BARZANİ VE KDP KÜRKÇÜLÜĞÜ SAHTE KÜRTÇÜLÜKTÜR
Barzani ve KDP sahte Kürtçülüğünde öncelik kendileridir, ailedir, aşirettir. Barzanilerin Güney Kürdistan iktidar tarzı Babadan oğula geçen Hanedanlık iktidar tarzıdır. KDP’ye göre Barzanilerin iktidarı uğruna diğer üç parça Kürdistan Güney Kürdistan parçası için kurban edilmelidir. Hatta Barzani aile iktidarı tehlikeye düşerse Güney Kürdistan halkıyla birlikte 1947, 1975, 1988, 1991, 2014’te (Şengal), 2017’de (Kerkük) yaşanan teslimiyet ve kaçışta olduğu gibi kurban edilmelidir. Barzani aile çıkarı söz konusu oldu mu Kürt ve Kürdistan sona erer. Her şey Barzaniler içindir. Barzanilerin söylem dışında Kürdistan uluslusunun birliği ve özgürlüğü yönünde bir çabası olmamıştır. Türkiye’de Kürtlere karşı yürütülen soykırım, katliamlar ve insanlık dışı uygulamalara karşı bugüne kadar Barzani yönetiminden veya KDP’lilerden herhangi bir itirazı ve eleştirisi olmamıştır. Barzanilerin tek büyük hayali Kürdistan’a hâkim olmak ve aile hizmetine sokmaktır. Barzanilere ait olmayan bir Kürdistan’ın olamayacağını kendileri bizzat söylem ve eylemleriyle ’Bize olmayanı kimseye bırakmayız’’ anlayışıyla ortaya koymaktadırlar.
Siyonizm başta olmak üzere ABD, İngiltere, AB gibi küresel güçlerin Barzaniler/KDP’si üzeri geliştirdiği Beyaz Kürtlük projesi iki amaca hizmet etmektedir. Birincisi; Çağdaş demokratik Kürt hareketlerinin gelişmesine engel olmaktır. Barzani/KDP gibi ajan yapılarla geliştirilen Beyaz Kürtlük ve bunun Kürt-ulus devletçiği ile Kürtleri denetimde tutarken diğer yandan bu eksende türetilecek orta sınıf işbirlikçiliğiyle Kürtleri sistem içinde tutmak, çıkarları için kullanmak, bağımsızlıkçı ve özgürlükçü arayışların önünü kesmek ana hedeftir. İkincisi; PKK’nin ve onun yarattığı özgür Kürtlüğü tasfiye etmektir. Beyaz Kürtlük Önder Öcalan ve PKK’nin geliştirdiği Demokratik Ulus sistemine karşı geliştirilmiştir. Kapitalist sistem güçleri ve bölgesel sömürgeci devletlerin PKK ve Önderliğe yaklaşımları tamamen ideolojiktir ve ona karşı ortak hareket etmektedirler. Kuzey Kürdistan Kürtlerinin tasfiyesi ve Güney Kürdistan Kürtlerinin Barzani ailesi üzerinden devletleştirilmesi, Önder Apo’nun tutsak edilmesi ve Barzani’nin Kürt ulus-devletçiği başkanı yapılması aynı plana dayalı gerçekleşmiştir. ABD-İngiltere-AB-İsrail-TC ve KDP beyaz Kürtlüğü ortak ittifak halinde PKK’ye saldırmaları ve PKK Önderliğinin uluslararası komployla tutsak ederek İmralı tecrit sisteminde rehin tutması da bu proje kapsamındadır.
Beyaz Kürtlüğe biçilen görev; Özgür Kürt kimliğini gelişmesini engellemek, yaratılanı tasfiye etmek veya içini boşaltarak sisteme entegre etmektir. Barzaniler ve KDP bunun uygulama aracıdır. Beyaz Kürtlük; asimile olmuş, uysallaşmış, teslim olmuş, işbirlikçileşmiş, toplumsal değerlerinden boşanmış içi boş, ilkesiz, efendilerine hizmette sınır tanımayan ve sonunda ajan ve ihanetçileşmiş Kürtlük demektir. Dıştan tasarlanmış ve Kürt toplumun enjekte edilmeye çalışılan Kürt dil ve kıyafeti giydirilmiş, şeklen Kürtlük cilası sürülmüş işbirlikçi, ajan sahte Kürtlüktür. ‘’Son dönemde Kürt kültürel varlığının imhasının tamamlanamayacağı anlaşılınca küresel hegemonyanın da dayatmasıyla geleneksel imhacı soykırım politikaları gevşetilmiş, ucu sahte bir Kürt ulus-devletçi kültüre varan oluşumlara yol açılmıştır. Bunda belirleyici etken Kürt direniş ve özgür yaşam kültürüdür. Sahte, içi boş, komplocu tarzda inşa edilen Kürtlükle esas olarak devrimci, demokratik Kürt ulusal toplum kültürü hedeflenmektedir. Onun yerine sanki bu tarz burjuva liberal bir Kürtlük varmış gibi çaba harcanarak ikame edilmeye çalışılmaktadır. (…) Hem küresel hem Türk sermayesinin uzantısı, maketi durumunda bir sosyal oluşum inşa edilmektedir. Esas hedefte Kürdistan’ın ağır can, mal, zihinsel bedel ödemiş güçlerin, ulusal ve toplumsal güçlerin devrimci demokratik hareketini bölmek etkisizleştirmek vardır. Bunu başardıkları oranda kendi geleneksel çıkarları kadar, yeni ortaya çıkan sermaye, rant edinme imkânlarını koruyup geliştireceklerini sanmaktadırlar. Daha önce Kürtlüğü inkâr etme temelinde korudukları ve sağladıkları çıkarlarını bu sefer sahte Kürtçülükle (uğrunda hiçbir fedakârlıkta bulunmadıkları gibi bulunanları, can ve kan verenleri şiddet yanlısı ilan edecek denli pervasızlaşan bir sahte Kürtçülük) hem devam ettirmek hem de büyütmek istemektedir. Bu konuda tarihsel olarak tecrübeli ve esen rüzgara göre hareket etmede ustadırlar. Güncel tartışmaya sunulan devlet federalizmi ve küçük bir Kürt ulus-devletçiği (Erbil merkezli) küresel sermaye ile yakından bağlantılıdır. Bir nevi Türk ve Arap ulus-devletçiliklerinin Kürt modelini oluşturmaktadır. Gelişen demokratik modernite perspektifli Demokratik Özerk Kürdistan projesine karşı bu temelde bir alternatif sunulmaktadır.’’ (Önder A. Öcalan; Kürt Sorunu ve Dem. Ulus Çözümü)
Barzani ve KDP’ bir taraftan dağılmakta olan sömürgeciliği, AKP faşist iktidarına kurtarıcılık yaparak aslında kendisini kurtarmaya çalışmaktadır. Çünkü KDP varlığını AKP-MHP’nin varlığına yani sömürgeciliğin varlığına bağlamıştır. AKP-MHP iktidarının çökmesi KDP ve Barzani oligarşik iktidarının da çökmesi anlamına gelmektedir. PKK’yi tasfiye etme savaşında KDP’nin Türk devletine canla başla hizmet etmesi bununla bağlantılıdır. KDP, kendisinin girdiği ihanet ve ajanlık durumundan hesap soracak, yargılayacak herhangi yurtsever ve devrimci bir gücün Kürdistan’da kalmasını istememektedir. Ancak Barzani ve KDP büyük yanılgı içindendir. PKK öz gücüne, halka dayanan demokratik bir harekettir. PKK’nin kaynağı kendi eşsiz direniş geleneğidir, halkıdır, ilerici insanlıktır, demokratik toplum değerleridir. Önderliğin yarattığı PKK ideolojisi, düşüncesi, felsefesi ve iradesi yenilmezdir. Entelektüel düzeyi olmayan KDP bu gerçeği anlayamayacak kadar geri ve çağdışı bir mantaliteye sahiptir. PKK 50 yıldır dünyanın hâkim küresel güçlerine karşı mücadele ederek bugüne gelmiştir. KDP’nin durumu tersidir. KDP halka değil sömürgeci güçlere dayanmaktadır. Halkını esas almayan, hizmet ettiği yabancı sömürgeci güçlere dayanan anti-demokratik, gaspçı, sömürücü gerici bir iktidar gücüdür. Halkçı değil elit bir kesimin hegemonyasını ifade etmektedir. Aşırı zorba olması bu özelliklerinden kaynaklanmaktadır. KDP’nin baskıcı anti-demokratik yönünü ve Türk devletiyle girdiği olumsuz ilişkilerini sırf eleştirdikleri için onlarca gazeteci, aydın, yazar ve barış aktivisti tutuklanarak KDP zindanlarına atılmıştır. İşkence altında tutulan bu insanlar KDP zulmüne karşı bugün bile Açlık Grevi direnişinde bulunmaktadırlar.
KDP’nin varlığı halka dayalı gelişmemiştir. Defalarca yenilmesi, ülkeyi bırakıp kaçması, yüz bin kişilik peşmerge ordusunu dağıtıp teslim olması bununla ilgilidir. Barzani aile ve KDP iktidar geleneği dışa bağımlı, işbirlikçi karakterde olduğundan hiçbir zaman öz güce dayanmamış ve ulusal karakterde olmamıştır. Dolayısıyla KDP’yi ulusal bir güç, ulusal bir parti olarak değerlendirmemek gerekir. Barzanilerin ve KDP’nin hiçbir Kürdistan ulusal bütünlük projesi, planı, yaklaşımı, açıklaması veya pratiği söz konusu olmamıştır. Mazlum ve savunmasız Şengal Êzîdî halkını Daiş’e teslim eden, binlerce Kürt Êzîdî kadınının köle pazarlarında satılmasına neden olan, Rojava devriminin tasfiyesi için her türlü ajanlığı yapan, binlerce insanımızın katledilmesinden sorumlu olan KDP ‘’ulusal bir güç’’ sıfatıyla ele alınabilir mi? KDP’nin Duhok asayiş sorumlusunun Türk devlet zulmünden kaçmak zorunda kalan Kuzey Kürdistan yurtseverlerine; ‘’siz PKK’lisiniz, Duhok sokaklarında sizin yerinize Daiş’lilerin olmasını tercih ederiz’’ zihniyetinin kürtlükle, ulusallıkla bir alakası olabilir mi? Böyle bir zihniyeti nasıl ulusal güç kategorisinde değerlendirebiliriz. Burada sorun ulusal güçler arasındaki ideolojik ve politik farklılıklar değildir. Ulusal duygularda, yurtseverlikte, insan olmada, ülkeye ve tarihe yaklaşımda tamamen kendi kavmine düşmanlaşan bir yapısal sorun vardır. Sorun KDP ile PKK veya başka bir parti arasındaki bir sorun değildir. Sorun Barzaniler ve KDP’nin Kürt halkıyla yaşadığı sorundur. KDP’nin çatışmadığı bir Kürdistani örgüt yoktur. KDP tarihi aynı zamanda rakip ve alternatif gördüğü ve tasfiye etmek istediği Kürt yapılara karşı iç savaş tarihidir. Barzaniler KDP’si Kürdistan’da PKK öncesi tüm yurtsever yapılar ve önderleriyle sorun yaşamış ve düşmanla iş birliğinde onlara saldırarak tasfiye etmiştir. Sadece 1982-83’te İran’la birlikte Rojhılat Kürdistan’ında binlerce Kürdü katletmiştir. Onlarca Rojhılat Kürdistan’lı yurtsever ve önder devrimciyi ölü veya diri halde İran sömürgeciliğine teslim etmiştir. Barzani/KDP on binlerce Kürt yurtseveri ve devrimcisinin bizzat katilidir. Barzani/KDP Kürt kanı dökerek varlığını sağlamaktadır. Müthiş iktidarcı, intikamcı ve kinci olan Barzani-KDP anlayışı faşisttir. Hiç çekinmeden kendi denetimindeki savunmasız yüze yakın yaralı-gazi ve hasta PKK’li yurtsever ve gerillayı acımasız ve ilkel yöntemlerle katletmiştir. Ahlaksızca kadın gerillaların çıplak bedenlerini asarak teşhir etmiştir. KDP’nin Kürt toplumsallığı ve ulusallığıyla bir alakası yoktur derken bu gerçeklerden hareket etmekteyiz. Kürdistan’ı ailesinin tapulu malı sayan KDP diktatörlüğü kendi dışında başka bir siyasi oluşuma yaşam hakkı tanımamıştır. KDP, iş birliği içinde kontravari yöntemlerle dört parça Kürdistan’da onlarca yurtsever hareketi ve önderi tasfiye etmiş düşmandan daha düşman bir yapıdır. Barzaniler ve KDP ilk defa PKK ve Önderliği karşında yenilmiş, teşhir olmuştur. PKK sayesinde toplumsal zeminini kaybeden KDP’nin ve Barzanilerin Öcalan ve PKK düşmanlığının esas sebebi buraya dayanmaktadır.
İHANET VE AJANLIĞA KARŞI ULUSAL TUTUM ALMA ZAMANIDIR
Bu aşamadan sonra yapılacak eleştirilerin, çağrıların KDP ihaneti üzerinde bir etkisi olmayacaktır. Çünkü KDP isteyerek ve bunu bir politika sayarak bir ihanet girdabına girmiştir. Gerçek bu olduğun göre tutumda buna göre olmalıdır. Barzani aşiretindeki ve KDP tabanındaki bazı yurtsever özgeleri değerlendirmelerimizin dışında tutmaktayız. Barzani yönetiminin ihanet duruşuna karşı KDP çevresinde bulunun yurtsever kesimlerin rahatsızlığı bilinmektedir. Fakat tepkiler yeterli düzeyde örgütlü değildir ve açığa çıkmamaktadır. Bu yurtsever ögelerinde bu aşamada ihanet ve ajanlığa karşı artık net tutum almaları seslerini yükseltmeleri gerekmektedir. Aksi taktirde onarda ihanete ortak olmada aynı paralelde değerlendirecek halk ve tarih nezdinde lanetlenecek ve yargılanacaklardır. Büyük KDP ihaneti sadece Güney Kürdistan’la sınırlı değildir. Tüm parçaları ilgilendiren, Kürt halkının geleceğini etkileyen ulusal bir sorundur. Güney Kürdistan başta olmak üzere tüm parçalardaki Kürtlerin, aydınların, sanatçıların, siyasal parti ve örgütlerin tavır alması gereken çok önemli bir durumdur. Maskelenmiş sahte Kürtçülük ile uzun sürece yayılmış bir kültürel soykırımla varlığımızın oradan kaldırılması amaçlanmaktadır. Beyaz kürlüğün işlevi kültürel soykırımı meşrulaştırmak ve başarılı kılmaktır. ‘‘Kürt ulusal varlığı üzerinde entelektüel, politik, ahlâki ve estetik çalışma yürütenlerin bir an bile akıl ve duygularından uzak tutmamaları gereken temel hususlardan birisi bu maskeli, örtüleyici sahte Kürtlük oluşumlarının bir tuzak olduğudur. Soykırımı niyetleri ne olursa olsun meşrulaştırıcı kılma rolüdür. Görünüşte Kürt ulusal varlığının bir unsuru olduklarını idea eder ve realizasyonuna girişir. Özünde ise Kürt ulusal varlığının potansiyel unsurlarını kemiren, ağacın kökünü yiyen ağaç kurtçuklarıdır. Ne acıdır ki çoğu da bu ağacın kurdu olma rollerini bilinçsizce, günlük çıkar uğruna ve en vahimi de iyi niyetlice yerine getirmektedir.’’ (Önder A. Öcalan)
Toplumsal bünyeyi kemiren lanetli bir hastalık olan ihanet ve ajanlık kendiliğinden veya eleştirilerle, çağrılarla aşılamaz. Kanser uru aspirinle etkisizleştirilemez. Yapılması gereken urun (mikrobun) bünyeden devrimci tarzda sökülüp atılmasıdır. Bir halkın ve ülkenin kaderinin böylesi ihanetçi ve ajan bir aileye bırakılması tarihin en büyük ulusal suçu anlamına gelecektir. KDP ve Barzani yönetimine açıktan tavır ve tutum almayan her Kürt bu suça ortak olmuş sayılacaktır. İhanet ve ajanlığına ses çıkartmamak ve açıktan tavır almamak gelecek nesillerin yargılayacağı, lanetleyeceği büyük bir utanç olacaktır. Yarım ağızla, liberal ve ilkel milliyetçiliğin iki yüzlü, sahtekarlık kokan dolambaçlı, muğlaklaştırıcı çağrılarının bir değeri yoktur. İhanete ve ajanlığa karşı önce net tanım yapmalı ve tutum alınmalıdır. Ulusal Tutum bunu gerekli kılmaktadır.
PKK gerillası en zorlu koşullarda, kahramanca, derin bir yurtseverlik bilinci ve fedai ruhla tüm saldırılara karşın Kürt ulusu adına hem işgalci-soykırımcı Türk devleti hem de onun dayanağı olan KDP/Barzani ajan ve ihanetçiliğine karşı mücadele etmektedir. Yurtsever Kürt halkı beş bin yıl önce Enkudi ile başlayan ve bugün Barzani/KDP’nin temsilini yaptığı işbirlikçi, ihanetçiliğe karşı mücadele etmektedir. Bu mücadelenin daha da yükseltilmesi ihtiyacı vardır. Yurtsever Kürt halkı KDP ihanetini lanetleyerek özgürlük gerillasının yanında yer almaktadır. Kürtlüğü ve Kürdistan’ı yok etmeye çalışan düşmana karşı gerilla savaşının bir parçası olmak gerçek yurtseverliktir ve ihanete karşı en doğru cevaptır. Yurtsever halkımız; zindanlarda, siyasal alanda, basında, sanat-kültürde, yurtdışında ve dünyanın her yerinde Önderliğini, Hareketini, gerillasını sahiplenmekte ve Barzani/KDP ihanetini lanetlemektedir. Halkımız ve insanlık Onur direnişini ve direnişçilerini yüceltirken, ihaneti ve ihanetçileri de her zaman lanetleyecektir.
Dijwar SASON