Türkiye’de Kürt sorununun çözümsüz kalması demokrasiyi çürüttüğü gibi sol hareketin gelişmesini, kitlesel hale gelmesini ve sağ zihniyete alternatif olmasını da engellemiştir. Sağ zihniyetin bir iktidar ve egemenlikçi zihniyet olduğunu dikkate alırsak devlete sırtını dayadığını, devletin gücünden beslenerek varlığını sürdürdüğünü görürüz. Sol ise toplumsallıkta gelişmeyi ve başarıyı ifade eder. Sol ideoloji toplumsallaşma olduğuna göre, solun iktidarcı ve egemenlikçi bir zihniyetle halka ve yaşama yaklaşması düşünülemez. Sağ kesimler bile, devletin ve sermayenin bekası söz konusu olduğunda kendi aralarında birlik olup devlet zihniyetini savunuyorken, solun kırk parçalı ve çok başlılı olması toplumsallaşma için bir kayıptır. Türkiye’de solun kendi gücünü kendine karşı kullandığı ve toplumsallığı geliştirmekten öte devlet iktidarına gelme arzusunda olduğu gerçeğini görmemiz gerekiyor. Devlet iktidarına gelmeyi devrim olacak görme anlayışının aşılması devrimin toplumsallıktaki başarısı için önemlidir. Bunca sol kesime rağmen sol kitle adeta öksüz durumdadır. Sol harekette kitleye gidebilme, kitleyi devletin ve sağ zihniyetin etkisinden kurtarma cesaretinin olmadığını görüyoruz. Oysaki devrimcilik kitleye gitme cesaretine sahip olmayı gerektirir. Bazı sol gruplarda hazır insana, hazır kitleye sahip olma anlayışı var. Yani bir insan, kendini eğitsin, ideolojik olarak donanımlı hale getirsin ondan sonra örgüte gelsin zihniyeti var. Bu yanlış bir yaklaşımdır. Örgütü/Parti’nin kitlesel olması örgütün kitleye uzanmasını ve örgütsüz kitlenin bırakılmamasını gerektirir. Bazen kişi örgütü bulur, örgüte gider ama örgüt yerinde oturup kitle bana gelsin derse buna hazır devrimcilik denir. Yani hazır kazanılmış kitle ve insan yoktur.
PKK ve Önderliğin en büyük uğraşı kitleyi/toplumu ve insanı kazanma üzerinedir. İnsan kazanma gibi bir hedefi olmayan bir hareket ideolojik olarak çok yükseklerde olsa da yerlerde sürünür ve marjinal kalır. Devrimcinin görevi insan kazanmaktır, yeni insanı oluşturmaktır. Türkiye’de azımsanmayacak bir sol kitle ve sol hareket olduğu halde sol olarak bir gelişme olmuyor. Dar örgütsel yaklaşımında bunda etkisi var, yani küçük bir grup oluştuğunda biz partiyiz, örgüt olduk deme oldukça yaygın olmaktadır. Birbiriyle yarışa girme, en güçlü örgüt benim zihniyeti aslında farkına varmadan devrimci mücadeleye zarar vermesine neden oluyor. Hangi örgüt iktidar olma hesabı yapmıyorsa, grupçu zihniyeti aşmışsa, kitleye gidiyorsa, toplumu örgütlü hale getiriyorsa en güçlü örgüt odur. Örgütün gücü halkı ne kadar örgütlü hale getirdiğiyle olur. Birde hizipçilik, bölünmeler devrime değil, karşı devrime hizmet eder. PKK ve Önder Apo, gittiği her yerde kitleyi örgütlemiş, eğitmiştir. Kitlenin ve insanın değişeceğine inanmak gerekiyor. PKK’nin başarılı olması insanın değişebileceğine inandığı ve toplumun bulunduğu her yere gittiği içindir. Türkiye’de sol hareket nicel olarak oldukça zayıftır, sol kitle ise dağınık ve örgütsüzdür.
Sol kitlenin dağınık olması, sol hareketin çok gruplara bölünmüş olması sol hareketin sağ zihniyet ve sermaye sistemi karşısında güçlenmesini engelliyor. Sol kitlenin önemli bir bölümünün devletin sözde solunun etkisinde olması da sol kitlenin gücünün devrimin gelişimine kanalize olmasını engelliyor. Bu açıdan, Kürt sorununun çözümü güçlü bir demokrasi yaratır ve buda sol kitleye doğru bir devrimci demokratik bilinç verir. Doğru bir devrimci demokratik bilinç kazanan sol kitle işte o zaman kendi yönünü doğru bulur devletin ve iktidarın etkisinden çıkar ve her türlü dar milliyetçi zihniyetten uzaklaşır enternasyonal bir duruşa sahip olur. Devletin sözde solunun etkisini yaşayan sol kitlenin önemli bir bölümünün Kürt halkının ulusal kimliğine şoven bir zihniyetle yaklaştığını biliyoruz. İşte bundan dolayı, Kürt sorununun çözümü ve Türkiye’nin demokratik olması şoven etkiler yaşayan sol kitleyi doğru bir sol çizgiye çeker, halkların kardeşliğinin değerli olduğunu öğrenmesini sağlar. Önder Apo’nun Demokratik Toplum Manifestosu sol ideolojinin gelişimi için muazzam bir sosyal/siyasal zemin hazırlamaktadır. Esasen iktidar ve devletten uzak, yüzde yüz toplumsal değerlerin gelişim gösterdiği enternasyonal sol PKK’nin kendisidir.
Geleneksel sol hareketler hep iktidar ve devlet engeline takıldıkları için toplumsal gelişime yol açamadan dağıldılar devletin iktidar bataklığında kayboldular. O açıdan, devrim derken, devrimin nasıl ve hangi araç gereçlerle ne şekilde olması gerektiğini iyi tespit etmek gerekiyor. Solun toplumsal değerleri sağın elinden alması gerçek sahibine vermesi gerekiyor. Sağ ve devlet tarihten günümüze kadar bütün toplumsal değerleri kullanarak egemenlik sürdürüyor. Devletin ve sağın varlık sürdürdüğü toplumsal zemin yok edilirse devlet ve sağ erimekten kurtulamaz. Devrim işte toplumu sağın ve devletin elinden almaktır, toplumu kendine ait hale getirebilmektir. Kendi kendisiyle didişen, kendi gücünü kendine karşı harcayan, kırk parçaya bölünmüş yamalı bir sol olmaz, olmamalıdır. Toplumun ruhunu okuyabilen bir solun toplumu değiştirmesi pekâlâ mümkündür yeter ki tarz ve taktikle doğru hareket edilmesin. Ortadoğu genelinde Önder Apo’nun geliştirdiği büyük toplumsal gelişim, devlet dışı sol ideolojinin PKK şahsında nasılda geliştiğini gösteriyor. Türkiye’deki sol hareketin bundan faydalanması ve kendisine çeki düzen vermesi gerekiyor. Türkiye’deki sol hareket Kürt halkının demokratik sosyalist mücadelesiyle birlikte hareket ederse başarı şansı yüksek olur.
Kemal SÖBE