20 Ekim 2024 tarihinde Federe Kürdistan Bölgesi parlamentosu seçimleri yapıldı. Seçimlere katılan grup partilerinin hepsi ön seçimlerde kurulacak yeni hükümet kurma vaatlerinde, hırsızlığa, yolsuzluğa çelişki, çatışma ve adaletsizliği önleyen bir hükümet ve yönetim kurma sözü verildi.
Seçimlerin üstünden 7 aydan fazla bir süre geçti hâlâ da Kürdistan bölgesinde yeni bir hükümet kurulmadı. Görünüyor ki iktidarın koltuk paylaşma tartışmaları yüzünden Kürdistan bölgesinde uzun bir süre daha hükümet kurulamayacak. PDK ve YNK iktidarın paylaşılması için kendi aralarında pazarlık yapıyorlar. Seçime katılan diğer parti ve örgütlerin siyasi vizyonları düşük ve askeri güçlerinin olmamasından kaynaklı hükümetin kurulması sürecinde etkili olamıyorlar.
BELLİ Kİ “EXPORT” OLMUŞ HÜKÜMET BİR SÜRE DAHA İKTİDARDA KALACAK
KDP, hükümetin gecikmesi ve kurulmamasından hoşnut. Hükümet olsa olmasa onlar için fark etmiyor. Çünkü eski hükümetin tüm nimetleri onların elinde ve kendi keyif ve çıkarlarına göre hareket ediyorlar. İktidar ve tüm bakanlık onların elinde ve kendi parti çıkarları için iktidarın fırsatlarını kullanıyor. Hükümetin iktidarlık süresi kanun ve yasalara göre geçmiş ama onlar iktidarlık koltuklarını bırakmıyorlar. Sanki seçimler olmamış gibi hareket ediyorlar.
Gerçekte KDP’nin demokrasi, özgürlük ve seçimlere inancı yok. KDP’nin nazarında demokrasi, özgürlük ve seçim terimleri sadece makyaj ve kandırma araçlarıdır. Mecbur kalmadıkça seçim de yapmıyorlar, seçimleri de sadece onları destekleyen güçleri memnun etmek için yapıyorlar. KDP’yi destekleyen güçler, kendi ülkelerinde “seçim yapıyorlar, ülkelerinde demokrasi var” KDP seçim yapmazsa olmaz, şekli olsa bile seçimlerin yapılması gerek ki demokrasi havarisi oldukları propagandaları yerini bulsun.
KDP, Kürdistan Bölgesi Hükümeti adı altında Kürdistan halkının fırsat ve kazanımlarını istismar ediyor ve kendi iktidarcı çıkarlarına göre kullanıyor. Bu şekilde tüm Güney Kürdistan zenginliklerini mal ve mülklerini kullanıyor ve pazarlık konusu yapıyor. Kürdistan bölgesi ve hükümetinin adını aile iktidarının çıkarları için bir araç olarak kullanıyor.
KDP bunları yalnızca kendi gücüyle yapmıyor. Uluslararası sistem, Ortadoğu ve Kürdistan’daki projelerini gerçekleştirmek için KDP’ye yardım ediyor. Bu şekilde KDP’yi kendi sistemlerine dahil ediyorlar ve işlerini onun üzerinden yürütüyorlar. KDP, uluslararası güçlerin programlarını hayata geçirmek için kullanışlı bir araçtır.
Uluslararası güçler bölgede istikrarsız yönetimler istiyorlar, bölge üzerine yaptıkları hesapları yürütebilmek için de KDP’ye destek veriyorlar. Çünkü KDP egemen güçlerin çıkar sistemi için işlevli bir aparat. Resmi olarak KDP partisinin adını kullanıyorlar ama gerçekte Barzani ailesinin hanedanlığı kurulmuştur.
Çünkü süresi geçmiş hükümetin tüm resmi kurum ve kuruluşları KDP’nin elinde, Barzani ailesi bu fırsatları kendi çıkarları için kullanıyor. Kürdistan hükümeti adı altında yapılan tüm diplomatik görüşmeler temelinde Barzani hanedanlığının hizmetine alıyor.
Başta Türk devleti olmak üzere, bölgedeki tüm devletler KDP’nin Kürdistan üstündeki hareketlerinde faydalanıyor ve Kürt halkının arasındaki siyasi parçalanmayı derinleştiriyor. Türk devleti Güney Kürdistan’da siyasi birliklerin olmasını istemiyor, bu yüzden Türk devletinin güneyde olan Kürt partilerine yaklaşımı farklıdır. Bölgedeki devletler KDP’nin ve Barzani ailesinin hırsını çok iyi tanıyorlar, KDP ve Barzani ailesini kontrol ederek tüm Kürtleri kontrol altına almak istiyorlar. KDP ve Türk devleti askeri, ekonomi û istihbarat alanında ilişkileri geldiği aşama ise Türk devleti bu ilişkiler yoluyla tüm Güney Kürdistan alanına yerleşti. Artık KDP istese de Türk devletinin Güney Kürdistan’daki askeri ve istihbarat faaliyetlerini durduramayacak veya kontrol edemeyecektir. KDP’nin askeri ve istihbarat kuruluşlarının hepsi Türk MİT’inin kontrolü altına girmiş ve Türk MİT’i onları günlük olarak yönetiyorlar. (MİT’in KDP Parastını ile olan ilişkileri konusunda Lekolin.org sayfası daha geniş bilgiler paylaşmıştı. KDP öyle bir yol açtı ki, artık Türkiye istihbaratının tüm Güney Kürdistan partileri ve gruplarıyla ilişkileri, ulusal ve siyasi birliği bölme ve zayıflatma esasına dayanıyor. Kürtlerin siyasi ve ulusal birliğin oluşmaması ve bu bölünmeyi derinleştirmesi için elinden gelen her türlü kirli faaliyetleri devreye koymuş durumda.
Kürdistan bölgesi üzerinde hesapları olan güçler için Güney Kürdistan’ın siyasi bölünmüşlüğü ve çatışmaları bulunmaz bir nimettir.
Bu bölünmüşlük ve iktidar çatışmaları durumu, yalnızca Kürdistan halkına hizmet etmiyor, aksine her bir güce hizmet ediyor. İran ayrı, Irak ayrı, Türkiye ayrı, yıkılmış Suriye ayrı şekilde bölge üzerinde hesaplar yapıyor. Bu devletlerin ortak noktası, Kürdistan’ın kazanımlarını zayıflatmak, güçsüz bırakmak ve dağıtmak. Eğer fırsat bulurlarsa, bu parçalanmış durumdan faydalanarak Kürdistan’ın statüsünü tamamen ortadan kaldırmak isteyeceklerdir. Ne yazık ki KDP’nin yürüttüğü siyaset, tam da bu güçlerin çıkarlarına hizmet ediyor.
KDP ve YNK arasında yeni hükümetin kurulması için görüşmeler yapılıyor ama KDP iktidarın istihbarat, içişleri bakanlığını, maaliye ve her iki başkanlık (başbakanlık ve bölge yönetimi) gibi stratejik koltuklarını bırakmak istemediğinden dolayı anlaşmalar gerçekleşmiyor. YNK, seçimlerden önce KDP’nin her şeyi eskisi gibi kendi hizmetinin altına almasını ve tek başına ülkeyi yönetmesini istemiyoruz diyordu. Bundan kaynaklı KDP yeni hükümetin kurulmasında bazı startejik koltukları ele almak istiyor. KDP iktidarı kimseyle paylaşmak istemiyor. Mesut Barzani KDP’nin hazine toplantısında çok açık bir şekilde; “Biz seçimlerde birinci parti olduk ve iktidarı YNK ile yarı yarıya paylaşmayacağız ve kabul etmeyeceğiz.” dedi. Konuşmasının devamında; “Biz YNK’nin iktidara ortak olmasını kabul etmiyoruz. Hükümetin kurulmaması umurumuzda değil biz kendi işimize devam edeceğiz.” dedi. Aynı zamanda Irak devletine seslendi; “Irak sadece Kürdistan hükümetinin heyetlerini görüşmelerinde kabul etmelidir” dedi. Öyle görünüyor ki KDP, Irak ve YNK’nin ilişkilerinden de memnun değil ve Irak devletinin onlar olmadan başkalarını muhatap almalarını istemiyor.
Dünyanın her yerinde seçimden sonra yeni hükümetin kurulmasının gecikmesi siyasi ve toplumsal yıkıma neden oluyor, ama Güney Kürdistan’da bu durum normal karşılanıyor. Halk var olan parti ve iktidardan umudunu kesmiş. Yürütülen siyaset ve seçime inanmıyorlar, çünkü onlar adına siyaset yapanlar sorun ve ulusal-yurttaşlık ve toplumsal gündemden uzaklar.
Hâlâ bölge hükümeti kurulmamış Irak parlementosunun seçimleri gündeme düşmüş. Beklenilene göre bu yılın sonunda 11.11.2025’te Irak parlementosunun seçimleri yapılacak. Şüphesiz Kürtler de bu seçime katılacak. Kürtlerin Irak seçimine katılma stratejisi nasıl olur henüz belli değil. Kürt partileri şuana kadar kendi aralarında bölge hükümetini kurmak için anlaşmamışlar, Irak seçimlerine gitme konusunda da ne kadar ortak bir stratejiye varabilirler endişe konusu?
Dış güçlerin Irak üzerine müdahalesi sonrasına (2003) ve Baas rejimi yıkıldıktan sonra Güney Kürdistan halkının eline altın değerinde bir fırsat düşmüştü. Güney Kürdistan’ın federal statüsü resmiyet kazanmıştı. Demokrasî ve özgürlük, parlemento, bir çok kurumun özerkliği ve askeri kuruluşlar, güvenlik, ekonomi, basın ve vs. geliştirme fırsatı. Eğer bu fırsat parti ve ailesinin çıkarları için değil de, Kürdistan halkını geliştirmek ve yüceltmek için kullanılsaydı Güney Kürdistan de durum çok daha iyi bir konumda olacaktı. Ama maalesef KDP bu yüzyılın altın fırsatını kendi iktidarının kurbanı etti.
KDP’nin ekonomik, siyasi, askeri, istihbarat ve diplomatik yolsuzluklarından hesap sorabilecek bir mekanizma bulunmuyor. Bu nedenle zalimce bir sorumsuzluk, son derece kapalı ve bencil bir yönetim, dışarıdan “yaptığı işlerin” (işlediği suçların) bilinmesini istemiyor. KDP hükümetinin “yaptığı işleri” şeffaf bir şekilde takip edebilecek ve ondan hesap sorabilecek hiçbir kurum yok.
Hîwa AZAD