• kurdî
  • العربية
  • Anasayfa
  • Haber
  • Makale
  • Araştırma
  • Politik Analiz
  • MİT Gerçekleri
  • Tüm Bölümler
    • Anketler
    • Duyurular
    • Röportaj
    • Editörden
    • Ekoloji
    • Ekonomi
    • Kadın
    • Gençlik
    • Dış Basından
    • Kürdistan Tarihi ve Dili
    • Kim Kimdir?
    • Basın Bültenleri
    • Basından Seçmeler
    • Kronoloji
    • Belge
    • Dizi Yazı
    • Okuyucudan
    • Özgürlük Perspektifleri
    • Serbest Yazılar
    • Teknoloji
    • MİT Gerçekleri
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
  • Anasayfa
  • Haber
  • Makale
  • Araştırma
  • Politik Analiz
  • MİT Gerçekleri
  • Tüm Bölümler
    • Anketler
    • Duyurular
    • Röportaj
    • Editörden
    • Ekoloji
    • Ekonomi
    • Kadın
    • Gençlik
    • Dış Basından
    • Kürdistan Tarihi ve Dili
    • Kim Kimdir?
    • Basın Bültenleri
    • Basından Seçmeler
    • Kronoloji
    • Belge
    • Dizi Yazı
    • Okuyucudan
    • Özgürlük Perspektifleri
    • Serbest Yazılar
    • Teknoloji
    • MİT Gerçekleri
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Anasayfa Bölümler Politik Analiz

Yeni Ortadoğu’nun Kalıcı Kaos Düzeni ve Stratejinin Temel Ayakları

Bu sürecin son on beş yılda adım adım nasıl geliştiğini kime ve nasıl bir rol verildiğinin özeti elbette çıkartılabilinir. Herkes kendini bu stratejinin ihtiyaçlarına göre nasıl yaklaşıldığı görecek bir süreç olmalı.

Yayınlayan Lekolin
21 Haziran 2025
Kategori: Politik Analiz
245 13
A A
Yeni Ortadoğu’nun Kalıcı Kaos Düzeni ve Stratejinin Temel Ayakları
Facebook İle PaylaşınTwitter İle Paylaşın

İsrail’in son İran saldırısıyla birlikte, ABD’nin ve İsrail’in Think-Tank çevrelerinin söylemlerinden ve Ortadoğu gerçeğine dayanarak yeniden bir değerlendirme yapmak gerekmektedir. Ortadoğu hegemonik siyaseti ve önümüzdeki yüzyılda en azından uluslararası düzleminde orta vadeli bir dizayn konusunda hem fikirlik olduğu gerçeğini gözden kaçırtmamak gerekir.

1916’da çizilen Sykes-Picot’un sınırların bugün artık sadece harita üzerinde kalmış olması, bölge düzenin sadece çözülüşünü değil, daha derin bir düzeyde, anlamının yok olduğunun göstergesidir. 21. yüzyılda bu düzen artık çözülmeye başlandı. Irakla birlikte gelişen müdahale, Arap Baharı ile devam eden halk hareketleri, vekalet savaşları, İsrail’in yedi ekimle başlattığı süreç, ABD’nin geri çekilme-dönüş stratejileri, Rusya-İran ekseninin yükselişi ve ardından sınırlandırılması, Sykes-Picot’un haritasını ve mantığını aşındırmıştır.

ORTADOĞU HARİTALARLA DEĞİL POZİSYONLAR BELİRLEYİCİ OLACAK

Bunun için Ortadoğu artık çizilmiş haritalarla değil, belirlenmiş rollerle yönetileceği yeni bir döneme girilmiş durumdadır. Ulus-devlet inşasının ve bölge merkezî iktidar projelerinin taşıdığı kolonların artık ayakta kalmadığı bir evrenin içindeyiz. Bundan dolayı Ortadoğu yeni dizayn süreci artık sadece haritalarla değil aktörlerle, sınırlarla değil pozisyonlar belirleyici olacağı bir dönem şekillendirilmek istenmektedir. Yani artık egemenlik yerine, işe yararlık temelli işlevine göre varlık önemlidir, devlet değil vekil güçler dönemi Varşova paktı gibi bloklar yerine, dönemsel esnek kaygan ittifaklar gelişiyor, yönetsel anlamda haritalarla değil idari, iletişim, sermayenin engelsiz dolaşımı güvenlik ağlarını yönetme biçiminde alan hakimiyeti stratejisi uygulanmaktadır. Bu yeni durumla ABD-İngiltere ve İsrail ekseninde yeni bir düzen kurma aşamasıdır. Bu düzen, eski ulus-devlet temelli egemenlik anlayışına dayalı değil, parçalı, zayıf çok merkezli bir yönetim modeli ama kontrole, koordineye açık bir sistem öne çıkarıyor.

Bu model hem geçici bir ara dönem stratejisi hem de kalıcılaştırılmak istenen bir yapının prototipidir. Bu model, başlangıçta ABD İsrail kısmen İngiltere için bir ara çözüm olarak ortaya çıktı. Irak’ta, Libya’da Lübnan’da Filistin’de ve Suriye’de doğrudan işgal artık mümkün değildi, hem alternatif bulmada hem çok maliyetli olması hem de kontrolü kaybetme olasılığına karşı yeni konseptler geliştirildi. Devletleri yıkmak kolaydı ama yerine yeni devletler kurmak zordu çünkü kültürel anlamda bir direnç vardı. O yüzden ‘devlet kurmadan yönetelim, harita çizmeden kontrol edelim, yerel grupları, vekilleri kullanarak alanı elimizde tutalım’ mantığı ve stratejisi gelişti. Bu geçici bir ara çözüm gibi sunuldu. İstikrar oluşunca ‘yeni Ortadoğu düzeni kurarız’ planlamasına geçilecekti.

Zamanla görüldü ki bu esnek, merkezsiz, parça, parça kontrol modeli ABD ve İsraillin işine çok fazla yaradı. Çok büyük sorumluluk istenmeyen, hiçbir devletin egemenliğini, sınırları tanımayan, tüm yerel güçler işbirlikçi devletler kontrol ediliyor, bir grup işe yaramazsa başka birine geçebilme kolaylığı gelişiyor, asker göndermeden, para harcanmadan vekil güçlerle kontrol sağlanıyordu, bu yüzden eski haritayı tanımayan ama yeni haritayı da geliştirmeyen ihlali çok olan bir süreç gelişti son 15 yılda. Bu yüzden bu model artık sadece geçici değil, yeni düzenin özü haline getirilmeye çalışılmıştır. Artık Think tank’ler açıkça söylüyor, ‘sınır ve harita temelli istikrar değil, yönetebilir kaos ve işlevsel alan düzeni’ hedeflendiği belirtiliyor.

Bu stratejinin kalıcılaştırılabilmesi için, İsrail ve İbrahim antlaşması ile yeni güvenlik şemsiyesi oluşturuldu. Doğalgaz boru hatları, ticaret yolları güvenlik alanlarına bağlanıyor. Çevre güçsüz ama uyumlu aktörler gelişiyor. Devlet dışı toplumlar ve Herkese ideolojik-politik alışkanlık ve umutlar verilerek, sadık kalmak şartıyla, işlevini yerine getirmek kaydıyla verilerek yeni normalleşme stratejileri uygulanıyor.

Sonuçta bu sistem bir ‘geçici kriz çözümü’ gibi başladı ama şu an da ‘kalıcı bir yeni rejime’ dönüştürülmeye çalışılıyor.

Bu sürecin son on beş yılda adım, adım nasıl geliştiğini kime ve nasıl bir rol verildiğinin özeti elbette çıkartılabilinir. Herkes kendini bu stratejinin ihtiyaçlarına göre nasıl yaklaşıldığı görecek bir süreç olmalı. Ama biz bu stratejik sürecin oturmuş şekliyle bir değerlendirmesini yapıp bundan sonra gelişmelerin seyri ve Türkiye’nin pozisyonunu ve belki başla yazıda da Kürtlerin stratejik yaklaşımına ilişkin bu durum değerlendirmesi yapmak mümkündür.

Bunun içinde bu sürecin en dikkat çekici yapısı tabiiki İsrail’dir. Geçmişte güvenliği sağlanan, etrafı koruma altına alınan bir pozisyondaydı. Bugün ise kendi çevresini dönüştüren, Körfez rejimlerine yön veren, ekonomik koridorları denetime alan, güvenliği merkeze alan, askeri ve teknolojik entegrasyon sürecine öncülük eden hegemonik bir pozisyondadır. Dolayısıyla İsrail bu sürece en hazırlıklı, kendi çevresinde uyumlu rejimler ve güçsüz aktörler sistemi kuruyor.

İsrail, İran karşıtı kuşakları tahkim eden bir aktöre dönüşmüş durumdadır. Bu, bölgenin gerçek hegemonyasının artık doğrudan Batı olmadığını, Batı’nın bölgedeki hegemonyasın çekirdek gücü olduğunu gösteriyor. İsrail’in Arap dünyasıyla normalleşmesi, aslında çatışmasızlık üretmekten çok, çatışmanın yönünü değiştirmek için yürütülen yeni bir hegemonik dönüşüm planıdır. Filistin artık merkeze değil kenara yerleştiriliyor. İran ekseni ise yalnızlaştırılıyor bu askeri, diplomatik ve ekonomik kuşatmayla, mümkünse içten rejim değişikliğiyle boğma biçiminde yapılıyor.

Bölge devletlerinin yeniden sıralanışı da bunu doğruluyor. İran geriliyor ama ne kadar direnebilecek bu yoklanmaya başlandı bile. Rusya var ama etkisiz. Körfez ülkeleri yükseliyor ama bu yükseliş kendi içlerinden değil, İsrail’e eklemlenerek oluyor. Lübnan, Ürdün, Mısır gibi devletler artık karar verici değil, karar verilen ülkeler. ABD, bu tabloyu yeni bir “kontrollü kaos” modeliyle dizayn ediyor. Artık sabit egemenlik değil, çok yönlü yönlendirme ve yönetimler dönemi, dar mekanlar değil geniş alanlar, sadece askeri değil işlevler ve verilen roller önemlidir. Yeni Ortadoğu düzeni zayıf, parçalanmış, uluslararası dolaşıma açık ve koordineli bir sistemle yönetilmek isteniyor.

Bu düzlemde Türkiye’nin pozisyonu tartışma konusu olduğu anlaşılmaktadır. Ne bu yeni merkez-rol bloğun tam içindedir ne tamamen dışında. Uzun yıllar arada kalmış bir güç olarak, kendi bölgesel ajandasını kurmaya çalıştı ama bu ajanda kendi içinde çelişki taşıyordu. Arap Bahar’ından sonra inisiyatif kurmaya çalıştığı her dosyada (Suriye, Mısır, Libya, Filistin, doğu Akdeniz) duvara çarptı. Şimdi yeniden NATO çizgisine yönelmesi, yalnızca jeopolitik değil, stratejik yön kaybının da göstergesidir. Türkiye’nin sahada HTŞ-ÖSO gibi yapılarla sürdürdüğü vekalet ilişkisi, kontrol değil bağımlılık üretmektedir. Bu strateji, kendi ajandasını kuramayan bir rejimin, dizayn sürecine dışsal kalmak pahasına içine düştüğü çelişkidir. Çünkü artık bölgesel denklem sadece bölge devletleri ve devlet-dışı aktörler üzerinden değil, devlet-üstü çok yönlü yönlendirme ve yönetme üzerinden kuruluyor.

İSRAİL VE ABD’NİN YENİ ORTADOĞU STRATEJİSİ NEDİR?

İsrail ve ABD’nin yeni Ortadoğu stratejisine göre, merkezi gücü zayıf, dışa bağımlı, parçalı verilen role, işleve göre varlığı kabul edilen bir dizayndır. Bu parçalanmışlık, doğrudan güvenlik ihtiyacından değil, bölgesel hegemonya alanı kurma ve uzun vadeli kontrol alanları yaratma ihtiyacından kaynaklanıyor. Bu sadece askeri, siyasi operasyonlara değil, enerji koridorlarına, dini ve mezhebi fay hatlarına, diaspora da dahil, dijital ağlara kadar geniş bir cephede yürütülmektedir.

Tam bu stratejik denklem içinde, Türkiye farklı ve kritik bir yerde durmaktadır. Çünkü Türkiye, halen merkezi devleti güçlü olan, askeri olarak sahada varlık gösteren, halkı siyasi ve dini olarak harekete geçirebilen ve Arap dünyasında kısmen karşılık bulabilen, enerji koridor mücadelesinde rekabete giren ve yeni pozisyonunu içine sindiremeyen bir ülkedir. Bu durum ABD-İsrail için yeni strateji haritasına göre çelişkili bir pozisyondur. Bu nedenle Türkiye’ye yönelik strateji, onu doğrudan çökertmek yerine, işlevsel ve bağımlı kılmak yönündedir. Türkiye’nin hegemonik arayışı onu mevcut durumda merkezi devlet çizgisinde tutarken, ABD-İsraillin bölgeyi parçalı hale getirme, zayıf, rol-işlev bakımından bağımlı kılma planına ters düşüyor.

Bu noktada stratejik olarak şu soruyu sormak gerekiyor, ABD ve İsrail, Türkiye’yi nerede konumlandırmak istiyor ve bu planın ayakları nelerdir? Türkiye’den lojistik, enerji, istihbarat geçişi askeri üsler ekonomik yollar gibi ihtiyaçları gidererek bağımlı kılmak, vekil grupların Suriye’de, Libya’da başka yerlerde kullanımı ile gücünün zayıflatılması ile işlevine göre hareket etmesi, iç dinamiklerle, içerden Kürt sorununu çözümsüz bırakıp sürekli kriz üretmesiyle etkisizleştirme üzerinden dışa bağımlılığını kolaylaştırmak, Ekonomi üzerinden uluslararası finans sistemine bağımlılığın derinleşmesi ve dış politikada sürekli zikzaklar çizilmesi teşvik ediliyor.

Sonuç olarak Türkiye şu an kontrol mücadelesinin tam merkezindedir. Bir yandan işlevsel hale getirilmek istenen ama rolünü, işlevini içine sindirmeyip oyun bozanlık yapan bir ülke, diğer taraftan bu durumu kesinlikle kabul etmeyip kendilerine göre dönüştürülmek istenen bölgesel hegemonya planı vardır.  Mesele çok yönü ve yapısaldır. Türkiye ya kırılarak teslim olacak ya başka yollarda eşit düzeyde halklara dayalı yeni ittifak kuracak, ya da içten yeni bir dinamizmle bu durum aşılacaktır. Bundan dolayı Türkiye tarihi bir eşiktedir.

Hakkı TEKİN

Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

Etiketler: ABDhtşIranİsrailKaosORTADOGUOSOSAVASSURIYETürkiye
Önceki yazı

‘Sıra Türkiye’de, Tek Kurtuluş Yolu Önder Apo’nun Çözümünde’

Benzer Haberler

‘Sıra Türkiye’de, Tek Kurtuluş Yolu Önder Apo’nun Çözümünde’
Dizi Yazı

‘Sıra Türkiye’de, Tek Kurtuluş Yolu Önder Apo’nun Çözümünde’

19 Haziran 2025
Önderlik Gerçeğini Anlamadan Kürt Özgürlüğü Tartışılamaz
Politik Analiz

Önderlik Gerçeğini Anlamadan Kürt Özgürlüğü Tartışılamaz

17 Haziran 2025
Donmuş Çelişki Yumağı Olan Devleti Çözülme ve Tamamen Eritme Mücadelesi
Politik Analiz

Donmuş Çelişki Yumağı Olan Devleti Çözülme ve Tamamen Eritme Mücadelesi

14 Haziran 2025

Öne Çıkan Yazılar

  • Kürt Gerçekliğine Bir Kavramsal Müdahale: Judenrat Gerçeği Ve Sömürgeciliğin Ötesi – 1

    Kürt Gerçekliğine Bir Kavramsal Müdahale: Judenrat Gerçeği Ve Sömürgeciliğin Ötesi – 1

    683 Paylaşım
    Paylaş 273 Paylaş 171
  • ‘Sıra Türkiye’de, Tek Kurtuluş Yolu Önder Apo’nun Çözümünde’

    516 Paylaşım
    Paylaş 206 Paylaş 129
  • Yeni Ortadoğu’nun Kalıcı Kaos Düzeni ve Stratejinin Temel Ayakları

    502 Paylaşım
    Paylaş 201 Paylaş 126
  • Önderlik Gerçeğini Anlamadan Kürt Özgürlüğü Tartışılamaz

    529 Paylaşım
    Paylaş 212 Paylaş 132
  • Kürt Gerçekliğine Bir Kavramsal Müdahale: Judenrat Gerçeği Ve Sömürgeciliğin Ötesi-2

    586 Paylaşım
    Paylaş 234 Paylaş 147

Önerilenler

Yeni Ortadoğu’nun Kalıcı Kaos Düzeni ve Stratejinin Temel Ayakları

‘Sıra Türkiye’de, Tek Kurtuluş Yolu Önder Apo’nun Çözümünde’

Önderlik Gerçeğini Anlamadan Kürt Özgürlüğü Tartışılamaz

Halep Tümüyle MİT’in Kontrolüne Geçiliyor- ÖZEL HABER

İsrail-İran Çatışması Ve Demokratik Çözüm Perspektifi- ÖZEL DOSYA

  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Tüm Yazılar
KÜRDİSTAN ARAŞTIRMALAR MERKEZİ

© 2020 Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

Tekrar hoşgeldiniz!

Hesaba giriş

Şifrenizimi unuttunuz?

Tüm alanlar zorunludur

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Oturum aç