29 Aralık 2019 Pazar Saat 06:39
Geçtiğimiz hafta içinde ANF, Medya Tv, Lekolin Org, RojNews
gibi birçok Kürt haber portallarında “Güney Kürdistan’da MİT’in Ajanlaştırma
Yöntemleri Deşifre Oldu” haberinin yanı sıra, ağırlığını MİT’in oluşturduğu
Güney Kürdistan’ı ziyaret eden Türk heyetinin Kürt Ulusal Birliği’ni engellemek
için partiler nezdinde girişimde bulunduğu haberleri dolaşıma girdi. Uzun bir
süredir iflas eden Türk Hükümetinin Güney Kürdistan’daki diplomatik
faaliyetlerinden ekonomik, askeri faaliyetlerine kadar bizzat MİT’in yürüttüğü
her geçen gün daha fazla açığa çıkmakta. Bu yönüyle Güney Kürdistan’ın adeta
MİT’in yerleşkesi haline geldiği belirtirsek abartmış olmayacağız.
Nihayetinde her iki haberin içeriğine bakıldığında MİT’in
amacı daha iyi anlaşılmakta.
Birinci haberde Kuzey Kürdistan’da AKP-MHP’nin Kürt
düşmanlığından kaçarak Güney Kürdistan’ın şehirlerine yerleşen Kürtlerin
telefonlarına mesajlar geçerek, ajanlık teklifinde bulunmaktalar. Ajanlığı
kabul etmeleri durumunda ise haklarında açılan dava dosyalarının rafa
kaldırılacağı belirtilmekte. Şayet
ajanlık teklifi yerine getirilmediğinde ise tehditler sıralanmakta.
İkinci haberde ise Güney Kürdistan hükümetiyle görüşmeye
gelen ağırlığını MİT üyelerinin oluşturduğu heyetin Kürtler açısından ekmek su
kadar elzem olan birlik çalışmalarının durdurulmasını ve hatta engellenmesini
istemesi. Yine Güney Kürdistanlılar tarafından çok güçlü bir biçimde sürdürülen
Türk Mallarını Boykot etme kararını kaldırma talep edilmekte. Diğer yandan
Güney Kürdistan’a yerleşen siyasetçilerin kendisine iade edilmesini ve hatta
ajanlığı kabul etmeleri durumunda haklarında dava açılmayacağını belirterek bu
siyasilerin KDP tarafından ikna edilmelerini istemekte.
MİT’in bu istemleri görüştükleri birçok parti tarafından
kabul görmese de, kimi önemli partilerin bu tür destekleri esirgemedikleri de
sır değil. Yine telefonlarına ulaşılan şahısların önemli bir kesiminin ajanlığı
reddettiklerini haberlerden okuduk. Ancak söz konusu bu şahısların
telefonlarının nasıl elde edildiği ise oldukça önemli. Nihayetinde bu
telefonların kime ait olduğu ister faturalı ve kayıtlı olsun, isterse olmasın
bu telefon numaralarının bölgedeki telefon şirketlerinden ancak elde
edilebilir. Bu da MİT’in Güney Kürdistan’da ulaştığı örgütlenme düzeyini ortaya
koymaktadır.
MİT’in Güney Kürdistan’da bu kadar fütursuzca hareket etmesi
KDP başta olmak üzere Güney Kürdistan’daki partiler açısından neyle açıklanabilir?
PKK’nin etkinliğini bitirmek için mi? MİT’in faaliyetleri sonucu bugüne kadar
Güney Kürdistan’da onlarca köy bombalandı, yüzlerce köylü katledildi.
Yurtseverlere, PKK gerillalarına dönük saldırı ve katliamların üssü haline
getirildi. Denilebilir ki, hemen hemen her şehirde MİT’e ait karargahlar,
ofisler, bürolar oluşturuldu. En önemlisi de Güney Kürdistan’da yaygın bir
biçimde örgütlendi. Peki, bütün bunlar PKK’nin etkinliğini kırdı mı? Elbette ki
hayır. Ama sessiz bir biçimde Güney Kürdistan’ı işgal ettiği doğru.
Evet, MİT sessiz ve sinsi bir biçimde kırsal köyler dahil
Güney Kürdistan’ın her yerinde varlık göstermeye başladı. Güney Kürdistan
Hükümeti dahil birçok alana nüfus etmeye başladı. Bütün bunların bir sonucu
olarak Güney Kürdistan’da tüm gelişmelere şekil vermeye, Türkiye çıkarlarına
göre baskı kuran bir güce dönüştü. Güney Kürdistan’daki referandumda Erdoğan
hükümetinin yaklaşımları sanırım unutulmamıştır. Hatta o süreçte MİT’in
Amediye, Şeladize’nin Sire bölgesi, Kani Masi ve Gire Bardoz da kurduğu üslerde
olası referandumun geçmesi durumunda harekete geçmek için ciddi hazırlıklar
yapılmıştı. İstihbarat merkezine dönüştürdüğü Bamerne havaalanında uçak ve
helikopter bekletmişti.
Çünkü MİT’in olduğu her yerde Kürtler açısından tehlike var demektir.
MİT tarihi boyunca Kürtleri adım adım takip ederek nefes aldırmamış, Kürt
liderlerinin suikastlarından tutun da, bütün komplo, katliam ve soykırımların
altında MİT ortaya çıkmıştır. En son Roboski katliamında MİT’in bir planlaması
sonucu olduğu daha dün haberlere düştü. Yine denilebilir ki, Kürtlerin bu kadar
parçalı ve birbirine mesafeli hale getirilmesinde MİT’in birbirine düşürme
oyunlarının sonucu.
Bu yönüyle Güney Kürdistan hükümetinin MİT’e bu kadar geniş
çalışma imkanı tanıması hiçbir gerekçeyle izah edilemeyecek kadar tehlikeli. Bu
tehlike sadece PKK açısından ele alınamaz. Aynı şekilde KDP dahil tüm Kürt
partileri ve en önemlisi de Kürt halkı açısından oldukça büyük riskler ve
tehlike içermekte. Ki zaten her geçen gün ortaya çıkan sonuçlarla bakıldığında
faturası oldukça ağır olmakta. MİT’in Güney Kürdistan’da bulunmasını PKK’nin
alanda bulunması ile açıklansa da esasta bütün Kürtleri kontrol altında tutma,
her hareketlerini izleme ve olası gelişebilecek Kürt kazanımlarını engellemeyi
amaçlamakta. En son Kürtlerin Ulusal Birlik çalışmalarını engelleme girişimi bu
belirtilerin açık delaleti.
Dolayısıyla Güney Kürdistan partileri, sivil toplum
örgütleri ve halkı, yine bu alanda bulunan diğer parçadan gelen Kürdistanlılar
MİT’in bu kadar örgütlenmesine izin vermemeli, önüne geçmeli. Tıpkı Türk Mallarını Boykot etme çağrısı gibi
MİT’in alandan çıkarılması için kampanyalar düzenlenmeli. Bulundukları yerler,
yaptıkları işler, görüştüğü kişiler teşhir edilmelidir. Kürdistan
Parlamentosunu MİT’in Güney Kürdistan’da çalışmasını yasaklayan düzenleyen
yasalar çıkarmaya zorlanmalıdır. Yine MİT ne kadar ulusal birliğimizi
engellemeye çalışırsa çalışsın, bizler de o kadar Ulusal Birliği geliştirmek
için partilere baskı kurmalıyız. Yine daha fazla tabanda birlik olmalıyız.
Güney Kürdistan’da yaşayan Kuzey Kürdistanlılar olarak da
MİT’in ajanlaştırma faaliyetlerine
gelinmemesi elbette önemli. Ancak bununla sınırlı kalınmamalı. MİT’in bu
tür faaliyetlerini deşifre etme, yapılan tehditlere papuç bırakmama, inandığı
değerlere bağlı kalma, bir yurtsever olarak yaşamaya devam etme MİT’i başarısız
kılacaktır. MİT’in başarısız olması demek AKP-MHP faşist hükümetinin bitmesi
demektir. Unutmayalım ki, 2020 Kürtlerin yüzyılı olabilir. Bu tamamen Kürt
halkının elinde. İzlenmeden, gizlenmeden, tehdit edilmeden özgürce ülkemizin
tüm güzelliklerini doyasıya yaşayabileceğimiz zamana giriyoruz. Halk olarak
özgürlüğe giden yolda bir adım daha atarak, Özgürlük Mücadelesinin yükünü güçlü
bir biçimde omuzlarsak Özgür Önderlik ve Özgür bir Ülkeye neden kavuşmayalım
ki!
Amed PİRAN
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html