12 Ocak 2018 Cuma Saat 09:39
Faşist çete sürüleri Kobani’yi kuşattığında Kürdistan halkı
yediden-yetmişe ayağa kalkarak eşine ender rastlanan bir direnişle şehri
savunmuş, korumuştu. Benzer bir durum Stalingrad vb. örneklerde de yaşanmıştı.
Bu nedenle şehirler barındırdıkları insan toplulukları, onların ilişki-çelişkileri,
kimlik, kültür, inançları ve kavgalarıyla anlam kazanırlar. Kurulduktan sonra
bu parametrelerle kimlik edinirler. Halkların özellikleri, kentlerin oluşum,
gelişim ve mimarisine kazınırlar. Barış şehri, direniş şehri, ticaret şehri,
liman şehri gibi tanımlar bunun sonucu gelişir. Özcesi şehirler halklardan,
onların gelişmişlik düzeyinde ve yaşam tarzından bağımsız olamaz. Hem bunların
sonucu, hemde etkileyeni olarak inşa edilirler. Kürdistan şehirleri, özelde ise
Hewler bu gelişim diyalektiğinden bağımsız değildir. Bu şehir bağrındaki
toplumun kültürel kodlarının, gelişmişlik düzeyinin yansıması, aynı zamanda
mekânıdır. Bir gecikmiş milliyetçiliğin, mazlum bir halkın vatan özlemlerini
sömürerek iktidarlaşmasının ve karikatür tarzda devletleşmesinin başkentine
dönüşmesinin adıdır. Kürdistan haklının yüzlerce yıllık özgür bir vatan
ütopyasının hem ilk kez ete-kemiğe bürünmesi, somutluk kazanması, hemde bu
merkeze dayanarak gelişen bu yönlü tüm umutların dirhem-dirhem eriyip ölüme
doğru yol aldığı şehirdir. Hewler geniş bir ovalık alan üzerinde kurulmuştur.
Yazın 55-56 dereceleri bulan boğucu sıcakları, kışın keskin dondurucu ayaz
takip etmektedir. Kar çok nadiren yağmaktadır. Kent ve çevresi sonbahar ve
ilkbaharda bol yağmur almaktadır. Adeta ağaç ve ormandan arındırılmış şehrin
çevresi tarım alanı olarak kullanılmaktadır. Şehir başlangıçta yatay tarzdaki
yapılarla inşa edilmiş. Bu nedenle iki katlı villa tarzı bahçeli evlerle
oldukça geniş bir alana yayılmıştır. Beli başlı yerler bir plan dahilinde inşa
edilse de genel olarak şehre damgasını vuran gelişi-güzel inşa edilmiş
yapılardır. Merkezdeki Sami Abdurrahman parkı gibi istisnalar dışında ağaçlı ve
yeşil alanlar son derece sınırlıdır. Şehrin su sorunu çevredeki nehirlerde
karşılanmaktadır. Hewlerin hemen alt tarafında Dıbega isimli alan petrol
sahasıdır. Burada 40-45 civarında petrol kuyusu bulunmaktadır. Günlük olarak
burada üretilen petrol doğru değerlendirilirse bir değil, bir kaç şehrin petrol
ihtiyacını karşılayacak kapasitededir. Bu anlamda Petrol denizinde yüzen,
dünyanın en ucuz elde edilen, en kaliteli doğal gazına sahip memlekete elektrik
sorunu olması nasıl bir tablonun olduğunu da göstermektedir. Elektrik sorunu
burada yaşayanlar için bir ıstıraptır. Bir kahır, bir hayatı çekilmez kılandır.
Şehre günde ancak 8-10 saat elektrik verilmektedir. Özelikle yazın cehennem
sıcağında elektriğin olmaması hayatı bir işkenceye çevirmektedir. İnsanlar
55,56 derece sıcakta kavrulmaktadır. Elektrik-klima olmaksızın hayat imkânsız
hale gelmektedir. Bu nedenle zenginlerin oturduğu siteler kendilerine büyük
jeneratörler alarak bu sorunun üstesinden gelmişler. Yoksular ise kendi evine yetecek büyüklükteki
jeneratörlerle sorunu çözme yoluna gitmişler. Bu yolla elde edilen elektrik ise
çoğu zaman elektronik malzemelerin yanmasına, birçok cihazın çalışmamasına
neden olmaktadır. Eğreti tarzda da olsa böyle elde edilen elektrik bunların
dışında da birçok sorunu tetiklemektedir. Aynı anda her yerde çalışan
jeneratörlerin yaratığı gürültü kirliliğini, çevreye yaydıkları koku ve ısı
kenti yaşanamaz hale getirmektedir. Milyonu aşan nüfus Kürtler, Araplar, az
sayıda da olsa Türkmen ve Asur’u- Süryanilerden oluşmaktadır. Şehirde Müslüman,
Hırıstıyan, Ezidi vb. inanç grupları ile birçok cemaat ve tarikat varlığını
sürdürmektedir. Hizmet sektöründe çalıştırılmak üzere kente getirilen
Filipinli, Endonezyalı, Vietnamlı vb. Asya ülke vatandaşlarının çalışma ve
yaşam koşuları yürek burkan tarzda olsa da varlıkları kente renk katmaktadır.
Hewler son 20 yılık süreçte şaşırtıcı ve çarpıcı bir değişim
yaşamıştır. 20 yıl önceki resimlere-görüntülere bakan biri asla bu günkü
Hewleri tanıyamaz. Şehir baştan-sona kadar değişime uğramıştır. 25-30 yıl önce
Saddam generalleri, polis ve istiparat şeflerinin oturduğu ayrıcalıklı semtler
ve mekânlar ortadan kaldırılmamış, el değiştirmişler. Baasçıların oluşturduğu
elitin şatafatlı ve ayrıcalıklı yaşamın yerini Barzani ailesi ve onların
hizmetkârları almıştır. Bu durum zincirleme bir tarzda her alana yansımıştır.
Kentin kendisi, barındırdığı kimlikler, kültürler, duygu, düşünceler birçok
yönüyle farklılaşmaya başlamıştır. Değişim yasası mutlak anlamda ileriye, iyi,
güzel, olana doğru işleyen bir seyir izlemediği gibi, buradaki değişimde iyi
olmamıştır. Katı olan her şey aşılır demişti bir yazar. Burada katı
olanda-olmayanda aşılmaya başlamıştır. Kimi değerler içeriğinden boşalırken,
bazı kavramlar anlamsızlaşmıştır. Molla Mustafa’nın yılara yayılan mücadelesi,
yurtseverlik sembolü Leyla Qasım’ın, Ali Askeri ve binlerce isimsiz kahramanın
canları, kanları ile içerik kazandırdıkları değerler solmuş, tanımlanamaz hale
gelmiştir. Yurtseverlik, ülke, özgürlük gibi kavramlar çoktan tedavülden
kalkmışlar. Nüfus oranı, mimari yapısı, yolları vb. ile kent tamamen değişime
uğramıştır. Şehirde peş-peşe yükselen gökdelenler, kenti kuşatan beton yığını
ucube villa kentler, geniş bulvarlar ve mantar gibi her yerde biten büyük
alış-veriş merkezleri ile çakma bir Dubai ortaya çıkarak kentin eski kimliğini,
ruhunu önemli oranda yok etmiştir. Geçmişin köy tarzı geliş güzel inşa edilmiş
şehrin merkezi ortadan kaldırılırken, yerine geleceğe uzanacak plan, proje,
mimari zarafet ve estetikten yoksun ucube yapılar silsilesi inşa edilmiştir.
İktidarda olanın aklına geldiği gibi bina diktiği, şehir planı, estetik,
mimarinin yerini yetkinin ve adamını bulmanın aldığı, iktidarda olanın ve
onlara yakın durmanın yasa-kanun haline geldiği bu zeminde zamanla 1980’lerin
İstanbul-Topkapı semtini andıran bir ucube ortaya çıkmıştır. Bu durumu daha
çarpık kılan ise merkez ile çevre arasındaki karşıtlıktır. Merkezde gökdelen ve
plazalar yükselirken, ışıl-ışıl ışık saçan şatafatlı vitrinler yayılırken,
çevre halen tek katlı, dokunsan yıkılacak gibi durun eğreti mekânlar ve teneke
evlerden oluşmaktadır. Yan-yana yükselen, iç-içe yer alan eğreti yapılar,
teneke evler ile gökdelenler, plazalar ve milyon dolarlık evler aynı zamanda
şehirdeki sosyal uçurumunda yansımasıdır.
Can Toprak
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html
0
21
:” ”
:””
” “,” ”