Türkiye, Suriye’de, özellikle ülkenin kuzey sınırında, örneğin Süveyda’da olduğu gibi, coğrafi güç boşluklarından ve bölgenin siyasi durumundan avantaj sağlamaya çalışıyor. Süveyda’da, Baas Rejimi döneminde işgal ve dış müdahalelere karşı protestolar sıkça yaşanırdı. Şimdiki durumda da bu bölgede Türkiye’nin resmi faaliyetleri görünmüyor; ancak perde arkasında MİT, çeteleri organize ediyor, yeni kurulan HTŞ Hükümeti içinde yerleştiriyor ve işgalin zeminini hazırlıyor.
Türkiye, Süveyda’da açıkça varlığını göstermiyor, ancak Suriye’nin kuzeyindeki çabaları genel olarak Süveyda’yı de etkiliyor. Türkiye, Suriye’nin kuzeyini kendi çıkarlarına göre şekillendirmek ve gücünü (kendisine bağlı çeteler aracılığıyla) yerleştirmek istiyor. Süveyda’da geçmiş yıllarda rejim karşıtı protestolar sırasında Türkiye, bu durumu izleyerek, Suriye’nin kuzeyini yeniden yapılandırma hedefini ilerletmek için fırsatlar yaratıyordu.
Suriye savaşının başlangıç aşamasında, Esad rejimini devirme ve sınırındaki Kürt Özerkliğine karşı çıkma amacıyla Türkiye, Suriye’deki çete gruplarına sonuna kadar destek verdi. Suriye’nin kuzeyinde, Süveyda da dahil, Türkiye’nin doğrudan etkisi sınırlı kaldı. Bölge, yerel aktörler ve Türkiye’nin desteklediği, Batılı ve Arap devletler tarafından da desteklenen silahlı grupların oluşturduğu “Güney Cephesi” koalisyonu tarafından domine ediliyordu. Suriye Devrimi’nin başlangıcında, Süveyda’da hakim olan silahlı bir grup yoktu çünkü yerel örgütlenme seviyesi zayıftı.
2018-2023 yılları arasında, Esad rejimi, Rusya’nın arabuluculuğuyla, yerel muhalefete yabancı desteğin azalması nedeniyle Süveyda dahil Suriye’nin güneyinin kontrolünü yeniden ele geçirdi. Aynı dönemde, işgalci Türk devleti Efrin’e saldırılar başlattı ve Suriye’nin kuzeyinde varlığını güçlendirdi.
2024-2025 yıllarında, şu anda Suriye’deki en etkili dış aktörlerden olan Türkiye, Süveyda’daki yerel liderlere ve muhalif gruplara ulaşmaya başladı; amacı, desteklediği HTŞ’nin geçici hükümetine bu vilayeti dahil etmektir. Esad rejiminin 2024 sonundaki dramatik çöküşü, Suriye genelinde bir iktidar boşluğu yarattı ve Türkiye’ye, daha önce Süveyda gibi bölgeler dahil olmak üzere Suriye genelinde etkisini genişletmek için büyük bir fırsat sundu.
24 Mart 2025’te lekolin.org, “İşte Türkiye’nin Suriye’ye Yerleşme Planı” başlıklı özel bir dosyada ayrıntılı bilgiler yayınladı. Türkiye, bu süreçte mevcut fırsatları hızla değerlendirerek Suriye topraklarında kendini konumlandırmak istedi. Bu yerlerden bazıları, Esad rejimi döneminden kalan askeri havaalanları, bazıları ise istihbarat merkezleri ve araştırma merkezleriydi.
MİT ile HTŞ arasındaki görüşmelerin ardından, Türkiye devletinin Suriye’de yerleşmeye hazırlandığı birçok üs ve nokta İsrail tarafından vuruldu ve Türkiye’nin Suriye’deki genişleme planına büyük bir darbe indirildi.
İsrail ordusu, Türkiye’nin Suriye’de üs kurmasını kendisi için tehdit olarak gördüğü için savaş uçaklarıyla, Suriye rejiminin eski askeri merkezlerini ve üslerini Şam, Hama, Humus ve Dera bölgelerinde yoğun bir şekilde bombaladı.
Öte yandan İsrail, HTŞ ve Türkiye’ye bağlı cihadist gruplardan sınırlarını korumak için Esad Rejiminin çöküşünü bir fırsat olarak gördü. Teoriden ziyade pratikte, 2024 sonunda hem karadan hem de havadan Suriye topraklarına girdi.
8-9 Aralık 2024’te İsrail, Mezzeh gibi hava üslerine ve silah depolarına, içinde kimyasal silahların (VX gazı gibi) bulunduğu yerlere binlerce hava bombası attı. Ayrıca hava savunma radarları, Rus füzelerinin fırlatma rampaları ve Scud depoları da hedef alındı.
8 Aralık’ta İsrail’in zırhlı araçları Golan sınırını geçti ve Kuneytra bölgesini kontrol altına aldı. Top atışlarıyla Suriye’deki birçok köy (Han Arnabah ve Birul-Acem) yakıldı. 10 Aralık’ta İsrail tankları Şam’a yaklaşık 26 km mesafeye ulaştı. İsrail Savunma Kuvvetleri, saldırılarla ilgili açıklamasında, “Suriye’nin güneyindeki askeri güç ve yapıların varlığı İsrail vatandaşları için bir tehdittir” dedi.
Elde ettiğimiz bilgilere göre, HTŞ resmi olarak yeni Suriye hükümeti adına ve Türk İstihbaratı (MİT) ile birlikte, Şam kırsalına bağlı Kenekêr’de yeni silahlı gruplar hazırlıyor. Bu yeni silahlı gruplar Filistinli ve Suriyeli uluslardan oluşuyor; ayrıca Kuneytra’ya yakın Xan Denon kampından ve Şam merkezinde bulunan Yermuk kampından yerel halktan kişiler de yer alıyor.
Xan Denon kampı, Şam’ın yaklaşık 23 kilometre güneyinde bulunan Filistinlililerin yaşadığı mülteci kampıdır. Kamp, 1950-1951 yılları arasında Birleşmiş Milletler Filistinli Mülteciler Kurumu (UN) tarafından resmi olarak kurulmuştur.
Yermuk kampı ise Şam’ın güneyinde yer alıyor. Suriye’deki en büyük Filistinli kampıdır ve Şam şehrinin sınırları içinde yer almaktadır.
İSRAİL İLE SAVAŞ PLANI
Doğrulanmış bilgilere göre, Türkiye ve ona bağlı çeteler, İsrail ile olası bir savaş için hazırlık planları yapıyor. Bu doğrultuda, bazı kişiler, İsrail’in saldırılarını önlemek ve İsrail’e karşı savaşmak amacıyla Dera bölgesinde silahlandırılıyor.
Bu çerçevede, ileride olası bir savaş durumunda İsrail’in Türkiye’ye karşı tutumu net bir şekilde görülüyor. İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, HTŞ ile Türkiye arasındaki anlaşmalara dikkat çekerek, Şam’daki yeni rejimin lideri Colani’ye şöyle dedi: “Suriye lideri Colani’yi uyarıyorum, eğer düşman güçlerin Suriye’ye girmesine izin verir ve İsrail’in güvenlik çıkarlarını tehdit ederseniz, ağır bedeller ödersiniz.”
13 Mart 2025’te Lekolin.org, “Dürzilere Yönelik ‘Böl ve Yönet’ Planı” başlıklı özel bir haberde, Türk devleti ve Şam hükümetinin, Dürzi toplumu tarafından kurulan Süveyda Askeri Konseyi ve Özerk Yönetimi’ni kabul etmeyerek yeni planlar devreye soktuğunu duyurdu. Bazı kişiler, Dürzi şeyhleri adına ve “Şeyh El-Karama Güçleri” adlı grup üzerinden “Böl ve yönet” planını hayata geçirdi. Süveyda Askeri Konseyi’nin siyasi ve dini kanadından bazı isimler, Enas Xettap ile koordinasyon sağlayan Mihammed Bekûr aracılığıyla MİT ile çalışıyor. Bu kişilerden her biri, Silman Ebid El Baqî’ye bağlı Şevket Ezmî üzerinden 450 dolar alıyor. MİT ile çalışan kişilerin isimleri şöyle:
– Mihemed Ismaîl Izedîn, Hera köyünden.
-Seid Miheyiddin Seqir, Süveyda’dan, Zenbbeq Kavşağı yakınında yaşıyor.
– Yihya Mustefa El Kefrî, Süveyda’dan.
– Xesan Mirsil Ebû Hermûş, Süveyda’ya bağlı Selhed köyünden.
-Yunis Sebah Selame, Süveyda’ya bağlı Cemrin köyünden.
– Yamin Riyad Ebû Seib, Süveyda’ya bağlı El Riha köyünden.
– Arif Yusif El Sefedî, El Kafer köyünden.
– Cemîl Wecîh Nesir, Dera iline bağlı Bahran köyünden.
– Heysem Sabir Siyaxa, El Riha köyünden.
– Ebid El Hadî El Nemir.
DERA VE KUNEYTRA’DA GİZLİ HÜCRELERİN KURULMASI
Güvenilir kaynaklara göre, MİT, Enes Xettap, Ebû Ebdela El Horanî ve Murhef Ebû Qesra arasında bir toplantı gerçekleşti. Toplantıda, İsraillilerin Süveyda hattındaki ve Kuzey Suriye’deki yayılmacılığı ele alındı. Bu çerçevede, toplantıda tartışılan planlara göre, Dera ve Kuneytra kırsalında bir savaş cephesi açılacak. İşgalci Türk devleti, bu planı MİT aracılığıyla ve İslami Cihad Hareketi’nin komutanlarının deneyimiyle hayata geçirmek istiyor. Bilindiği üzere bu cephe, İsrailliler için oldukça hassas ve önemli.
Dera ve Kuneytra’da bu hücreleri yöneten kişilerin isimleri şöyle:
– Samir Hisên El Kor, Emîr Ebid El Cebar El Kor, Ebid El Mecîd Qitêş, Saiir El Asimî, Mihemed Ehmed El Tirkumanî, Omer Xalid El Mesrî, Mihemed Ebid El Kerîm Erşîd, Malik Ehmed El Mihdî, Adil Mihemed Dîb El Receb, Ratib Mihemed Dîb, Mûaz Newaf El Zuibî, Sûheyb Newaf El Zuibî, Ismet Mihemed El Şûha, Eyub Silêman El Hisêsî, Xesan Mihemed El Siêdî, Rexîd Mihemed Ebû El On, Ibrahîm Ehmed El Herîrî
Türk devletinin, MİT aracılığıyla Güney ve Kuzey Suriye’de kullandığı yöntem ve stratejilere göre hedeflerini gerçekleştirmeye çalıştığı görülüyor. Başlıca hedeflerden biri, kendisine bağlı çeteler aracılığıyla İsrail’in Suriye’deki varlığını zayıflatmak. İkinci hedef ise, kurduğu gizli hücreler aracılığıyla Güney ve Kuzey Suriye’de hakimiyetini oluşturmak ve Akdeniz’e ulaşmak. Ayrıca, Akdeniz’e ulaşarak, İsrail’in ticaret yolu oluşturma planlarını engellemeyi amaçlıyor.
Aras ŞAHO