12 Mayıs 2010 Çarşamba Saat 07:25
Analiz– Kürtler ve İran rejiminin ilişkileri bir kritik
aşamaya geldi. Bundan sonra İran ya Kürtler ile demokratik bir uzlaşı
politikasını benimseyecek yada kırılma derinleşecektir.
Birinci seçenek zor. Çünkü İran rejiminin son dönemlerdeki
katliamcı politikalarını Kürt halkı büyük bir öfke ile izlemekte ve bu öfkenin
önümüzdeki süreçte önü alınması zor bir isyana yol açarsa şaşmamak lazım.
9 Mayıs pazar sabaha doğru Tahran Evin zindanında idam
edilen 5 siyasi tutsak ve 3 gün önce Kırmanşah bölgesinde komplo sonucu
zehirlenerek öldürülen 5 PJAK militanı, Kürt İran ilişkileri açısından yeni bir
sürecin başlangıcı anlamına geliyor.
Bu yeni sürecin çok gergin ve çatışmalı geçeceği
belirtiliyor. Zira İran rejimi bunu hesaplamıştır ve hesapladığı içindirki,
idamları devreye soktu. Tek kelime ile İran Kürtlere ‘benimle savaşın, siz
savaşmasanız da ben sizinle savaşın’ demektedir.
Geçen yıl mayıs ayında Doğu Kürdistan’da PJAK konferansını
gerçekleştirerek, bundan sonraki mücadele stratejini hazırladı. İran’a Kürt
meselesinin demokratik yollarla çözümü için çağrıda bulundu, Doğu Kürdistan
mücadeleyi yükseltme kararını deklere etti.
İran devleti ise bu çağrıdan sonra karşı hamleye geçti. 9
Mayıs’ta 4 PJAK’lı tutsağı idam etmekle aslında cevap verdi. Gidişat İran’ın
baskılarını önümüzdeki süreçte daha arttıracağı yönünde.
Yakın bir zamanda 4 tutsağın daha idam edilmesi süpriz
olmayacaktır. Şu an 4 PJAKlı tutsaktan haber alınamıyor. 9 Mayıs’daki idamlara
karşı büyük bir tepki oluşmasa aralarında Zeyneb Celalıyan’ın da aralarında
bulunduğu 4 tutsağın idam edilmesi an meselesi.
İdamı sistematik bir baskı aracı olarak kullanan İran rejimi
9 Mayıs’taki idamlarda yeni bir uygulamaya daha imza attı. Zira İran’da idamlar
sadece Çarşamba günleri gerçekleşiyor. Ancak ilk kez siyasi tutsaklar farklı
bir günde idam edildiler.
İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Mutteki 2 gün önce Türkiye’de
Abdullah Gül ve diğer yetkililerle görüştü. Görüşme sonrasında yapılan
açıklamada PKK meselesinin gündeme geldiği söylendi. Görüşmelerden sonra İran
acil bir jest yapma gereği duydu ki, Çarşamba günü geleneğini bozarak
PJAK’lıları Pazar sabahı idam etti.
İran rejiminin bu siyasetinin temelinde şüphesiz Türkiye ile
varolan ve geliştirmekte olduğu ilişkiler yer alıyor.
Amerika’nın ‘etrafı kuşatma’ politikasına karşı İran, ‘alan
genişletme’ siyaseti yürütüyor. Bu konuda Irak’ta kısmen başaralı olduğu
görünmekte. İran’ın etrafını daraltmak amacı ile Irak’ı işgal eden Amerika
orada küçük bir İran’ın olmasına izin verdi.
Irak sahasındaki mücadele son seçimlerle yeni bir kavşağa
girdi, ancak şimdi gözler Türkiye’nin pozisyonunda. Amerika İran konusunda
Türkiye ile anlaşmak, Türkiye’yi yanında tutmak istiyor. İran ise Amerika karşı
Türkiye’yi yanında istiyor. Türkiye ise her iki gücün bu ‘ihtiyaçlarını’
görerek kendini pazarlayan fırsatçı bir siyaset yürütüyor.
İlerde bir tercihte bulunmak zorunda kalacağını hesaplamadan
bu fırsatı Kürtlere karşı kullanmak istiyor. Yani, İran, Kürtlere ne kadar
saldırırsa Türkiye ile o kadar iyi ilişkilere sahip olacağını düşünüyor.
Amerika’da PKK’yi ne kadar kıskaca alırsam Türkiye’yi yanımda görürüm
politikası yürütüyor. Amerika, İran, Türkiye denkleminin ortası yer alan ise
Kürtler oluyor.
Amerika’nın PKK konusunda Türklerle yaptığı istihbarat ve
diplomatik çalışmalar ile İran’ın idamları öne sürmesi bu politikanın
dışavurumudur.
Türkiye adar hem İran hem de ABD’nin yanında kalamaz. Sorun
bir sonraki aşamaya girerse Türk yöneticileri bir karar vermek zorunda
kalacaklar. Bir tarafı tercih etmesi diğer tarafın desteğini kaybetmek anlamına
gelir ki, o diğer tarafın kesilen desteği Kürt mücadelesinin daha fazla
güçlenemsine zemin olacaktır. Burada zorlanacak olan Türkiye’dir.
Amed Dicle –ANF
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info