• kurdî
  • العربية
  • Anasayfa
  • Haber
  • Makale
  • Araştırma
  • Politik Analiz
  • MİT Gerçekleri
  • Tüm Bölümler
    • Anketler
    • Duyurular
    • Röportaj
    • Editörden
    • Ekoloji
    • Ekonomi
    • Kadın
    • Gençlik
    • Dış Basından
    • Kürdistan Tarihi ve Dili
    • Kim Kimdir?
    • Basın Bültenleri
    • Basından Seçmeler
    • Kronoloji
    • Belge
    • Dizi Yazı
    • Okuyucudan
    • Özgürlük Perspektifleri
    • Serbest Yazılar
    • Teknoloji
    • MİT Gerçekleri
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
  • Anasayfa
  • Haber
  • Makale
  • Araştırma
  • Politik Analiz
  • MİT Gerçekleri
  • Tüm Bölümler
    • Anketler
    • Duyurular
    • Röportaj
    • Editörden
    • Ekoloji
    • Ekonomi
    • Kadın
    • Gençlik
    • Dış Basından
    • Kürdistan Tarihi ve Dili
    • Kim Kimdir?
    • Basın Bültenleri
    • Basından Seçmeler
    • Kronoloji
    • Belge
    • Dizi Yazı
    • Okuyucudan
    • Özgürlük Perspektifleri
    • Serbest Yazılar
    • Teknoloji
    • MİT Gerçekleri
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Anasayfa Bölümler Makaleler

AKP’NİN YENİ MANEVRASI: HDP’NİN PARTİ OLARAK SEÇİME GİRME KARARI

Yayınlayan Lekolin
15 Mart 2020
Kategori: Makaleler
239 18
A A
AKP’NİN YENİ MANEVRASI: HDP’NİN PARTİ OLARAK SEÇİME GİRME KARARI
Facebook İle PaylaşınTwitter İle Paylaşın

02 Ocak 2015 Cuma Saat 14:53

2015 yılına girilirken Türkiye, çok daha ciddi sosyal, politik ve ekonomik krizle karşı karşıya kalacağına dair önemli veriler bulunuyor. Bölgesel ve uluslararası ilişkilerde önemli sorunlar yaşayan Türkiye’nin iç politik dengeleri çok yönlü değişecektir.

800×600

Türkiye’nin en stratejik sorunu olan Kürt
meselesine dair tartışmalar politik gündemin ilk sıralarında yer almaya devam
edecektir.  Devletle Kürt Hareketi
arasında yapılan görüşmelerin ‘müzakerelere’ evirileceğine dair beklentinin
nasıl bir sonuç  ortaya çıkartacağı henüz
netleşmiş değil. Bu soruya olumlu bir yanıt vermek oldukça zor görünüyor.
AKP’nin temel yaklaşımı Kürt sorununu politik bir mesele olarak ele alıp çözmek
yerine zamana yayarak kendi iktidarını güçlendirmenin bir aracı haline
getirmeye çalışıyor.

Özellikle cemaatle
iktidar rekabetine girişen AKP, Kürt sorununu zamana yaymanın kendi politik
çıkarları için çok daha uygun olacağını düşünüyor. Hem Kürt Hareketiyle, hem de
cemaatle eş zamanlı bir çatışmanın kendisi için ciddi sorunlar yaratacağının
farkındadır. Haziran 2015  tarihinde
yapılacak olan seçimler Türkiye’nin iktidar dengeleri bakımından son derece
önemseniyor. Özellikle cumhurbaşkanı Erdoğan politik geleceğini garantiye almak
için Haziran 2015 seçimlerinde alacağı sonuçları tahmin edilenden çok fazla
önemsiyor.

Bugünkü politik rekabetin toplumsal algısı da değişmeye
başladı. Hükümetin çok kapsamlı uygulamaya koyduğu anti-demokratik
uygulamaların esas nedeni, AKP’nin kendi politik gücüne olan güvensizliğin
artmasıdır. Özellikle 17-25 Aralık 2013 tarihinde gerçekleştirilen ‘rüşvet ve
yolsuzluk’ operasyonu AKP’yi çok ciddi oranda etkileyecek gibi görünüyor.  Operasyonda ismi geçen dört bakanın yüce
divanda yargılamasına ilişkin tartışmalar AKP’yi ciddi oranda sarsacaktır.

 Ayrıca Erdoğan’ın
gölgesinde kalan Davutoğlu’nun politik liderlik sorunu yaşaması ve gelişme
eğilimi içinde olan ekonomik krizin 
toplumun günlük yaşamında hissedilmeye başlanması  AKP’ye duyulan güvende  belli bir kırılmaya yol açacaktır. Bugünkü
veriler dikkate alındığında AKP’nin oy oranındaki düşme eğilimi içinde olduğu
anlaşılıyor. AKP’nin elde edeceği milletvekili sayısının 330’un altına düşmesi,
Erdoğan’ın kafasında tasarladığı başkanlık rejiminin  yaşama geçmesini engelleyecektir. Ayrıca
Cemaat-AKP çatışmasının olumsuz etkilerinin 2015 yılında daha belirgin olarak
hissedileceğinin farkında olan AKP, iç politikada bir kısım politik manevralar
yönelecektir.

AKP’nin önünde duran ve kendisini en çok zorlayacak olan
Kürt sorununa ilişki uygulamaya koyacağı politikalar oldukça önemlidir.
Stratejik çözümden çok özellikle 2015 yılı seçimlerine endeksli taktik
politikaları yaşama geçirmeyi hesaplıyor. 
Bugün olarak ortaya çıkan politik tablo, Haziran 2015 yılı seçimlerine
kadar her hangi ciddi somut bir adımın atılmayacağını gösteriyor.

  AKP, önümüzdeki
genel seçimlerde bugünkü gücünü koruyup 330 veya 367 milletvekili elde ederek
anayasayı en azından referanduma götürecek sayıya ulaşmayı hesaplıyor. Bu planını
da HDP üzerinden yaşama geçirmeye çalışıyor. 
Haziran 2015’de yapılacak olan seçimlerde HDP’nin sahip olduğu
milletvekillerini kendi hanesine geçirmek için yeni manevralara ihtiyaç
duyuyor. Öncelikli hamle HDP’nin yüzde 10 barajı üzerinde seçime girmesini
sağlamaktır.

AKP’nin bu manevrasının politik arka planı ne olursa
olsun,  HDP’nin %10 seçim barajı üzerinde
seçime girmesi son derece tehlikeli sonuçlara yol açabilir. HDP
yöneticilerinin  politik olarak
kendilerine güven duymaları gayet doğaldır. 
Kazanma arzusu içerisinde olmaları da bir  o kadar ciddi ve önemlidir.  HDP’nin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde
Demirtaş’ın yüzde 9.8 civarında oy almış olmasını baz  aldığı anlaşılıyor.  Cumhurbaşkanlığı seçimleri kendisine özgü bir
politik ortamda gerçekleşti. Özellikle CHP tabanında oluşan tepkinin  Demirtaş’ın liderlik  karizmasıyla bütünleşmesi ve özgün bir seçim
süreci olması nedeniyle  oy oranını % 10
civarına çıkarttı.

Politikanın stratejisi ve taktiği duygularla, istemlerle,
ajitasyonlarla yapılmaz, güç ilişkilerine, dengelere, toplumsal gelişmelere,
ortaya çıkan veya çıkabilecek sonuçlara göre belirlenir. Örneğin, Demirtaş’ın
‘hırsızlar bu ülkede yüzde 50 oy alıyorsa, biz yüzde 10’u aşamıyorsak kendimizi
sorgulamıyoruz’ gibi kulağa hoş gelen ve sadece seçmenin duygularına hitap
eden  söylemleri doğru ama reel politik
yaşamın içerisinde ciddi bir anlam ifade etmez.

Seçim barajından bir değişiklik olmadan HDP’nin parti olarak
seçimlere girmesi ne gibi olası sonuçlara yol açar.

Birincisi AKP, HDP’nin parti olarak seçimlere girmesini
ciddi olarak önemsiyor ve yönlendiriyor. HDP’nin % 10 seçim barajını
aşamayacağını hesaplayarak, Haziran 2015 seçimlerinde, en azında 330
milletvekili çıkartarak devletin siyasal yapısını değiştirecek anayasa
değişikliğini referanduma götürmektir.

İkincisi, AKP, Kürt sorunun çözümünde ciddi politik bir
perspektife sahip olmadığı biliniyor. Bugün HDP’yi  parlamentoda grubu bulunan bir parti olarak
içte ve uluslararası alanda Kürt sorununda doğrudan muhataptır.  AKP, ‘çözüm’ 
olarak tanımlanan süreci tek başına yürütmek ve istediği kararları
alabilmek için HDP’nin sürecin dışında kalması istiyor. Parlamento dışına
düşmüş HDP  sorunun çözümünde muhatap
olamayacaktır ve politik etki gücü önemli oranda zayıflayacaktır.

Üçüncüsü, AKP, ne Öcalan’ın önerdiği çözüm  projesini kabul edebilecektir, ne de  Kürtlerin politik ve toplumsal taleplerine
yönelik ciddi bir adım atacaktır. Seçimleri kaybetmiş bir HDP, kamuoyunda
meşruluğu tartışmalı duruma geleceğinden, AKP kendi politikalarını ‘çözüm’
olarak kamuoyuna dayatacaktır. 
Böylelikle devletle Öcalan arasında yürütülen görüşmelerin bütünüyle
durdurulmasına yol açacaktır.

Dördüncüsü, Seçimlerde ortaya çıkacağı sonuçlara paralel
olarak başkanlık  sistemine geçişte, Kürt
sorunun çözümünde askeri politikaların yeniden çok daha güçlü bir şekilde  yaşama geçirilmesi gündeme gelebilir.
Erdoğan’ın cemaatle savaşında sessiz kalan Genelkurmay, PKK’ye karşı
sonuçlarının çok daha ağır olacağı kapsamlı bir savaşa yönelmek için önemli bir
inisiyatif almaya hazırlanıyor.  Bir
başka ifadeyle savaş politikaları daha güçlü bir şekilde ön plana çıkabilir.

Beşincisi, HDP’nin parlamento dışına düşmesi, muhataplık
sorununu yeniden gündemleştirecektir. 
Devletin Öcalan ile yürüttüğü görüşmelerin kopması, politik ve askeri
tasfiye sürecinin yeniden gündemleştirilmesi, Kandil’in politikalarından
radikal değişikliklere yol açabilir. Böylelikle Kürt savaşı bölgesel savaşın
merkezine oturması kaçınılmaz hale gelir. Böylesi bir durumun ortaya
çıkartacağı politik sonuçlar, tahmin edilenden çok daha derin olacaktır.

Peki, HDP seçimlerde 
büyük bir sürpriz yapar yüzde 10 barajını aşarsa ne gibi politik
sonuçlar doğurur. Sistemin politik krizi derinleşir, demokratik güçler ve
özellikle Kürtler politik dengeleri bütünüyle belirler, hükümeti kim kurarsa
kursun, Kürt Hareketi olmaksızın hiç bir ‘çözüm’ politikası yaşam bulmaz.

Seçim sonuçları üzerinde mutlak bir tahminde bulunmak elbet
ki  doğru değildir. Ancak Türkiye’nin
politik-toplumsal gerçeği dikkate alındığında HDP’nin yüzde 10 barajını aşması
zor görünüyor. Bu bakımdan HDP yöneticilerinin parti olarak seçime girime
kararı almış olmaları çok ciddi politik riskler taşıyor. Politika aynı zamanda
‘risk alma sanatı’ denebilir ama  mevcut
olgular değerlendirilmeden bu yaklaşım üzerinde kararlar almak çok daha ciddi
olumsuz sonuçlara yol açabileceği de hesaplanmalıdır.

HDP seçimlere parti olarak girme kararı aldı. Bu bir bakıma
karalı ama aynı zamanda risk alma olarak tanımlanabilir. Bir başka ifadeyle
alınan karar politik bir kumardır. Ortaya çıkaracağı negatif ve pozitif
sonuçlar, iç politik ilişkileri bütünüyle yeniden şekillendirecektir. HDP,
bütün olumsuz ve zor koşullara rağmen ‘bağımsız’ adaylarla girdiği seçimlerde
elde ettiği sonuçların politik yansımaları bugün çok net olarak görülüyor.

2015 Genel Seçim sonuçları, Türkiye’nin politik geleceği
bakımından son derece önemlidir. Bu sürecin içinde olmak Kürtler ve demokratik
güçler için de zorunlu ve gereklidir. HDP, 
çok yönlü bir analiz yaparak, parti olarak girme  kararını gözde geçirmesi ve bağımsızlarla
girme taktiğini yeniden gündeme alması küçümsenmemelidir. ‘Bağımsız’ olarak
girmek, geçmişte olduğu gibi bugün de kesinlikle ‘gücüne güvensizlik’ veya
‘tasfiyecilik’ olarak değerlendirilemez.

Türkiye’nin bugünkü politik tablosu dikkate alındığında
toplumsal muhalefeti örgütleyecek önemli bir potansiyel bulunuyor. Ancak  sistemle 
çatışmalı olan  demokratik
muhalefetin genel eğilimi dikkate alındığında bugünkü  somut gerçeklik üzerinde
değerlendirildiğinde,  demokratik,
ilerici ve devrimci muhalefetin oy oranı yüzde 7-8 civarında olduğu  tahmin ediliyor. Bunun yetersiz olması ve
eleştirel bir tarzda ele alınması sorunu ile mevcut toplumsal gerçekliğin doğru
analiz edilmesi birbirine karıştırılmamalıdır.

Türkiye gibi bir ülkede 
demokratik muhalefetin çok daha güçlü bir potansiyele sahip olması
gerçeğinden bağımsız olarak mevcut politik durumu objektif analiz ettiğimizde,
önümüzdeki seçimlerde farklı demokratik eğilimlere sahip  toplumsal güçlerin birleşik bir güç olarak
seçimlere girmedikleri takdirde %10 barajını aşmaları  oldukça zordur. 

Parti olarak seçime girme kararını veren HDP, % 10 barajını
aşmak istiyorsa, sisteme muhalif bütün politik-toplumsal güçlerle ittifak
yapmalıdır. Bu konuda gerekli politik esnekliğe sahip olmalıdır. Güçlü bir
ittifakın sağlanması için karşı tarafları eleştirmekten çok, bu ittifakın
geliştirilmesi için gerekli esnekliğe ve duyarlılığa sahip olması ve seçim
politikasını bu realiteye göre belirlemesi gerekir.

Üzerinde durulması gereken bir başka önemli nokta, öncelikli
olarak darbeci generallerin yasası olan ‘seçim barajının’ bütünüyle  kaldırılması veya en azında % 3 sınırına
çekilmesi için güçlü bir toplumsal tepkinin örgütlendirilmesidir.  Yüzde 10 barajına ilişkin değişiklik önerisi
Anayasa Mahkemesinin gündeminde bulunuyor. Toplumsal baskıyı arttırmak için
farklı politik kesimleri bir araya getirecek politikalar oluşturulmalı ve
yaşama geçirilmedir. Örgütlenmek ve dinamik bir gücü oluşturmak için HDP
gerekli sorumluluğu ve duyarlılığı göstermelidir. Yüzde 10 barajına karşı
yürütülecek çok kapsamlı bir kampanya aynı zamanda Haziran 2015 seçimlerine
hazırlık bakımından da gereklidir.

Dr. Mustafa PEKÖZ

Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info

 

0

21

TR

:” ”

:””

” “,” ”
:” ”

Etiketler: AKPNINaraştırmaGIRMEHDPNINKARARIkurdiKurdishkurdistanLekolinMANEVRASIOLARAKPARTISECIMETurkishTürkiyeYENI
Önceki yazı

Ortadoğu’nun Bitmeyen Kaosu

Sonraki Haber

KOBANİ’NİN DÜŞÜRDÜĞÜ AKP

Benzer Haberler

Önder Apo’nun Yeni Yaşam Çizgisi Üzerine
Makaleler

Önder Apo’nun Yeni Yaşam Çizgisi Üzerine

10 Mayıs 2025
Kürt Sorunu Çözülmeyene Kadar Sol Gelişmez
Makaleler

Kürt Sorunu Çözülmeyene Kadar Sol Gelişmez

25 Nisan 2025
Önder Apo’nun Çağrısı Ve Tişrin Direnişi
Makaleler

Önder Apo’nun Çağrısı Ve Tişrin Direnişi

16 Nisan 2025
Sonraki Haber
KOBANİ’NİN DÜŞÜRDÜĞÜ AKP

KOBANİ’NİN DÜŞÜRDÜĞÜ AKP

Öne Çıkan Yazılar

  • Önder Apo’nun Yeni Yaşam Çizgisi Üzerine

    Önder Apo’nun Yeni Yaşam Çizgisi Üzerine

    518 Paylaşım
    Paylaş 207 Paylaş 130
  • PKK 12. Kongresi Başarıyla Gerçekleştirildi!

    535 Paylaşım
    Paylaş 214 Paylaş 134
  • MİT’in Suriye Çölüne Geçirdiği DAIŞ’lilerin İsimleri- ÖZEL HABER

    524 Paylaşım
    Paylaş 210 Paylaş 131
  • Önder APO: Çözüm İçin Kürt-Türk İlişkileri Tarihsel Olarak Anlaşılmalı

    532 Paylaşım
    Paylaş 213 Paylaş 133
  • Tüm Egemen Güçlerin Politikalarını Şekillendiren Enerji Rekabet Alanı: Doğu Akdeniz!

    531 Paylaşım
    Paylaş 212 Paylaş 133

Önerilenler

Önder Apo’nun Yeni Yaşam Çizgisi Üzerine

PKK 12. Kongresi Başarıyla Gerçekleştirildi!

MİT’in Suriye Çölüne Geçirdiği DAIŞ’lilerin İsimleri- ÖZEL HABER

Önder APO: Çözüm İçin Kürt-Türk İlişkileri Tarihsel Olarak Anlaşılmalı

Tüm Egemen Güçlerin Politikalarını Şekillendiren Enerji Rekabet Alanı: Doğu Akdeniz!

  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Tüm Yazılar
KÜRDİSTAN ARAŞTIRMALAR MERKEZİ

© 2020 Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

Tekrar hoşgeldiniz!

Hesaba giriş

Şifrenizimi unuttunuz?

Tüm alanlar zorunludur

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Oturum aç