12 Şubat 2014 Çarşamba Saat 08:37
Rojhack’in ele geçirdiği PKK’ye karşı MİT tarafından
hazırlanan “Terör Örgütüne Karşı Alınması Gereken Tedbirler başlıklı raporun
3’ü ve son bölümünü yayınlıyoruz
MİT’in Diyarbakır’da görevli Remzi Damar adını kullanan
personelinin bilgisayarından Rojhack tarafından alınan rapor 2007 yılında
hazırlanarak Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Genel Kurmay Başkanlığı
makamlarına gönderilmiş. Altı sayfadan oluşan “Terör Örgütüne Karşı Alınması
Gereken Tedbirler başlıklı raporun son bölümünde
“Bu kentlere yeni yerleşim için iş kurulması ve evlenme gibi
şartlar getirilmelidir. Yeni göç süreci baştan aşılamayacak hukuki
düzenlemelerle sağlıklı bir şekilde düzenlenmeli, yeni gettoların oluşması
engellenmelidir değerlendirmesi yapılmaktadır. 1992-98 yılları arasında
Kürdistan’daki binlerce köy Türk askerleri tarafından yakılarak yerleşik halk
Türkiye metropollerine göç ettirilmek zorunda bırakılmıştı. Halk desteğinden
mahrum bırakılan PKK bu şekilde tasfiye edilecek, Türkiye metropollerine sürgün
edilen Kürtlerde burada Türk kültürü ile asimile edilecekti. Evdeki hesap
çarşıya uymadı. PKK tasfiye edilemedi. Batıdaki Kürtler asimile edilemediği
gibi bulundukları yerlerde örgütlülüklerini ve kültürlerini korudular. Bunun
üzerine batı illerine sürgünlerin durdurulması, batıya sürgün edilenlerin köye
dönüşlerinin engellenmesi kararı alındı. PKK’ye katılımları engellemek amacıyla
bölgede evlilikleri teşvik edici maddi imkanlar sağlandı. İş imkanı sağlamak
için teşvik kredileri verildi.
MİT Raporunun, “Geçici Köy Koruculuğu ve Psikolojik Harekât
bölümünde
1. Geçici
köy koruculuğu sistemi (GKKS) devletin terörle mücadelede en zor günlerinden
geçtiği günlerde, terör örgütüne ortaya çıkardığı bütün aksaklıklara rağmen
önemli darbeler vurmuştur. GKKS vasıtasıyla devlet ile bölgede yurttaşlar
arasında bir hedef ortaklığı sağlanmıştır. 1999 sonrasında GKKS’nin mensupları
devlet yetkilileri tarafından ihmal edilmeye başlanmıştır. GKK’ların Türkiye
Cumhuriyetine olan inançları gittikçe ortadan kalkmaktadır. Bu ihmal ve
dışlanma politikası çok yanlıştır ve ülkenin gelecekteki zor günlerinde yanında
yurttaşların bulunmasını zorlaştıracak bir davranış biçimidir. Bunun için
“GKKS, önümüzdeki dönemde sadece bir güvenlik aracı olarak
değil aynı zamanda geleceğin tasarlanması ve toplumsal bütünleşmenin
hızlandırılmasında bir model olarak kullanılmalıdır
Kürdistan’da 90 bin kişiyi bulan kesim zorla korucu
yapılarak PKK’ye karşı bölge insanından işbirlikçi bir güç yaratılmak istendi.
AKP ve öncesindeki sömürgeci partilerin Kürdistan’daki temel dayanağı haline
getirildi. Asimilasyon-Türkleştirme korucular üzerinden geliştirilmeye
çalışıldı. Fakat PKK’nin varlığı bütün tasfiye planlarını boşa çıkardığı gibi
koruculuğu iflasın eşiğine getirdi. Toplumsal (Türklükle) bütünleşmede model
olarak kullanılmak istenen korucular şimdi Kürt toplumu tarafından tecride
alınarak utanç ve ihanetin simgesi olarak kabul edildi.
“GKKS, devletin yanında olmanın ödülünün, devlete karşı
olmanın ise cezasının olduğunun gösterilmesi olarak kullanılmalıdır. Ancak
sistemin değişen koşulları göğüsleyebilecek şekilde yeniden yapılandırılması
edilmesi gerekmektedir.
Bu konuda Roboski acı bir örnektir. Roboskili 36 genç Türk
savaş uçakları tarafından bombalarla param parça edildikten hemen sonra
bombardımandan sağ kurtulanlar ve yine aynı köyden birçok kişi korucu
olmuşlardı. Yoksulluk, çaresizlik böyle bir duruma sevk etse de devletin
yanında olmanın ödülü koruculuk olurken, devlete karşı olmanın cezasının
bombardımanda katledilen 36 insanın parçalanmış bedenleri olduğu gerçeğini bir
kez daha hatırlamak zorunda bırakıldık.
Raporun devamında
“Sistem içine sızmış, örgüte yakın unsurlar, çeteleşmiş
yapılar hızla GKKS dışına çıkarılmalıdır. Terör süreci başladığı zaman 40
yaşında olan GKK olan kişi bu gün 60 yaşına ulaşmıştır. Yaşlanan sistem
gençleştirilmelidir.
Gönüllü GKK’lara verilen silahlar ve GKK’lara kaydedilen
ağır silahlar son yıllarda toplanmıştır. Terör örgütünün önümüzdeki süreçte
içine gireceği faaliyet düşünüldüğünde GKK’ların tekrar ağır silahlarla donatılması
faydalı olacaktır.
Terörle mücadele süreci içinde GKKS mensupları tüketici bir
yapıya dönüşmüşlerdir. Onlar maaşla yaşamanın rehavetine dönerken, örgüt
yanlısı unsurların zenginleştikleri görülmüştür.
GKKS önümüzdeki
dönemde sadece köy ve yol güvenliği için değil, daha geniş kapsamlı bir
toplumsal güvenlik ve psikolojik karşı operasyon için kullanılmalıdır.
Gizli koruculuk sistemi geliştirilerek birçok korucu
istihbarat faaliyeti yürütmekle görevlendirilmiştir. Provokasyon düzenleme,
psikolojik karşı operasyonlar sınıfına girmektedir. Halk serhildanlarına
polisin saldırısını meşrulaştırmak için yapılan provokasyonlar, BDP bürolarının
kundaklanması ve yakın zamanda gerçekleşen MHP ve HÜDA-PAR’a yapılan
saldırıları bu kapsamda görmek mümkündür.
Raporun, “Toplumsal Önlemler bölümünde ise
“Varılan noktada PKK ve sayısı hiçte küçümsenmeyecek olan
Kürtçü aydın, politikacı, işadamı grubu, son yirmi yılda ortaya çıkan Kürt
etnik kimliğinin devlet tarafında resmen kabulünü sağlayarak, ‘Kürt kimliğini’
daha da rahat ve Türk milli bütünlüğünden ayrı gelişebileceği bir mecraya
oturtmak istemektedirler. Bu aşamada Cumhuriyetin kuruluş ilkelerinden en küçük
bir taviz vermeden milli bütünleşme politikası sürdürülmelidir. Türkiye
Cumhuriyeti ile terör örgütü arasındaki mücadelenin özü askeri değil, siyasidir.
Örgüt, Türk siyasal bütünlüğüne karşı alternatif bir proje ile çıkmıştır.
Bundan dolayı örgütü askeri olarak mağlubiyete uğratmak mutlak bir gereklilik
olmakla birlikte gerçek sonuç politik alanda sunulan projenin ortaya çıkardığı
neticelerin, yani Türk ulusal bütünlüğünde yaratılan tam tahribatın tam anlamı
ile tasfiye edilmesi ile alınacaktır.
AKP devletinin başbakanı Tayyip Erdoğan’ın ağzına pelesenk
olan “milli bütünleşme söyleminin bilmediğimiz yönü yukardaki tanımla daha
anlaşılır hale gelmektedir. Milli bütünleşmeden kastedilen, ‘tek millet’
kavramında inkar ve asimilasyonda ısrar anlamına gelmektedir. ‘Türk ulusal
bütünlüğünde yaratılan tahribatın giderilmesinden taviz verilmeksizin
inkar-asimilasyon ve katliamlarla milli bütünleşmenin sağlanacağı
varsayılmaktadır.
“Esasen politik bir milliyetçilik olan ve Atatürk tarafından
formüle edilen Türk milliyetçiliği, kavrayıcı ve bütünleştirici bir siyasal
milliyetçilikten dışlayıcı ve tepkili bir milliyetçiliğe kaymaktadır.
Terör sürecinin geri çevrilmesi için, PKK tarafından
öldürülen asker, sivil, korucu Kürt kökenli yurttaşlarımız ön plana
çıkarılmalı, devlet tarafından bu insanlarımıza sahip çıkılmalı, zıtlık, bir
Türk-Kürt geriliminden uzaklaştırılarak PKK ve diğer yurttaşlar gerilimi eksenine
oturtulmalıdır.
Birçok kirli provokasyona açık bir değerlendirmedir.
Kürdistan ve Türkiye şehirlerinde patlatılarak sivillerin ölümüne neden olan
bombalı saldırılar, ateşkes süreçlerini sabote etmek amacıyla yapılan mayınlı
eylemler, Türk ırkçılığını provoke ederek Kürtlere yapılan linç girişimlerle
PKK hareketi hedef haline getirilmeye çalışılmıştır.
“Bölgedeki belirli mekânlar Türklüğün ve bölge insanının
ortak tarihsel değerleri haline getirilmelidir. Örneğin Malazgirt Meydan
Muharebesi kutlamalarına daha büyük bir önem verilmesi ve doğudan batıdan
insanların katılımı ile kutlanması bu doğrultuda atılabilecek en kolay
adımlardan birisidir.
Bölgede Türk milli kimliğini geliştirici uluslararası spor
müsabakalarına yer verilmelidir. Bölge mensubu spor takımlarının mensuplarının
da milli takım içinde yer alması güçlendirici etki yapacaktır.
Erzurum merkezli kış olimpiyatları, Diyarbakırspor’u 1. Lige
alma girişimleri vb. birçok uygulama halen bugünde yürürlüktedir.
“Devletle halk arasında bütünleşmeyi sağlamak açısından
milli/millileşmiş bir yerel elit şarttır. Bu elit devletin bölgede dayanacağı
temel payanda olacaktır. Son beş yıllık süreç içinde bu elit mensupların büyük
bölümü bölgeden ayrılmışlardır. Bu elit gereken ekonomik ve siyasal önlemler
alınarak, tekrar inşa edilmelidir. Bu oluşturulan elit kesim ve dışarıda
yaşayan bölge elit kesimiyle bölgede sürekli bir araya gelinmeli ve birlik
mesajları verilmelidir.
AKP sürecinde bu uygulamaya daha fazla ağırlık verilmiştir.
Yerel-sivil korucular yaratılmıştır. Ekonomik olarak ihalelerle desteklenerek
büyütülen bu sivil elit kesim-sivil korucular AKP’nin-devletin Kürdistan’daki
en önemli dayanağı haline gelmiştir. Van’dan Hüseyin Çelik, Amed’den Mehdi
Eker, Galip Ensarioğlu, Batman’dan Mehmet Şimşek. Kürdistan’da devletin siyasi korucularıdır.
Bu siyasi korucuların bugün bir kısmı AKP’den belediye başkanı, milletvekili ve
hatta bakan yapılmıştır.
“Bölgede örgütün etkisine direnen sivil toplum örgütleri ile
devlet, etkili ve yapıcı bir diyalog geliştirmelidir. Atatürkçü Düşünce
Derneği, şehit aileleri dernekleri ve toplumsal üretime olumlu katkı veren
bütün STO’lar desteklenmelidir. Bu tür sivil toplum örgütlerine, terör
örgütünün sızması engellenmelidir. Devlet, örgütün sızmaya çalıştığı sivil toplum
örgütleri ile de ilişki içine girerek, terör örgütünü dışlayıcı bir strateji
izlemelidir.
Bölgede Kürt siyasi tabanı üzerinden siyaset yapmaya çalışan
DTP dışı partiler desteklenmeli, parti liderleriyle diyaloğa geçilerek birlik
mesajları verilmelidir.
Bu amaçla geçen süreç içerisinde PKK’ye karşı
Hizbul-kontracılar cezaevinden çıkartılarak İran’ın desteği ile yasal parti
kurdurulmuştur. Bunun yanında Kemal Burkay Avrupa’dan transfer edilmiştir. KDP’nin Türkiye’de kendi
çizgisinde parti kurmasına imkan sağlanmıştır.
“Teröre karşı alınacak toplumsal önlemler arasında
demografik yapı ile ilgili düzenlemelerde yer almalıdır. Öncelikle Kuzey
Irak’tan Türkiye’ye sızmanın kolaylığı yüzünden güvenliğin sağlanmasının hemen
hemen hiç mümkün olmadığı bazı ilçelerin ülkenin iç kesimlerine taşınması
gerekmektedir. Şemdinli ve Çukurca bu
çerçevede akla ilk gelen ilçelerdir. Mezra yerleşimi kesinlikle yasaklanma,
mevcut mezralar köylerle birleştirilmelidir. Çünkü mezraların dağınık yapısı
korunmalarını mümkün olmaktan çıkarmakta, örgütün lojistiği için elverişli bir
alt yapı oluşturmakta ve devleti alt yapı anlamında büyük harcamalara
zorlamaktadır.
Alınacak bir diğer etkili önlem, iç turizmin
arttırılmasıdır. Bunun için devlet ve özel sektörün yapacağı, kurumsal geziler
yanında, okulların düzenleyeceği okul turları ve kardeş okullar sistemi önem
kazanmaktadır.
Spor, toplumsal rehabilitasyonun gerçekleşeceği önemli bir
alandır. Aynı zamanda dostça bir rekabetin kendisini ifade edebileceği bir alan
olarak da ayrı bir önemi vardır. Bu noktada bölgede başta futbol olmak üzere
sporun tabana inmesi ve kent futbol takımlarının süper ligde temsil edilmesi
için özel bir program izlenmelidir.
Lekolin.Org Haber Merkezi
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info
0
21
TR
:” ”
:””
” “,” ”
:” ”