24 Eylül 2016 Cumartesi Saat 08:26
Cumartesi İnsanları 600’üncü defa oturacak bugün. “Fırat
kenarında kuzu kaybolsa… makamında verilen adalet sözü hiç yerine gelmedi.
Yalnız kaldılar çokça. Ama yılmadılar.
“Hiç yoktur namusu arı dünyanın. Firik Dede söylemişti.
Oğlu 12 Eylül’den sonra işkenceyle öldürülen Firik Dede. Namus. Nomos. Yasa.
Ar, yani utanç. Yasa çiğnendiğinde utanç verici işler çıkar ortaya.
“Öldürmeyeceksin. Öldürmekten kaçınmayanın arı yoktur artık. Öldürmeye sessiz
kalanın da.
Öldürmeden beteri var ama. Kaybetme mesela. Zorla kaybetme.
12 Eylül cuntası 90 gün gözaltı koymuştu, aldıkların kimini bir daha vermedi.
Hayrettin Eren mesela. Sonsuz gözaltı. 27 Mayıs 1995 Cumartesi günü saat
12.00’de kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları Galatasaray’da ilk
oturma eylemini yaptı. 21 yıl önce. “Gözaltındaki kayıplar son bulsun,
kayıpların akıbeti açıklansın, sorumlular bulunsun ve yargılansın diyorlardı.
13 Mart 1999’da oturmalara ara verdiklerini açıkladılar.
Polis rahat vermiyordu. Gözaltı. Dayak. Hakaret. Ara 10 yıl sürdü. 31 Ocak
2009’da yeniden başladılar oturmaya. Bugün, 24 Eylül Cumartesi saat 12.00’de,
600’üncü defa oturacaklar.
Kayıp vakaları azaldıysa, bu eylemin payı çok büyüktür. Kayıp
vakaları azaldıysa, namus ve ar artmıştır. İktidara 2002’de Adalet ve Kalkınma
Partisi geldikten sonra, bir tek vaka konuşuldu. 2004’te İğneada’da Tolga
Baykal Ceylan kaybolmuştu. Şimdi ailesi, “Hurşit Külter nerede diye soruyor,
soru sosyal medyada ve konvansiyonel medyanın bir kısmında yankılanıyor.
İşkenceye sıfır toleransla övünen, kayıpları bitirmekle övünen, kayıp
yakınlarıyla başbakan düzeyinde görüşen bir hükümet döneminde, böylesi bir
soruya cevap yok. Şimdiki Cumhurbaşkanı, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan
6 Şubat 2011’de kayıp yakınlarıyla yani Cumartesi İnsanları’yla görüşmüş,
onların hazırladığı dosyaları almış, taleplerini dinlemiş, cevap sözü vermişti.
Hurşit Külter, 27 Mayıs 2016 Cuma günü gözaltına alındı. Bir
daha haber alınmadı. Aile, hangi kapıyı çalsak duvara döndü diyor. Hükümetten
bir kere ses geldi. 23 Haziran’da Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, İçişleri
Bakanlığı’nın bir mülkiye müfettişini konunun araştırılması ve incelenmesiyle
ilgili görevlendirdiğini açıkladı. Sonrası sessizlik. Yasaya uygun değil.
Namuslu değil. Adil değil.
*
Ben kayıp bir kardeştim
Kar yağarken gülümseyen dünyada
Yalnız bir resmim olsun istedim
*
Kardeşimiz kayıpsa, kardeşliğimiz kayıptır, kayıptadır.
Kayıptayız. Onlar “anne adıyla anıldılar, çoğu oğlunu arıyordu.
Kardeşlerimizi. Cumartesi Anneleri denildi onlara. Onlar Cumartesi İnsanları
sözünü tercih ediyor. Anneler, bir bir gidiyor bir yandan. Berfo Ana, o müthiş
direngen kadın, o büyük adalet arayıcısı artık aramızda değil artık. “Ben Berfo
Kırbayır, 105 yaşındayım… diye başlayan mektubunu almak istememişti Adalet
Bakanlığı. Adalet. Yasa çiğnenmişse, ar ve namusun yitmemesi için temin
edilmesi gereken adalet. Devletin ar ve namusu olmaz, toplumun ar namusudur söz
konusu olan. Devlet hesap vermek zorunda olandır. Devlet hesap vermemişse,
toplumun ar ve namusu aşınmıştır, aşınır. Adalet Bakanlığı “devlet olarak iyi
gösteriyor bunu. Bakanlığı var, adaleti yok. Annenin mektubunu alacak kadar
bile.
*
Bir köprü ayazında veda edasıyla öptü beni annem
Öpülen bir yalnızlık oldum böylece
*
Cumhurbaşkanı, başbakanken söylemişti şunları: 31 Ocak
2013’te: “Dicle’nin kenarında bir koyunu kurt kapsa bunun hesabı bizim
üzerimizdedir. Kurttan bana ne, koyundan bana ne makamında değiliz. Hiç kimse
bizi kurt koyunu kaptı diye suçlamasa bile bizim bunu kendimize dert etmemiz,
bunun muhasebesini yapmamız, bunu acaba nasıl önleyebilirdim diye kendimiz
sormamız gerekir.
Bir adalet sözü. Ah, Fırat! Adaletin mekânı demek Asrı
Saadet’te de Fırat imiş. Söz, Mehmet Akif Ersoy’un ağzından Hz. Ömer’e
söyletilmiş:
“Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa koyunu
Gelir de adl-i İlahi sorar Ömer’den onu
“Ömer adaleti ni yansıttığı belirtilen sözün başka
aktarımları da var, bir versiyonunda sözün Hz. Ali ile Hz. Ömer’in bir
konuşmasında söylendiği ve Hz. Ali’nin aktardığı belirtiliyor. Sözün siyasette
meşhur oluşu, Süleyman Demirel’in kullanmasından sonraydı. Süleyman Demirel’in
cumhurbaşkanlığı dönemindeki kayıpları saymak imkânsız neredeyse. Fırat
kenarındaki kuzu ne, Fırat kan akıyordu, Fırat’ın öte yanı. Fırat’ın kenarı, o
yanıyla bu yanı bugün de adaletin terazisi. Fakat söz başka hakikat başka
demek. Berfo Ana’nın dediği gibi: “Adaletten sorumlu bakan ile görüşüp ‘Bu ne
biçim adalet’ demek istedim, ‘Mühim işlerim var, ona ayıracak zamanım yok’
demiş. Sizin, bizim sorunlarımızı çözmekten daha mühim ne işiniz var?
*
Neydim ben gurbet mi yenilgi mi
Her gün devasız bir salgın gibi ararken sesimi
Ayakları ters dönmüş bir yolcu gibiydim
*
Uzun bir yol bu. Uzun bir yolculuk. Kardeşimizi aradığımız
yolculuk. Kardeşimiz kayıpsa kardeşliğimiz de kayıptır. Kayıptayız. Bir bugün
mü sadece? 100 yıldır.
Çîroka Wenda (Kayıp Hikaye, yönetmen Mehmet Uluç)
belgeselinde anlatılıyor. Boğos Arslanyan, 100 yıldır kayıp. Kardeşi Halil,
Müslüman olmuş, imam olmuş. Kendi çocuklarına, başka çocuklara Kuran öğretmiş.
Ama kardeşini “Boğuz u aramayı hiç bırakmamış yaşarken. Vasiyet etmiş.
Çocukları da aramış. Torunları da arıyor. Üç kuşak, “kayıp kardeş i arıyor.
Kardeşliği kaybetmemek için. Kayba tahammül edebilmek için. Başka kardeşlerin
kaybolmaması için. Artık kardeşleriyle başka dinde olsalar da arıyorlar.
İnsanlığı kaybetmemek için, aramak gerek. Sormak. Adalet istemek. Hesap
sorulmasını istemek.
Ben kayıp bir kardeştim
Ölümü düşündüm yüzümü saçlarımla örttüm
En zayıf yerimden yeniden doğayım diye
Tanrıya dualar ettim
*
Yazı boyu eğik yazıyla alıntılanan dizeler, Ömer Erdem’e
ait. 1996’da yayınlanan Dünyaya Sarkıtılan İpler kitabının ilk ve “Kayıp
Kardeş başlıklı şiirden. Başlık, şiirden mülhem, şairin affına sığınarak. Ali Duran Topuz, Gazete Duvar
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html
0
21
TR
HE
:” ”
:””
” “,” ”