İşgalci TC ve ona bağlı çete gruplarınca işgal edilen Cerablus, Bab, Ezaz, Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî’de halka yönelik insanlık dışı saldırı ve uygulamalar devam ederken, başta Siluk olmak üzere TC işgali altındaki bölgelerde yaşanan son durumu özel dosyamızda sizler için mercek altına alacağız.
Lekolin.org olarak edindiğimiz bilgilere göre işgalci TC ve çeteleri tarafından işgal edilen Girê Spî’nin Siluk ilçesinde 2 Ağustos 2023 tarihinde kendilerine karşı olan yurttaşlara yönelik kirli bir hamle başlattı. İşgalci TC tarafından “Şüpheli-tepki gösterenler” adı altında belirlenen evlere ve sokaklara çeteler eliyle kamera takıldığı öğrenildi.
KEPENKLER KAPATILDI
Siluk’ta yaşayan ve kendilerine karşı olan yurttaşların tarımcılık ve ticaret yapmasını engelleyen işgalci TC ve çetelerine yönelik son aylarda büyük bir tepkiler ortaya çıkarken, özellikle son bir hafta içinde Siluk merkezi ve köylerinde birçok dükkanın kepenk kapattığı bildirildi.
SERÊKANİYE VE GIRÊ SPÎ’DE SAVAŞ VE KATLİAM HAKİM
9 Ekim 2019’da İşgalci TC ve ona bağlı çete gruplarının Suriye’nin Kuzey ve Doğusu’ndaki Serêkaniyê ve Gire Spi bölgelerin işgalinden bu yana, çetelerin kendi içerisindeki hakim güç olma, uyuşturucu ve ticaret konusundaki iç çatışmaları devam ederken bölge halkına yönelik göçertme, yağmalama, katliam politikaları derinleşmektedir.
2022 yılının başından bu yana Ehrar El Şarqiye, Siqur El Şemal ve Sultan Murad çeteleri arasında en az 43 kez silahlı çatışma yaşandı. Bunun yanı sıra çeteler tarafından yapılan rastgele taramalarda ve çeteler arasında yaşanan çatışmalarda siviller yaşamını yitiriyor, bu durum bölge halkı arasında korku ve endişeye neden oluyor.
Son bir yılda tutuklanan vatandaşların sayısı 49’u kadın, 14’ü çocuk olmak üzere 409’u aştı.
En az 159 vatandaş zorla kaçırıldı ve işkence gördü; bunlardan 97’si yargılanmak üzere Türkiye’ye nakledildi ve halen cezaevlerinde tutuluyor.
Uluslararası Af Örgütü daha önce yaptığı açıklamada “Türkiye’nin güçleri ve silahlı gruplarının sivillere karşı ihlaller ve savaş suçları işlediğini ve sivilleri doğrudan öldürdüğünü” söylemişti.
SERÊKANİYÊ’DE SADECE 48 KÜRD KALIRKEN GİRÊ SPÎ’DE İSE HİÇ KALMADI
TC işgalinden önce Serêkaniye ve köylerinin nüfusu resmi rakamlara göre 162 bin 500 iken bunun %50’sini Kürd nüfusu oluşturuyordu. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin bir raporuna göre, TC ve çetelerinin bölgeyi işgaliyle beraber 300 binden fazla insan Serêkaniyê ve Gire Spî’den göç ettirildi.
Bölge halkına yönelik saldırılar devam ederken son üç ayda 256’dan fazla aile Özerk yönetimin denetimindeki bölgelere geçti.
Edinilen son bilgilere göre çoğunluğu yaşlı olmak üzere Serêkaniyê’de sadece 3’ünün Ezidî olduğu 48 kürdün kaldığı öğrenildi.
Yine TC ve ona bağlı DAİŞ çetelerinin işgalinden önce Gire Spi’de Kürtlerin oranı yüzde 25’ti, teröristlerin baskıları nedeniyle geriye sadece yüzde 15 kaldı. Bu durum 2015’ten 2019’a kadar devam etti ama işgalci TC’nin saldırısı ve aradan geçen 4 yıl sonrasında artık Girê Spî Kürtler kürd nüfusu kalmadı.
Bölge halkının göçertildiği Girê Spî ve Serêkaniyê’ye Halep, İdlib, Hama, Şam ve Derazor’dan getirilen 23 binden fazla çete ve ailesi yerleştirildi. Aynı zamanda çok sayıda çeçen ve afgan çetesi de bölgeye yerleştirildi.
SOYKIRIM MERKEZİNE DÖNÜŞTÜRÜLEN EFRİN
Ocak 2018’den bu yana TC ve çetelerinin işgali altında olan Efrîn tam bir soykırım merkezine dönüştürüldü. Türk bayraklarının asılı olduğu yerleşim yerleri sokak ve meydan isimlerinin Türkçeleştirilmesinden tutalım, okullarda çocuklara zorunlu Türkçe eğitime kadar Kürtlük ve Kurdistan’a dair her şey silinmek isteniyor. Çete aileleri başta olmak üzere Suriye’nin başka bölgelerinden yerleştirmelerle de demografik değişim tamamlanmak isteniyor. İşgalden önce yüzde 98 olan Kürt nüfusu işgalden sonra yüzde 20’lere kadar düştü. Kentin tarihi dokusu da yok edildi.
Efrîn-Suriye İnsan Hakları Örgütü üyeleri, önceki gün de bir basın açıklamasıyla Türk devleti ve çetelerinin işlediği suçlara ilişkin son 7 aylık bilançoyu paylaştı.
Türk devletinin Efrîn bölgesindeki demografik yapıyı değiştirme politikasını sürdürüken İşgalci TC, bölgede katliam, insan kaçırma, şiddet, fidye, halkın mal ve mülküne el koymanın yanı sıra el koyduğu malzemelerin tekrar pazarda satılması ve doğa kırımı gibi işlediği suçlarla insan haklarını ihlal etmeye devam ediyor. Açıklamaya göre 2023 yılının başından bu yana yaşanan hak ihlalleri ve suçlara dair bilançoyu ise şöyle:
Aralarında 24 kadın ve tecavüze uğrayan bir çocuğun da bulunduğu 208 yurttaş kaçırıldı.
3’ü kadın olmak üzere 13 kişi katledildi.
16 binden fazla ağaç kesilirken, binden fazla ağaç kökünden söküldü ve 70 hektardan fazla arazi yakıldı.
Sadece Temmuz ayında 4’ü kadın 35 kişi kaçırıldı.
Ayrıca yaptığımız araştırmalara göre işgalci TC’nin Efrine yönelik işgalinden bu yana 10 bin 312 kişi öldü ve yaralandı (2 bin 81 öldü). Gözaltına alınanların sayısı 9 bin 89’a ulaştı. Zindanlarda işkence sonucu öldürülenlerin sayısı 181’e, işgalci TC’nin kurşunlarıyla öldürülen Suriyeli mültecilerin sayısı ise (103’ü 18 yaş altı çocuk ve 67’si kadın) 561’e yükseldi.
Yine Efrin’de sadece 2023 yılı başından bu yana gözaltına alınanların sayısı 12’si 18 yaş altı çocuk, (18) kadın ve (99) hasta olmak üzere (62’si engelli) olmak üzere (244) kişiye ulaştı. Çoğunun sağlık durumları gittikçe kötüleşirken, acil tıbbi müdahaleye ihtiyaçları olduğu belirtildi.
HALKIN TC İŞGALİNE TEPKİSİ BÜYÜYOR
TC ve çetelerinin işgali altındaki bölgelerde, demografyayı değiştirme, Kürt sivil vatandaşları kaçırma, tehdit, işkence, fidye ve öldürme gibi birçok insanlık dışı politikalar ayyuka çıkarken son bir yılda başta Girê Spî olmak üzere işgal altındaki Efrin, Serêkaniyê, Bab, Ezaz ve Cerablus’da halk sokaklara indi. Geçtiğimiz son 2 ayda birçok bölgede TC ve çetelerinin özellikle taciz, tecavüz saldırılarına, yükselen gıda ve mazot-benzin fiyatlarına karşı protestolar yapıldı.
TÜM RAPORLARA RAĞMEN BM VE KOALİSYON GÜÇLERİNİN İKİYÜZLÜLÜĞÜ
İşgalci TC tarafından işgalinden bu yana bölgedeki insan hakları ihlalleri ve doğa katliamı ile ilgili Uluslararası Af Örgütü ve Suriye İnsan Hakları Gözlem Evi kuruluşları tarafından çok sayıda rapor hazırlanmasına ve Birleşmiş Milletler (BM) gibi kuruluşlara sunulmasına rağmen adeta bir ikiyüzlülük tavrı takınması ise tepkilere neden oluyor.
Militan RÊHAT