Evet gündem sıcak taraflar sesiz ve tam hız ilerleyen bir İsrail ile karşı karşıyayız.
Binyamin Netanyahu BM genel toplantısında yaptığı açıklamayı sergilediği tavrı ve de gösterdiği haritayı görmeyen ya da duymayan kalmamıştır. Peki Kasım Süleyman suikastı ile başlayan Hamas Hizbullah müdahalesi ile devam eden bir İran’a müdahale gerçekliğini ortaya çıkarırken İran neden sessiz? Bu soru burada kala dursun.
Evet! İran’a müdahale Kasım Süleymani suikastı ile başladı. İkinci atak Hamas ve sonra Hizbullah. Hamas ve Hizbullah İran’ın birinci ve ikinci dış cephesi yani İsrailli kuşatma güçleri. Yıllarca İsrail’in ensesinde bir tokat misaliydi bunlar. Anlayacağınız Netanyahu yeni güç dengeleri yaratmanın zamanı geldi derken ve Fransa başkanı Emmanuel Macron’un da yeni bir düzen kurulmalı açıklamalarında, kasıt şu Ortadoğu’nun yeni dizaynı İsrail kuşatmasının kaldırılmasıyla başlayacağı ve Ortadoğu’da Hegemon güçlerin değişeceği gerçeği. Bu arada biz İran neden sesiz diye sorarken Hasan Nasrallah’ın vurulduğu haberi servis ediliyor. Sonra da beraberinde İran devleti ölenlerin arasında İran Devrim muhafızları sorumlusunun da olduğunu resmi açıklamayla duyurdu. Sizce de her şey çok hızlı ilerlemiyor mu? İlginçtir sessiz kalan bitek İran değil Hamas ve Hizbullah’ı derinden derinden destekleyenlerin tümü sessiz.
Oysa İsrailli kimyasal silahla bile tehdit edenler vardı. Netanyahu hepsine seslendi BM toplantısında, “Ortadoğu’da kim bize müdahale ederse karşılığını bulur” dedi. Bu derin sessizlik çok gizli bir anlaşmanın birlikteliği gibi. İran yalnız, İran suskun ve Hizbullah derin bir şokta. Netanyahu’nun gösterdiği enerji hattı haritası dikkatinizi çekmişse BAE ülkeleri üzerinden İsrail’e akan bir enerji hattını gösteriyordu. Benim ima etiğim bir şey yok harita böyleydi. Böylece yeni hesaplarda Türkiye’nin yer almadığı gerçeği de var. Bölgede hegemonyaya oynayan iki ülkeden biri Türkiye. Tabi ki diğeri İran. Savaşa dönecek olursak.
Başlayan savaş adım adım İran’a doğrudan ziyade, koşa koşa İran’a doğru gerçeğini ortaya çıkarırken İran sessizliğinin nedenlerinden biri İran’ın İsrail’in hamlelerini kestirememesi gerçeği. Çünkü İsrail saldırılarının tümü İstihbarat odaklı saldırılar. Anlayacağınız İsrail yaptığı hamlelerle İran’ın aklını aldı. Peki bu yeni güç dengeleri yaratma savaşının bölgeye yansıması nasıl olacak. Kazananlar kaybedenlerin yanı sıra Ortadoğu’yu kim yönetecek sorusu da var tabi. Bölgenin git gide kötüye giden durumuna yeni kayıplar, yeni göçler eklenirken toplumların durumunun pek de, ne ABD’nin, ne İran ya da ne İsrail ne de Türkiye’nin umurunda olmadığını biliyoruz. Çünkü bunlar hegemonya peşinde olanlar. Biraz tarihe bakacak olursak 1982’de kurulan Hizbullah’la yükselişe geçen Hasan Nasrallah 1989 Tayf Anlaşması sonucu Lübnan iç çatışmaların sonlanması döneminde Hizbullah’ın silah bırakmamasını bunlar direnişin silahları ve direnişin silahları kutsaldır sözleri ile savunmuştu. Hasan Nasrallah beyin takımındandı ve de çekirdekten yetişen bir liderdi. 15 yaşındayken Şii Hareketin en önemli siyasi askeri oluşumu olan Emel hareketine katılımıyla başlayan ve 1992 yılında Hizbullah’ın liderliğine geçen Hasan Nasrallalah akıllı bir İsrail düşmanı konumundaydı. İran Lideri Ali Hamaney’le olan ilişkisi hep dikkat çekmişti. Nasrallah’ın vurulmasından hemen akabininde İran’ın Hamaney’i saklayıp güvenceye alması bir korku dalgasının yayılışının yanı sıra Hamaney’inde artık bir açık hedef olduğu gerçeğini gözler önüne sergilemekte. Peki geçmişten bu yana süre gelen İsrail Hizbullah savaşı şimdi nasıl bir evreye evrilir. İsrail 2006’da yaptığı gibi Lübnan’a bir kara saldırısı düzenler mi? Yoksa operasyonlarını şimdiye dek yürüttüğü gibi istihbarat taktikleri ile sürdürür mü? Tabi ki bunu zaman gösterecek. Şimdilik tek bildiğimiz İsrail’in ilk kuşatma cephesi olan Haması kırdığı ve ikinci kuşatma cephesi olan Hizbullah’a geçtiğidir. Ve tüm bu olanların baya hızlı bir biçimde ilerlediği gerçeği.
Serdar ALİ