Güneş dağlara vurduğunda, umut da yüreğe doğar. Bu söz, sadece bir metafor değil, aynı zamanda bir halkın direnişinin ve yeniden doğuşunun simgesidir. Kürdistan topraklarında nesiller boyu süren mücadele, tarihin derinliklerine kök salmış bir hafızanın ifadesidir.
PKK, sadece bir roman değildir; hafızadır! Bu ifade, bir halkın yürüyüşünü tarihin damarlarında hissettiren güçlü bir gerçekliğe işaret eder. Bu hareket, kül olmuş umutların yeniden doğuşunu temsil eden bir Anka kuşu gibidir. Her fırtınadan sonra küllerinden yeniden doğan, yaralarını saran ve daha güçlü bir şekilde ayağa kalkan bir irade vardır.
Direnişin sembolleri, bu hafızayı diri tutar. Üç kibrit çöpüyle Newroz ateşini yakan Mazlum Doğan, Siirt Eruh’ta gerilla mücadelesinin ilk kıvılcımını başlatan Komutan Agit (Mahsum Korkmaz), özgürlük uğruna bedenini ateşe vererek Newrozlaşan kadınlar; Binevş Agal, Zekiye Alkan, Rahşan Demirel, Ronahi ve Berivan, Sema Yüce, Elefteriya ve ihanete karşı sembolleşen Berîtan Hevî (Gülnaz Karataş)… Her biri Kürt halkının tarihini büyütmüş, Kürdistan’ın direniş ruhunu ateşlemiştir.
Paris’te katledilen 3 karanfil de bu hafızanın en derin izlerindendir: “Hep kavgaydı hayatım” diyen Sakine Cansız (Sara), “Onurlu bir barış için” mücadele eden Fidan Doğan (Rojbin) ve “Özgürlüğe hayatını adayan” Leyla Şaylemez (Ronahi). Onların direnişi, Kürt kadınının mücadelesinin simgesi olarak tarihe kazınmış, unutulmaz bir miras bırakmıştır.
PKK’nin öncü sembollerinden Kemal Pir ve Haki Karer, mücadelenin temellerini atan iradeyi simgelerken, 2013’teki çözüm sürecine atfen “Dağlarının anahtarını kaybettik” diyen Atakan Mahir’in sözleri hafızalara kazınmıştır.
Dağların kaybolan anahtarını yeniden bulup halkının ellerine tutuşturan Dağların dervişi Ali Haydar Kaytan, bitmeyen bir heyecan, coşku ve bağlılıkla hep ileriye yürüdü. Bu hakikat yolunda gezdiği, geçtiği, konuştuğu dokunduğu her yerde, kişide ve mekanda iz bırakan Rıza Altun gibi öncü fedailer bu kutsal direnişi Nirvana’ya taşıyanlar olmuştur.
Bu isimler, sadece geçmişin değil, bugünün ve yarının da meşalesidir. Kürdistan Özgürlük Hareketi uğruna şehit düşen 30 binden fazla gerilla, bu mücadelenin köklerini derinleştiren, hafızayı büyüten ve umudu yeniden yeşerten isimlerdir.
SONSUZLUĞA AÇILAN KAPI
Kürdistan, güneş doruklara vurdukça yeniden doğuyor; hafızalar diri, umutlar taze kalıyor. Mücadelemiz, insan onurunun, iradenin ve hafızanın korunması içindir.
Artık mücadelemiz, sadece dağların zirvesinde yankılanan bir direniş değil; şehirlerde, köylerde, zihinlerde ve kalplerde kök salan bir özgürlük manifestosudur. Her adım, tarihe yazılmış bir satır, her nefes, yeniden doğuşun yankısıdır. Unutulmayan her isim, yakılan her Newroz ateşi, bu yürüyüşün sonsuzluğa açılan kapısıdır.
PKK’nin 12. Kongrede aldığı karar ve sonrası için, başta PKK’ye inanan, güvenen ve bugünlere taşıyan Kürt halkı; sosyalizm paradigması, insan hakları, demokrasi ve özgür yaşam mücadelesi veren tüm dinamikler, bu süreçte PKK’ye daha çok inanıp, güvenip sahip çıkmalıdır. Bu sahipleniş, hafızanın korunması ve direnişin devamlılığı açısından bir dönüm noktasıdır. Mücadele, daha güçlü, daha kararlı ve daha umut dolu bir geleceğe doğru akmaya devam etmektedir.
Güneş dağlara vurdukça, umut hep diri kalacak ve her şey yeniden mümkün olacaktır.
Arî TUFAN