Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın kendisinden ve diğer Suriyeli yetkililerden sık sık “Kürtler Suriye’de misafir, Kürtler isyan dalgaları nedeniyle Kuzey Kürdistan’dan ve Türkiye’den Suriye’ye göç etti” gibi sözler duyuyoruz.
Suriye makamları bunu nasıl ve neden söylüyor? Onları böyle düşündüren ne? Bu zihniyet neye dayanıyor? Kürtler gerçekten Suriye’de misafir mi yoksa aksine bölgenin gerçek sakinleri mi? Bu ve diğer birçok soruyu bu araştırma makalesinde cevaplamaya çalışacağız.
20. yy’da özellikle Syces Picot Anlaşması ve ulus-devlet fikrine dayalı sözde modern devletlerin kurulmasından sonra Kürtler üzerinde soykırım, imha, inkar ve asimilasyon politikaları kesintisiz yürütülmüştür. Dünyaya hakim güçler Ortadoğu’da kendi çıkarlarına göre devletler kurduğu zaman Kürtlere herhangi bir hak tanımadılar. Aksine Kürtlere ait toprakları ve coğrafyayı parçaladılar. Buda Kürtleri bölgesel devletlerin sert yaklaşımlarıyla karşı karşıya getirdi. Dolayısıyla bölgede devam eden savaş, çatışma ve istikrarsızlığın büyük bir kısmı, bölgeyi bölen ülkelerin payına düşmektedir. Statü belirlememek, hegemon güçler tarafından Kürt sorununun çözülmemesi ya da askıda bırakılması, bölgede yeni kurulan devletlere Kürtlerin üzerine gitmeleri, katliam, soykırımdan ve asimilasyondan geçirmeleri için güç ve cesaret verdi.
Hem Arap güçler (Irak, Suriye) hem de İran, Kürtlere saldırı ve baskı yapmak adına Türkiye’den cesaret almakta ve bu ülkelerin (Irak, İran ve Suriye) her birinin Kürtlere karşı bir imha ve tasfiye politikası bulunmaktadır. Kürtleri de içine alarak kendilerine bir taban edinmişler. Her biri Kürtlerin kimlik ve varlıklarını boyunduruk altına almak için Kürtlere özel politikalar uygulamışlardır. Türk devleti kuruluşundan bu yana Kürt halkını fiziki olarak tasfiye etmek için var gücüyle çalışmış, bu amaçla her türlü araç ve yöntemi kullanmıştır. Belki bir dereceye kadar başarmış ve asimilasyon politikalarıyla Kürtlerin bir bölümünü Türkleştirmiş olsa da tam bir sonuç alamamış, Kürtleri fiziki olarak bitirememiştir.
Türk devleti öncelikle Kürtlerin ve diğer halkların inkarı üzerinden kurulmuş bir devlettir. Orta Asya’dan gelen Türkler; Kürt, Ermeni, Yunan, Süryan, Asuri ve diğer halkların topraklarına el koydu. Türk ulusu temeli üzerine Türkiye devletini kurdu. Sonrasında diğer halkları soykırımdan geçirip tarihi gerçeklikleri göz ardı ederek halkların varlığını inkar ettiler. Bu gerçekleri gizlemek için ideolojilerine göre tarihi ele geçirdiler ve Kürtlerle ilgili her şeyi müfredatlarından çıkardılar. Dolayısıyla Kürtlerin ve Kürdistan gerçeğini kabul etmediler, çünkü Kürtlerin ve diğer halkların varlığının Türkiye diye bir ülkenin yokluğu anlamına geldiğini iyi bilmektedirler.
Tarihin başlangıcında Kürtler Bereketli Hilal (Hilala Zerîn) kemerinde Zagros, Amanos ve Toros sıradağlarında ya da Yukarı Mezopotamya dediğimiz bölgede tarih sahnesine çıkmıştır. Geçim ve yiyecek, sebze ve bitki temini açısından bu bölgelerin koşulları, yaşamın devam etmesine olanak sağlamıştır. Bu elverişli iklim koşulları ve tahıl arzı, ilk insanların sürekli olan göç yaşamına son vermesine, klanlar şeklinde bir araya gelmesine ve ana tanrıça etrafında toplumsallığın kurulması sağlandı. Zamanla küçük köy örnekleri Toroslar, Amanoslar ve Zagroslar’da oluşmaya başlar. Ot, tahıl, tohum elde edilmeye başlanmasıyla birlikte ‘Tarım Devrimi’ denilen istikrarlı yaşam sürdürülmeye başlanır. Köylerin büyümesiyle bir kısmı Mezopotamya’ya inmiş, ardından Sümer döneminde Mezopotamya’da şehir devletleri kurulmuştur.
Bugün Kürdistan dediğimiz ve bir bölümü Suriye topraklarına düşen coğrafyada Kürtlerin tarih, coğrafya ve dil varlığı milattan en az altı bin yıl öncesine kadar uzanmaktadır. Büyük bir etkiye sahip olan Til Xelef medeniyeti (M.Ö 4000-6000), Rojava Kürdistan’ının Serêkaniye bölgesine düşmektedir. Kuzey Suriye’nin tamamı, Kuzey Kürdistan’ın bir bölümü ve güneyin bir bölümünü içine alan geniş bir coğrafyada söz sahibi olan Til Halef medeniyeti gerçekleri gözler önüne seriyor. Arkologlar, araştırmacılar ve bilim adamları Kürtlerin kültür, dil, kılık ve kıyafetlerinin Gotî, Loloyî, Kaşî, Mîtanî, Hurî(Xorî) ve Medlere dayandığını kanıtlıyor. Başkenti Waşokani (Serêkaniye) olan Mitanîler ilk Kürd kavimlerinden biri olarak kabul edilir. Ugarit ve Akdeniz’deki tüm Suriye kıyıları, Mari, Halep, Karkamış ve genel olarak Suriye’nin kuzeyini kendi içine almaktadır. Mûkîşan krallığının başkenti olan Alalixê şehrinin tarihi tunç ve demir çaplarına M.Ö 3300-1200’lerde Mîtanîlere bağlıydı. Kral Edîrmî 30 yaşında Alalix şehrini yönetiyordu. Alalîxe şehri Mitanni’nin ataları olan Hurriler veya Khoriler tarafından inşa edilmiştir. Tarihi milattan üç bin yıl öncesine ulaşan Hurriler Kuzey Suriye, özellikle Suriye’nin iç kesimlerinde Humus kenti yakınlarındaki Asi Nehri çevresindeki bölgeler, Haleb’in arasına denk gelen Alalix, Antakya(İntakîya) ve Lazkiye yine Akdeniz’in Suriye kıyılarını ve Ugaritî yetkisi altına almıştır. Hurri başkenti önce Nûzî (Kerkük yakınlarında), ardından Rojava Kürdistan’ın Amudê- Orkîş(Girê Mûzan) tepesiydi. Hurrilerin izleri ve kalıntıları hala bir isim olarak Afrin bölgesinde kendini yaşatıyor. Tarihi yerlerden biri olan “Kela Hurrî” bu kadim isimlerdendir. Yine bu bölgede Ûrya ve Hûrîk gibi erkek ve Hûrriye gibi kız isimleri halen kullanılmaktadır.
Arap halkının Arap Yarımadasıyla bilindiği, köklerinin bu bölgelerden geldiği, bu bölgenin Basra Körfezi, Hint Okyanusu (Arap Denizi), Kızıldeniz, Irak ve Ürdün arasında yer aldığı bilinmektedir. Kuraklık ve yağmur eksikliği nedeniyle koyun sahibi Arap göçebeler yaşamlarını sürdürmek için yeni otlaklar aramak zorunda kaldılar. İlk kez Ubeyd uygarlığı adıyla Araplar, Sümerlerin yaşadığı bölgede (Irak), Fırat ve Dicle nehirlerinin birleşerek denize döküldüğü bölgede M.Ö.4000 Akkad, Babil ve Asur isimleriyle tarihin su yüzüne çıkıp Biladesham denilen bölgede ve diğer yerlere yayılmıştır.
Suriye ve Batı Kürdistan’daki Kürt halkı bölgenin özgün halklarından biridir, kökleri tarihin derinliklerine kadar uzanır. Kürtler Suriye’de söylendiği gibi azınlık bir millet değil, Kürtler Suriye’de Araplardan sonra ikinci millettir. Şu anda Derik’ten Afrin’e kadar Rojava Kürdistan’da yaşayan Kürt sayısı dışında Suriye’nin derinliklerinde de Kürtler vardı. Yukarıda da belirttiğimiz gibi Kürtlerin varlığı, Kürtlerin ataları olan Med İmparatorluğu ve Kuzey Suriye’yi yöneten Hurri ve Mitani devletlerinin uzak tarihine dayanmaktadır. Kürtler eski ve yeni Suriye tarihinin büyük bir bölümünü oluşturmaktadır, Kürtlerin varlığı siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel ve askeri yönden tarihin her döneminde var olmuştur. Selahaddin Eyyubi döneminde Şam, Hama, Humus ve Halep şehirleri Eyyubi devletinin idaresi altındaydı. Humus şehri ile Tartus arasında yer alan tarihi yerlerin bulunduğu ve en güzel kalelerden biri olan Suriye’deki (Kürt Kalesi), 11. yüzyılda Kürtler tarafından, Selahaddin Eyyubi’yi korumak için kale inşa edilmiştir. Ticaret yolları ve arka cephesi Mısır ve dış dünya tarafından denize ulaşmak için kullanılmışsa da ne yazık ki daha sonra Araplar ondan (Kürt) kelimesini çıkararak adını (Qal`et Elhûsn) değiştirmişlerdir.
Mir Mend (Menteşah) ve ardından Kürt ve Yezidi kökenli Can Polat ailesi iki dönemde (MS 1200-MS 1600) Kilis krallığını yönetti. Kilis krallığı Halep, Antakya ve Antep olmak üzere üç bölgede kurulmuştur. Azaz, Bab bölgesi, Kurmanç Dağı (Efrin), Lazikiye’deki Kürt Dağı, Hema şehrinin bazı bölgeleri, Tilkelex, Humus ve Suriye’de Akdeniz’in tüm kıyılarını kendi içine alıyordu. Şimdide Asi sularının yanında Til Mend (Mend Tepesi) adında tarihi bir yer var. Hititler ile Mısırlılar arasındaki Kadeş Savaşı (MÖ 1274) bu bölgede gerçekleşti. Ali Can Polant, Osmanlı’ya isyan etti, ancak Osmanlılar şiddetli bir şekilde üzerine giderek isyanı bastırdı. Sonrasında Can Polant’ın ailesinin yanına Lübnan’a göç etti. Ezidiliği ve Kürtlüğü bıraktı. Dürzi ve Arap oldu. Eski tarihin rakamlarına göre Şam ve çevresinin yarısından fazlası Kürt kökenlidir. Son rakamlara göre Şam’daki Kürt Mahallesi’ndeki Kürtlerin sayısı İçişleri Bakanlığı’nın nüfus kayıtlarına ve kayıtlı evlerine göredir. İçişleri Bakanlığı’nın kimlik tespitinde, 91 bin evin kaydı Kürtçe kayıtlardır. Suriye’nin ortasında yer alan Hama şehrinin dörtte üçü, Humus şehrine bağlı Cisir el-şixor çevresinde ise çok sayıda Kürt yaşamaktadır. Halep şehri ve çevresi ile Harim ve Kefer Tixarin yöresinde çok sayıda Kürt kökenli bulunuyordu. Kinsib’in Selma bölgesindeki Laziqi’deki Cebel El Ekrad (Kürtlerin Dağı) çevresinde onlarca Kürt köyü vardı. Mushan, El Ûcan ve Şêxan, Kîxan (Kaxoda) aşiretlerinin isimleri hala Kürtçedir. Bazido, Zehûri, Xelilo, Oso aileleri bu bölgenin ünlüleri arasındadır.
Eyyubi ailesinden Kral Alefdal’ın oğlu, adı İsmail olan Hama şehrinin sahibi tarihçi ve coğrafyacı Ebulfida, önce Şam hükümdarı olmuş, daha sonra Hama şehrinin sahibi olmuştur. Fakat bu bölgelerin Kürt bölgelerinden ayrılması ve uzaklaşması, Araplaştırma, zulüm ve asimilasyon politikaları nedeniyle bu bölgelerin Kürtleri dil ve kültürlerini kaybederek Araplaşmışlardır. Eyyubi ailesinden Kral Alefdal’ın oğlu, resmi adı İsmail olan Hama şehrinin sahibi tarihçi ve coğrafyacı Ebulfîda, önce Şam hükümdarı olmuş, daha sonra Hama şehrinin sahibi olmuştur. Fakat bu bölgelerin Kürt bölgelerinden ayrılması ve uzaklaşması, Araplaştırma, zulüm ve asimilasyon politikaları nedeniyle bu bölgelerin Kürtleri dil ve kültürlerini kaybederek Araplaşmışlardır.
12 Mart 2004 nüfus sayımına göre Şam’ın Kürt mahallesindeki (Rikinedin) Kürtlerin sayısı 400.000’den fazladır. Ayrıca Salihiyê Mahallesinde (Salihiya Kudan) ve daha onlarca mahallede Kürtler vardır. Birçok aile de eski Şam mahallelerine dağılmış durumda. Özellikle Eski Şam’da bulunan Sur tarafları, Hamidiye çarsına yakın Qemeriyê mahallesine dağılmışlardır. Bu mahallerde yaşayan Kürtlerin büyük bir çoğunluğu kendi dillerini kaybedip Şamlı olmuşlardır.
Qemeriyê adını, Qemeri’yi kuran Musekê Qemerî’nin oğlu Selahaddin’e bağlı komutan Ebu Elfewaris’ten almıştır. Şam’daki en bilinen Kürd aileleri şunlardır; Avdar ailesi, İmadi ailesi, Baban ailesi, Coxedar, Sirwan, Yûzbaşiyê El Kurdî ailesi, Hemedanî ailesi, Senendecî(Sine) ailesi, Kurdî ailesi, Eyyubî ailesi, Tillo, Şorbecî, Kelawî, Bekdaş, Lewndî, Bozo, Muşlî, Urfelî, Amedî, Qarsî, Mereşî, Palo ailesi, Xorşid, Heqî, Sedat, Ömerî ve daha onlarca aile. Halen Hama şehri ve çevresinde yaşayan bazı Kürt ailerleri şunlardır; Berazî ailesi, Urfeli, Elmuseli, Elzeim, Hino ailesi, Millî, Hamdo, Tahlawi, Alkurdi. Aynı şekilde Hama’ya bağlı Selemiyê bölgesinde de Mîr adını taşıyan Kürt aileler yaşamaktadır.
Yusuf MUSTAFA