• kurdî
  • العربية
  • Anasayfa
  • Haber
  • Makale
  • Araştırma
  • Politik Analiz
  • MİT Gerçekleri
  • Tüm Bölümler
    • Anketler
    • Duyurular
    • Röportaj
    • Editörden
    • Ekoloji
    • Ekonomi
    • Kadın
    • Gençlik
    • Dış Basından
    • Kürdistan Tarihi ve Dili
    • Kim Kimdir?
    • Basın Bültenleri
    • Basından Seçmeler
    • Kronoloji
    • Belge
    • Dizi Yazı
    • Okuyucudan
    • Özgürlük Perspektifleri
    • Serbest Yazılar
    • Teknoloji
    • MİT Gerçekleri
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
  • Anasayfa
  • Haber
  • Makale
  • Araştırma
  • Politik Analiz
  • MİT Gerçekleri
  • Tüm Bölümler
    • Anketler
    • Duyurular
    • Röportaj
    • Editörden
    • Ekoloji
    • Ekonomi
    • Kadın
    • Gençlik
    • Dış Basından
    • Kürdistan Tarihi ve Dili
    • Kim Kimdir?
    • Basın Bültenleri
    • Basından Seçmeler
    • Kronoloji
    • Belge
    • Dizi Yazı
    • Okuyucudan
    • Özgürlük Perspektifleri
    • Serbest Yazılar
    • Teknoloji
    • MİT Gerçekleri
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Anasayfa Bölümler Editörden

Ortadoğu Karmaşasında Yaşanan Ve Beklenen Önemli Gelişmeler-EDİTÖRDEN

Bugünkü durumda Ortadoğu bir kez daha çok karmaşık günler yaşıyor, bunun yanında yaşanan ve beklenen önemli gelişmeler de var.

Yayınlayan Lekolin
2 Haziran 2025
Kategori: Editörden, Politik Analiz
247 16
A A
Ortadoğu Karmaşasında Yaşanan Ve Beklenen Önemli Gelişmeler-EDİTÖRDEN
Facebook İle PaylaşınTwitter İle Paylaşın

Son aylarda özellikle Ortadoğu’daki gelişmelere bakıldığında bir kez daha çok karmaşık günler yaşanıyor, ancak bunun yanında yaşanan ve beklenen önemli gelişmelerinde olduğu ve olacağını öngörülebilir.  7 Ekim 2023’teki Hamas saldırısına karşılık İsrail’in sınırsız saldırıları, Hamas’ı tamamen yok etme, hatta Filistin’i boşaltma politikalarını sürdürüyor. Trump ve ekibi de buna tuz basan bir politikada ısrar ettiği görülüyor. Sadece Hamas’ı dağıtıp Gazze’yi kontrol altına almakla yetinmiyorlar. Gazze’yi Filistinlilerden tamamen temizlemek ve İsrail haritasını genişletmek istiyorlar. Bunu başarırlarsa Filistin sorunundan tamamen kurtulmak istiyorlar. Bu nedenle Trump, Filistin halkının Gazze’yi terk edip başka ülkelere dağılması gerektiğini kamuoyuna açıkça savunuyor. İlk ateşkesi sonlandırdıktan sonra İsrail şimdi kapsamlı saldırılarına devam ediyor. Gazze’yi insanların yaşayamayacağı bir yer haline getirmek ve böylece Filistinlilerin göçüne zemin hazırlamak istiyor.

Buna karşılık dünya ülkeleri ve özellikle de Arap dünyasından yeterli bir tepki, protesto veya uluslararası baskı yok. Aslında İsrail’in eylemleri normal görülüyor. Dünyada yükselen tüm tepkilere rağmen İsrail, Trump yönetiminin arkasında durduğunu bildiği için saldırılara devam etti. Trump, tüm Filistin boşluğunu daha da pervasızca gündemine aldı. Ayrıca İsrail, Suriye’ye müdahalelerini ve askeri operasyonlarını artırdı. Özellikle Suriye’deki askeri üsler ve havaalanları yoğun bir şekilde bombalandı. Büyük bir çoğunluğu yok edilip kullanılamaz hale getirildi. Suriye ordusunun toparlanmasını ve İsrail için bir tehdit oluşturma potansiyelini ortadan kaldırmaya çalışıyorlar.

KİM TAKAR HTŞ’Yİ?

Hayat Tahrir El Şam (HTŞ) Şam yönetimi bu alanda uluslararası destek bulamıyor. Uluslararası güven kazanmadı, yaygın olarak kabul görmedi. Herkes çaresiz ve pes etmiş olduğu ve başka alternatif olmadığı için HTŞ’yi ortak almaya (kullanmaya) çalıştılar. Ancak HTŞ’ye güvenmedikleri için tüm baskıyı kaldırmadılar.

Öte yandan HTŞ terörist listesinden çıkarılmadığı gibi HTŞ’nin, birleşik, barışçıl ve Suriye halkını bir araya getiren demokratik, köklü bir hükümet politikası oluşturamayacağı konusunda herkes hemfikir.

Ortadoğu, ABD öncülüğünde İsrail ekseninde yürütülürken, HTŞ’nin de El Kaide’de var olan İslam zihniyetiyle kendi gündemi var. Diyaloğa açık olduklarını, ne Arap dünyasına ne de uluslararası arenaya tehdit oluşturmayacakları şeklinde yumuşak bir dil kullanmaya özen gösteriyor. Bu şekilde gerçekten bir zaman kazanmaya çalıştı ve böylece bir meşguliyet süreci başlattılar. Çünkü kurdukları hükümet, oluşturdukları anayasa, topladıkları kongre gerçekten Suriye halkının çıkarlarına hizmet etmediğini, etmeyeceğini kendileri de farkında. Suriye halkını temsil etmeye bile çalışmadılar. Sadece kendi içindeki baş kesen kişilikleri seçtiler, kendi zihniyetlerini hakim kıldılar. Oluşturdukları geçici anayasa da Suriye yasalarına veya Suriye gerçekliğinden çok uzak, toplumsal sözleşme niteliğini hiç taşımıyor. “Yaptım ve oldu” tarzında despotik, üniter, din temelli bir yapı olduğu kadar Baasçı sistemden bile daha geri olduğunu söyleyebiliriz. Zira bu şeriat iktidar devri, Hafız Esad ve Beşar Esad’ınkinden daha az değildir, hatta daha da fazla olduğunu söylemeliyiz.

Eğer HTS Suriye içinde örgütsel tabanını bulursa, diğer tüm muhalif güçlere ve farklı görüşlere yaşama hakkı vermeyeceği açıktır. Eğer onların demokratik ve kolektif bakış açıları olsaydı, Dürziler, Aleviler, Kürtler, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Bölgesi ve seküler Araplar ile istişare eder, temsilcilerini toplar ve ortak olurlardı.

Seçimleri dört beş yıl erteleyerek ve anayasa ile bu süre zarfında Suriye’de kendilerini örgütlemek istiyorlar. Çünkü İdlib’de sıkışıp kalan ve orayı bile yönetemeyen bir HTŞ, aniden tüm Suriye’nin yönetimi haline geldiler. Şam’da hiçbir altyapılar yok ve Suriye toplumu içinde örgütlü değiller ve kabul görülmüyorlar. Bir yaşam biçimi edindiler. Suriye halkları, özellikle kadınları toplumun arkasına iten, onları susturan, kelimenin tam anlamıyla ortadan kaldıran ve onları dışarıda bırakan HTŞ’nin statüsünü nasıl kabul edebilirler? HTŞ iktidarı herkesi bir mezhepsel, şiddet ve radikal bir ideolojiye nasıl inandırabilir? Bunu ancak DAIŞ zihniyetiyle zorba, şiddet yoluyla yapabilir ve zaten şu anda yaptıkları tamda budur.

Alevilere yönelik katliamlarla Suriye toplumlarına yeniden korku salmak, sindirme yoluyla toplumu susturmak istiyorlar. Muhalif güçleri sindiriyorlar. Aslında bu, nasıl bir Suriye yaratmak istediklerini gösteriyor. Çünkü bunu en zayıf anlarında yapıyorlar. Güçlendiklerinde kendilerinden olmayanları açıkça kâfir ilan edecekler ve onların öldürülmesini helal sayacaklar. Zihniyetleri ve siyaset anlayışları o kadar geri ve çağdışıdır. Güç üzerinden siyaset yapıyorlar. Hak, kültür, özgürlük ve ortak yaşam kültürü yerine yağmaya, kâra, güç elde etmeye ve toplumu güç üzerinden yönetmeye odaklanmış durumdalar, aynı faşist görüşlere sahipler.

İRAN TÜRKİYE’NİN ELİYLE SURİYE’DEN KOVULDU

İran Suriye’den kovuldu, etkisi yok denilecek kadar azaldı. Türkiye bu konuda öncülük etti. İran’ın Suriye’de Türk devleti ve HTŞ tarafından yapılan Alevi katliamlarına gereken tepkiyi göstermemesinin nedeni de Aleviler aslında İran ile potansiyel bağları nedeniyle Baas rejiminin bedelini ödüyor şeklinde algısı yaratıldı. Bu açıdan, Türkiye de HTŞ’ye büyük baskı yapmak ve onları hakimiyeti altına almak istiyor. Suriye’yi kendi çıkarları ve zihniyetiyle inşa etmek istiyor. Türkiye’deki yetkililer, bakanlar da bunu açıkça söylüyor: “Suriye demokratik, federal veya özerk olmayacak. Sadece tek bir parça, çok merkezi bir yapıya sahip bir ulus devlet olacak.” Bu arada bunu Suriye’nin siyasi ve coğrafi bütünlüğünü korumak adına yapıyorlar. Çünkü Suriye’deki Kürt kazanımlarını ve varlıklarını Türkiye için bir bölünme tehdidi ve tehlike olarak görüyor.

TRUMP EKİBİ VE MÜTTEFİKLERİ ORTADOĞU’YU GERDİKÇE GERMEK İSTİYOR!

Şimdi Ortadoğu daha barışçıl olmak yerine daha gerginleşiyor. ABD ve müttefikleri Yemen’i bombalamaya devam ediyor. Bombalamalarını artırdılar. Husiler, Hamas’ı destekleyerek ve İsrail’e karşı çıkarak aslında güçlerinin ötesinde bir savaşa girdiler. Yemen zaten harabe halinde. Halk aslında açlıkla karşı karşıya. Ve bu şekilde ülkeyi yerle bir eden bombalamaların yıkıcı etkileri daha da görüleceğe benziyor. İran buradan çekilmeye çalıştığı anlaşılıyor. İran’ın buradaki potansiyel etkisi daha büyük. Bu cephenin arkasında direniş vardı. Hizbullah, Hamas ve Haşdi Şabi durdurma operasyonlarından sonra İran’ın hareket alanı çok daraldı. Savaş bir noktada İran’a ulaştı. Trump zaten zorluyor. Anlaşmalar ve görüşmelerle ona bir düzen getirmek, onu sisteme sokmak, İsrail’e yönelik tehditten uzaklaştırmak istiyor. Bu olmazsa İran’ın stratejik merkezlerinin ve üslerinin, özellikle nükleer tesislerinin yok edileceği söyleniyor, bununla tehdit ediyorlar. İran da savunmasına yöneliyor, boyun eğiyor, böyle bir savaştan kaçmaya çalışıyor.

İran’ın bazı handikapları var. Üzerinde bir kuşatma var. İçten demokrasiyi geliştirmedi, reformlara gitmedi. “Jin, Jiyan, Azadî” direnişleri ve gösterilerini bastırma adı altında bastırılan Beluçlar, Kürtler, demokratik çevrelere yönelik kan dökerek, idamları artırarak kontrol altına almaya, bastırmaya ve susturmaya çalışıyor. Bunu yaparken de Amerika’nın düşmanlığı kendine malzeme, iyi bir gerekçe olarak gösterdi. Ama şimdi yolun sonuna gelindi önümüzdeki süreçte yapacağı hamlelere bağlı olarak geleceği belirlenecek.

Irak’ta Amerikan’ın hakimiyeti tam olarak sağlama çabaları var ve bunun için İsrail’i sürekli bir sopa olarak gösterme var. Her parçayı, her gücü kendi kurdukları sisteme entegre etmeye çalışıyorlar. Aksi takdirde Irak’ta zaten bir türlü kurulamayan istikrar parçalara bölünme riski büyük. Zaten kendi iç siyasetiyle, kendi sorunlarıyla yeterince bölünmüş durumda. Dolayısıyla bu dönemde Önder APO’nun çabaları ön plana çıktı. Önder APO sorumluluk aldı ve Kürt sorununu silahsız yollarla çözmek için süreci başlattı. Türkiye’de panik vardı, İsrail Kürtleri desteklerse İsrail’in Ortadoğu’da giderek daha etkili olacağından korkuyorlardı. Ortadoğu onlara göre örgütleniyor. İsrail’in Dürzilerin ve Kürtlerin doğal müttefikleri olduğunu söylediler. Türk yetkililer bu açıklamalardan çok rahatsız oldular. Kürtler de bir güç, Suriye’de aktifler ve direniyorlar. Ortadoğu’da hesaba katılması gereken bir güç. Türkiye ilk başta panikledi. Bu korkuyla tekrar İmralı adasına yöneldiler. Önder APO’ya gittiler.

KRİZLER VE ÖNDER APO’NUN ÇÖZÜM GÜCÜ

2015’te “Çöktürme Planı” çerçevesinde başlatılan savaş, bu saldırı, bu imha planı devreye girdiğinde, Kürtleri tasfiye kampanyası yürütürken HDP gibi legal partilerin artık bertaraf edileceği söylendi. Bu nedenle HÜDA PAR’ı Halk İttifakı’na dahil ettiler. Hain ve işbirlikçi kesimlerden Kürtler için bir alternatif yaratmak istediler. Bu konuda zaten KDP ile çalışıyorlardı. Güney’e asker göndermeye devam ediyorlar. Saldırılarını aralıksız sürdürüyorlar. Rojava’ya yönelik saldırılar ve tehditler durmadı.

HTŞ Halep’e ve diğer bölgelere saldırdığında DAIŞ artığı SMO çeteleri eliyle Rojava Özerk Bölgesine saldırdı. İdlib’deki çeteleri desteklediler. Minbiç’e kadar geldiler. Ancak YPJ ve QSD’nin güçlü direnişi bölgeyi bir kaleye çevirdi ve işgal saldırılarını püskürttü. Onlar da sıkıntıya girdiler ve askeri olarak zorlandılar. Dünyaya da ifşa oldular. Çünkü tüm dünya Suriye’deki çatışmanın sona ermesini istiyordu. Sadece Türkiye savaşı, saldırıyı sürdürüyordu. Türkiye dışında saldıran, Suriye’de savaş çığırtkanlığı yapan kimse yoktu. Ellerindeki çetelerin de iradeleri çoğunlukla kırılmıştı.

Böylece İmralı’ya gitmek zorunda kaldılar. Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’deki argümanı, Türkiye’nin elindeki tek şey “PKK’nin kendileri için tehdit oluşturduğu argümandı. Çünkü AKP-MHP yetkililerin her ağzını açan “Terörle mücadele ediyoruz” deniliyordu. Fakat dünyada ve kendilerinin de terör listesine aldığı HTŞ’ye destek veren işgalci Türk devletinin terör argümanı da artık ortadan kalktı. Buna rağmen geçtiğimiz aylara kadar da işgalci Türk devletinin saldırıları devam ediyordu ki şuanda da Dêrazor hattında MİT’e bağlı DAİŞ hücreleri eliyle saldırılarını sürdürüyor.

Tüm bu insanlık dışı saldırılar deşifre olmasına rağmen PKK hala ABD ve Avrupa’nın terörist listesinde olan bir güçtü. Ve Türkiye bunu çok kullandı. Bunun için Arap lobisinden tutun her türlü taviz vermeyi göze aldı. Buna karşılık Önder Apo, başta Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim alanı olmak üzere Güney Kurdistan-Irak, Kuzey Kurdistan-Türkiye ve Doğu Kurdistan-İran’ın demokratikleşmesi için yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” manifestosu ile önce Kürt Özgürlük Hareketi ateşkes ilan ettirdi, ardından PKK’nin 12. Kongresi’ni yaparak PKK’nin fesih ederek hukuki ve siyasi alanda demokratik mücadele alanı açtı.

EDİTÖRDEN

Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

Etiketler: ABDhtşIranKapitalist güçlerkurdistanÖnder APOORTADOGUPKKRusyaSamTürkiye
Önceki yazı

Artan DAIŞ Saldırıları ve Şam’ın Güvenlik Açmazı

Sonraki Haber

MİT 66. Ve 86. Tümen İçerisinde Özel Güç Oluşturuyor- ÖZEL HABER

Benzer Haberler

Sosyalizm Odağında Jin Jiyan Azadî Felsefesi
Kadın

Sosyalizm Odağında Jin Jiyan Azadî Felsefesi

31 Mayıs 2025
Kalkan: Süreç Karşılıklı Adımlarla Yürür
Haberler

Kalkan: Süreç Karşılıklı Adımlarla Yürür

29 Mayıs 2025
Kürt Halkı İnkâr Edildiği İçin Lozan Antlaşması Tartışma Konusu Oluyor
Politik Analiz

Kürt Halkı İnkâr Edildiği İçin Lozan Antlaşması Tartışma Konusu Oluyor

27 Mayıs 2025
Sonraki Haber
MİT 66. Ve 86. Tümen İçerisinde Özel Güç Oluşturuyor- ÖZEL HABER

MİT 66. Ve 86. Tümen İçerisinde Özel Güç Oluşturuyor- ÖZEL HABER

Öne Çıkan Yazılar

  • MİT 66. Ve 86. Tümen İçerisinde Özel Güç Oluşturuyor- ÖZEL HABER

    MİT 66. Ve 86. Tümen İçerisinde Özel Güç Oluşturuyor- ÖZEL HABER

    533 Paylaşım
    Paylaş 213 Paylaş 133
  • Ortadoğu Karmaşasında Yaşanan Ve Beklenen Önemli Gelişmeler-EDİTÖRDEN

    512 Paylaşım
    Paylaş 205 Paylaş 128
  • MİT ve HTŞ’nin DAIŞ Üzerinden Büyük Planları – ÖZEL HABER

    539 Paylaşım
    Paylaş 216 Paylaş 135
  • Kalkan: Süreç Karşılıklı Adımlarla Yürür

    528 Paylaşım
    Paylaş 211 Paylaş 132
  • Artan DAIŞ Saldırıları ve Şam’ın Güvenlik Açmazı

    509 Paylaşım
    Paylaş 204 Paylaş 127

Önerilenler

MİT 66. Ve 86. Tümen İçerisinde Özel Güç Oluşturuyor- ÖZEL HABER

Ortadoğu Karmaşasında Yaşanan Ve Beklenen Önemli Gelişmeler-EDİTÖRDEN

Artan DAIŞ Saldırıları ve Şam’ın Güvenlik Açmazı

Sosyalizm Odağında Jin Jiyan Azadî Felsefesi

Kalkan: Süreç Karşılıklı Adımlarla Yürür

  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Tüm Yazılar
KÜRDİSTAN ARAŞTIRMALAR MERKEZİ

© 2020 Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

Tekrar hoşgeldiniz!

Hesaba giriş

Şifrenizimi unuttunuz?

Tüm alanlar zorunludur

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Oturum aç