19 Ekim 2016 Çarşamba Saat 07:44
Kendisini tamamen “Kürtsüz politikaya” yatıran ve
Cerablus ve El Rai işgalleri ile müdahalelerde bulunan Türk devletinin izlediği
Ortadoğu politikası Suriye iç savaşının daha ilk günlerinden bu yana dibe vurdu
ve Türk devleti stratejik derinlikte boğuldu.
Ancak Türk devleti stratejik boğulma yaşamasına rağmen
bildik Ortadoğu politikasında yani Kürt ve Kürt Özgürlük Hareketi düşmanlığı
temelinde geliştirdiği politika da ısrar etmeye devam ediyor.
Şehba bölgesinde yer alan El Bab, Eyyübiler, Roma
İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu, Emeviler, Abbasiler, Hamdaniler,
Mirdasiler, Ukayliler, çok kısa bir süreliğine Büyük Selçuklu Devleti ve
Osmanlı İmparatorluğu’na ev sahipliği yaptı. Osmanlı’nın dağılmasıyla birlikte
bir süreliğine Fransız işgali altına girdi.
El Bab Fransız işgali ardından ise Suriye halklarının önemli
bir yerleşim merkezi oldu. Akdeniz’e açılmada önemli bir durak olarak kabul
edilen Bab, Suriye’nin en önemli ticaret hattı üzerinde bulunmasıyla da dikkat
çekiyor.
Bab kentinin nüfus yapısı esas itibari ile Arap, Kürt ve
Türkmenlerden oluşsa da kent farklı halk ve inanç toplulukları da yaşıyor.
Kentte çok az sayıda Ermeni, Asurî, Yahudi ve Çerkes de yaşıyor.
Osmanlı geçmişinden kaynaklı olarak Türkiye’nin sürekli önem
atfettiği Bab kenti esas olarak tarihsel, toplumsal, sosyal, kültürel ve
ekonomik sebeplerle Türkiye’nin ilgisini çekiyor. Bu nedenle Minbic’i
özgürleştirme hamlesi ardından Türk devletinin paçası tutuştu ve bölgede
işgallere ihtiyaç duydu.
Bab kentinin tarihsel önemi
1516 yılındaki Mercidabık Savaşı’nda Yavuz Sultan Selim,
Mısır seferi sırasında Memluk Devleti ile girdiği ilk ve kati neticeli
savaştır.
24 Ağustos 1516’da Osmanlı ordusu ile Memluk ordusu arasında
Bab kentinin de içinde aldığı, Halep şehrinin kuzeyinde yani Şehba bölgesinde
yapılan savaşı, Osmanlılar kazandı. Muharebenin sonucunda Suriye, Lübnan ve
Filistin Osmanlı topraklarına katıldı. Türkiye bugün yine bu amaç peşinde
koşuyor.
Bab kenti tarihten bu yana, Suriye’nin büyük şehirleri ile Irak’ın
Musul, Bağdat gibi batı şehirleri arasındaki ticaret yollarının birbirine
bağlayan son derece stratejik bir güzergah üzerinde ve kilit bir nokta
konumunda.
Tabi bu durum kentin ve bölgenin demografisini zamanla
değiştirse de kent özünü her daim korudu. Bab, Suriye’nin her tarafına açılan
büyük yolların da birbirleri ile kesiştiği Halep’in kuzeyinde bulunuyor.
Yarısı çöl olan kentin doğu kısmından da Rakka, Deyr Zor ve
Irak’a rahat bir şekilde geçiliyor. DAİŞ çetelerinin de burayı işgal
etmesindeki en büyük sebebi de bu konumundan kaynaklanıyor.
Bab kentinin ekonomik önemi
Halep ile Gaziantep tarihten bu yana Ortadoğu’nun iki temel
ticaret merkezi ola gelmiştir. Bab, Efrîn ile Ezaz ise bu iki ticaret merkezi
arasında kalan stratejik yerlerdir.
Türkiye ticaret merkezini yitirmek istemiyor. Cerablus ve El
Rai işgalleri yaptığı hamleler ile Bab kentini de kontrolünü altına almak
istiyor. Türk devleti Suriye savaşının başından bu yana bunu amaçlıyor ve bu
temelde politika geliştiriyor.
Bab kenti DAİŞ çeteleri için varlık ve yokluk anlamına
geliyor. Bilindiği gibi DAİŞ çeteleri ekonomik gelirlerinin büyük kısmını
petrol satışından sağlıyor. Tabi ekonomik anlamda güçlü olmak sahada
belirleyici bir faktör.
Bab kentinin de DAİŞ çetelerinin Suriye, Irak, Türkiye
güzergahlarından petrolü dışarıya sattığı Suriye’de en büyük petrol geliri
sağladığı güzergahlardan biri olması nedeniyle de stratejik önemde.
DAİŞ çeteleri Irak ve Suriye’deki ham petrolü Türk devleti
ve KDP sayesinde Güney Kürdistan üzerinden Türkiye’ye ve dünyaya pazarlıyordu.
Ve yine aynı şekilde DAİŞ çeteleri Ezaz – Cerablus hattından da petrolü çok
ucuz bir şekilde Türkiye pazarlıyor ve böylece AKP/Sarayın ekonomisini ayakta
tutuyor.
Bu nedenle DAİŞ çeteleri silahları buradaki para kaynağı
sayesinde rahat bir şekilde temin edebiliyor.
DEVAM EDECEK…
Jîr Arjîn / El Bab
Navenda Lêkolînên Stratejîk a Kurdistanê
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html