiştir. YNK yönetimi ne kadar farkındadır bilinmez ama, gerçekten de kendi içinde tartışmaya açtığı sorunlar, neşteri tam da güney Kürdistan siyasetinin irinine vurmaktır. Şayet YNK yönetimi, orta tabaka yöneticilerinin gücüne güvenir, bu yönetimlerine inanır, eskilerin tecrübesini de dışlamadan ‘kabilecilik, aşiretçilik, tarikatçılık, ailecilik, bölgecilik, parçacılık’ noktalarında kendini gözden geçirir ve maddiyatçılığın yol açtığı sorunlar için de halkçı ve adil olacaklarının özleştirisiyle adım atabilirse, 1975’de KDP tarafından tasfiye edilmek için Hakkari’de saldırılan ruh yeniden canlanır ve bu başta güney olmak üzere tüm Kürtlere tahminlerin de ötesinde kazandırır. Ve YNK kesinlikle güneyin 21.yydaki tarihini belirler.
KDP demokratik Kürt ulus çizgisinde değişim yaşayacak kabiliyete ve potansiyele sahip değildir. KDP ne yapsa da değişmeyecektir. KDP, kendi kendini bitirecektir. Türklerle ilişkisi bu gerçeği anlamak için yeterli bir veridir. Çünkü soğuk savaş döneminde dış güçlerin Kürtlere dayattığı bir oluşumdur. Bu YNK için en büyük avantajdır. KDP bu gerçeği bildiği için YNK’nin içini karıştırarak kendisi için hava ve su kadar gerekli olan değişimi gündemden düşürmeye çalışmaktadır. Dikkatleri YNK üzerine çekerek, güneyde benden başka kimse yok demeye getirmektedir.
Kısacası, gelinen aşamada YNK için çok büyük bir şans kapısı açılmıştır. Bu şans YNK’nin dayandığı sosyoloji, tabanındaki aydınlanma ve yurtseverliktir. Buna inanır ve güvenirse, bu inanç ve güvenini de özeleştiriyle halkla paylaşırsa sadece güney için değil, Irak siyasetti için model parti olması işten bile değildir.
Mehmet GÖREN
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi