17 Ekim 2016 Pazartesi Saat 09:35
Ortadoğu Kaos sürecini yaşamaktadır. Tarihten günümüze kadar
emperyalist güçler Ortadoğu üzerinde planlar yapmış ve kendi siyasetlerini
yürütmüşlerdir çünkü, Ortadoğu tarihten bugüne kadar çekim merkezi olmuş ve en
büyük savaşların yaşandığı merkez olmuştur. Bugün Ortadoğu bir kaosun içindeyse
bu emperyalist güçlerin siyasetlerinin sonucudur. Özellikle DAİŞ gibi bir
vahşet çetesinin yaratılması hegemon güçlerin yeniden Ortadoğu’da etkinlik
sağlama istemelerinden kaynaklanmaktadır.
DAİŞ’in konumlandığı alanlar göz önüne getirilince var olan konseptin
boyutlarını ortaya koymaktadır. Bu
nedenle bölgede, küresel ve yerel güçlerin günlük, çok hızlı gelişen taktiksel
değişimlerinin yanında stratejik gelişmelerde yaşanmaktadır. Savaşın yoğun
olduğu bölgede küresel güçler sıcak savaştan kaçınarak daha çok üst müdahale
tarzında etkinlik sağlamak isterken yerel güçler ise saha da çarpışarak etkinliklerini
göstermektedir. Aynı zamanda bir çok güç sınırları dışında farklı örgütler
üzerinden vekalet savaşı da yürütmektedir.
Ortadoğu’da 2 Şehir: Musul-Halep Çevresinde Yoğunlaşan
Savaş
Ortadoğu’da savaş bir çok alana yayılsa da genelde en ağır
Irak ve Suriye’de özelde ise Musul, Halep ve çevrelerinde yaşanmaktadır. Bu iki şehir köklü tarihleri ile birlikte
geleceği belirleyecektir. Tabi bu sebepten kaynaklı güçlerin yoğunluğu bu iki
şehri merkez alarak gelişmektedir. Özellikle hareket olarak da Kürt Halk Önderi
Abdullah Öcalan’ın felsefesi olan Demokratik Suriye ve Demokratik Irak
çerçevesinde talimatları bizim pozisyonumuzu belirlemektedir. Bu alanlarda Kürt
özgürlük hareketi olarak ve diğer Devrimci Demokrat kesimler ile
gerçekleştirdiğimiz kazanımlar boşa çıkartılmak istenmektedir.
Kuzey Suriye Federasyonu Ortadoğu için Örnektir!
Demokratik bir Ortadoğu olarak geliştirilmeye çalışılan
adımlar Ortadoğu halklarına alternatif yaşamı sunmaktadır. Kuzey Suriye
Federasyonu bunun en somut örneğidir. Yaratılan bu yaşam toplum düşmanları
açısından tehdit olarak görülmektedir. O nedenle halkların oluşturduğu devrimci
cephe karşısında Dünya’nın karşı karşıya olan iki bloğunu bile yan yana
getirmektedir. Kazanımlarımıza karşı top yekun bir cephe oluşmuş Özgürlük
Hareketine karşı nerede nasıl olursa olsun fark etmeksizin bir darbe vurulmak
istenmektedir.
DAİŞ Çetelerinin ‘Kıyamet Savaşı’ Tasavvuru ve TC Desteği
Kantonların birleştirilmesinin önüne geçilmesi Suriye’de
savaşan bütün kesimleri birleştirilmiş Efrin ve Kobanê arasında kalan bölgede
ise T.C güvenli bölge adı altında alana yerleşerek Halep’e kadar gitmek
istemektedir. T.C-DAİŞ-ÖSO üçlüsü arasında yapılan anlaşmalarda Cerablus ve
buradaki çeteler T.C’ ye bırakıldı. DAİŞ çeteleri ise kontrollü bir şekilde Bap
bölgesine çekildi. DAİŞ burada yaşanacak savaşı Kıyamet savaşı olarak
değerlendirmektedir. Tarihte ise tamda bu alanda Mercidabık savaşı yaşanmıştır.
Savaş Osmanlı ile Memlüklüler arasında yaşanmıştır. Savaşın sonunda Osmanlı
Devletine Arap yarım adasının yolları açılmıştır. DAİŞ çeteleri de aynı şekilde
bu hattı Arap yarım adasına geçiş hattı olarak değerlendirmektedir. Bu yüzden
bu alanda yaşanacak savaşı ‘kıyamet savaşı’ olarak ele almaktadır. QSD ve YPG
güçlerinin Minbiç operasyonunu koalisyon güçlerinin havadan desteği olmadan
zaferle sonuçlandırması bazı gerçekleri daha net ortaya çıkardı. Bu nedenle
DAİŞ çeteleri Musul hattından toplanıp Cerablus hattından tekrar içeri
bırakılmaktadır. Yani Devrimci güçler bir döngünün içerisinde bırakılmak
istenilmektedir. Tabi Musul hattında durumlar daha fazla karışık görülmektedir.
Bugüne kadar Musul’a girilmemesinin sebepleri arasında Musul DAİŞ çetelerinden
alındıktan sonra kime teslim edilecekti. Ancak artık Musul Operasyonu’na
başlanmış durumda. Şuan da Musul çevresindeki alanların bir çoğu DAİŞ
çetelerinden temizlendi. Operasyonun ilk sürecinde Irak Ordusu operasyonlara
tek katılırken son operasyonlarda farklı gruplarda katılmaktadır.
Giyara-Şırgat Hattı ve İran için Önemi!
Barzani’nin Tahran Ziyareti Sonrası İran Sessiziliği…
Musul’a bağlı Giyera ilçesi kurtarıldıktan sonra Şırgat
alanı da DAİŞ çetelerinden temizlendi. Tabi bu hat İran açısından farklı önem
taşımaktadır. İran bu hat üzerinden Suriye’ye kadar bir koridor oluşturmak
istemektedir. Irak hükümeti de bunun gerçekleşmesi için imkanlar sunmaktadır.
Son olarak Maxmur’a bağlı Baqır’te alanında Haşdi Şahbi milislerinin sayısının
arttırılması direkt bu koridor ile bağlantılıdır. Bu alanda dikkat çeken nokta
ise Mesud Barzani Tahran’a gidip geldikten sonra KDP, Haşdi Şahbi milislerinin
bu alanda yerleşmesine sessiz kalmıştır. Bunun karşılığında KDP’nin ne aldığı
ise ilerleyen süreçlerde daha net ortaya çıkacaktır. Tabi Musul operasyonunda
etkileyici ve belirleyici en önemli etken Kürt Özgürlük hareketi olacaktır.
Musul operasyonuna Maxmur cephesinden hareketimizin katılması
istenilmemektedir. Salt olarak Maxmur değil Şengal cephesinden de aynı şekilde.
Kürt Özgürlük güçlerinin Başurê Kurdistan ve Irak
genelindeki etkinliğinden küresel ve yerel güçlerin rahatsızlığı arttı. Bu
nedenle Kürt özgürlük hareketi bu alandan çıkarılmak istenilmektedir. Mesele
Kürt Özgürlük hareketi olunca farklı kutuplarda aynı konseptin içinde yer
almaktadır. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Qandil-Kerkük-Musul-Rojava
talimatından sonra bu alanda düşman faaliyetlerini daha da arttırmıştır.
KDP/TC Tel Afer Bölgesinde Türkmenleri Kürtlere Karşı Silahlandırıyor!
Şengal’i satan KDP şuan T.C-DAİŞ ortaklığında Kürt Özgürlük
hareketini alandan çıkarmak istemektedir. Şengal alanında Kürt Özgürlük
hareketi ve YBŞ güçlerinin elinde bulunan Tel Afer üzerinde ki stratejik yol
Musul’a giriş kapısı olarak değerlidir. Ancak T.C ve KDP o alanda bulunan
Türkmenleri silahlandırarak Kürt Özgürlük hareketinin önünde engel oluşturmak
istemektedir. Geçtiğimiz günlerde Türkmen Cephesi Başkanı Erşad Salihin
açıklamaları ile bağlantıları ortadır. Hatta T.C, DAİŞ saldırılarında Tel
Afer’den Kerkük’e kaçan Türkmenleri kendi çıkarları doğrultusun da örgütleyip
silahlandırarak yeniden o alana gönderme planları yapmaktadır. Yine Maxmur
Cephesinde T.C’nin Adnani köyüne yerleşmesi bu alanda bulunan KDP Peşmergeleri
ve Haşdi Vatan-i suni milisleri üzerinde oluşturduğu etkisi ile Başika’dan
Maxmur Cephesine kadar yeni bir koridor oluşturma içerisindedir. Bu nokta da
stratejik öneme sahip olan Maxmur Kampı ise T.C-KDP-DAİŞ ortaklığında
boşaltılmak istenilmektedir. Kürt Özgürlük hareketi açısından hem geri cephe
olan Maxmur hem de askeri güçlerin alanda yer alması farklı konuma ulaşmıştır.
Geçtiğimiz ay DAİŞ’in yaptığı sızma, KDP’nin uyguladığı ambargo, özellikle T.C
ve KDP bağlı şebekelerin Maxmur Kampı’ndan deyim yerindeyse Avrupa’ya gidişleri
kaçırma biçiminde organize etmeleri konsepti birbirleri ile bağlantılıdır.
Diğer taraftan KDP, Kürt Özgürlük Hareketini Başurê
Kurdistan’da diğer partilerle olan ilişkilerini de parçalamak istemektedir.
Özellikle YNK ve Goran tabanında Kürt Özgürlük Hareketi’ne duyulan yakınlık
ortadan kaldırılmak istenilmekte bunun için her türlü kirli yol izlenilmeye
çalışılmaktadır. KDP tarafından YNK parçalanmak istenilirken, Goran ise
kontrollü bir şekilde pasifize edilmeye çalışılıyor.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın, DAİŞ’i Ortadoğu’nun
JİTEM’i KDP’yi ise Kurdistan’ın DAİŞ’i olarak yapmış olduğu değerlendirmeyi
Musul Operasyonu’nun başladığı bugün tekrar hatırlamakta fayda vardır. Nitekim KDP
salt yukarıdaki pratikler ile yetinmeyerek kendi alanında Kürt Özgürlük
Hareketine sempati duyan tüm kesimleri baskı altına almaya çalışmakta hatta oluşturduğu
JİTEM tarzı birimler ile işkence edip katliamlar gerçekleştirmeyi de
işbirlikçiliğini yaptığı TC’den gayet iyi öğrenmişe benziyor. KDP’nin JİTEM
tarzı karşısında ancak ve ancak örgütlenmiş ve kendi öz savunmasını oluşturan
halk gerçekliği ve Kürt Özgürlük Hareketi durabilir.
Fırat Destina
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html
:” ”
:””
” “,” ”
: