26 Eylül 2016 Pazartesi Saat 07:48
TÜİK 2006 yılından itibaren Avrupa İstatistik Enstitüsünün
(Eurostat) standartlarını esas alan Gelir ve Yaşam Koşulları Anketini (GYKA)
devreye soktu. Anketin sonuçlarını takip eden yılın Eylül ayında yayınlıyor.
Çarşamba günü 2015 anketinin verileri yayınlandı. Gelir eşitsizliği ve
yoksulluk siyasal ekonominin en sıcak ve tartışmalı konularından biridir. GYKA
verileri de bu alanda en kapsamlı ve güvenilir (ya da en az sorunlu) kaynağı
oluşturuyor. Bu bakımdan sonuçları günlük medyanın nispeten sığ aktarımından
biraz daha derinlemesine tartışmakta fayda var.
Gelir eşitsizliği ile başlayalım. Önce bir noktayı
netleştirelim. TÜİK hanelerin gelirlerini sorgularken doğal olarak önceki yılın
gelirlerini (anket tüm yıla yayıldığından), yaşam koşullarını sorgularken ise
içinde bulunulan yılın durumunu esas alıyor. Dolayısıyla gelir verileri
2005-2014 dönemini, yaşam koşulları da 2006-2015 dönemini kapsıyor. TÜİK iki
gelir eşitsizliği ölçümü hesaplıyor. Hane halkı büyüklüğüne göre (yetişkin ve
çocuk sayıları dikkate alınarak) düzeltilmiş fert gelirleri arasındaki
farkların bir göstergesi olan Gini katsayısı ile gelir dilimlerinin payları
arasındaki farklar.
2005’ten 2013’e her iki ölçüm de gelir eşitsizliğinin, 2008
kriz yılı hariç, azalmakta olduğunu gösteriyordu. Gini katsayısı yüzde 42,8’den
2013’te yüzde 39,1’e kadar gerilemişti. Buna rağmen Türkiye eşitsizlikte
Avrupa’daki birinci sırasını korumuştu. Ama yine de sınırlı da olsa AKP
iktidarının haklı olarak övündüğü bir iyileşme söz konusuydu. Son açıklanan
veriler Gini katsayısının 2014’te yüzde 39,7 yükseldiğini gösteriyor.
Avrupa’nın eşitlikçi ülkelerinde bu oran yüzde 25 civarında.
Gelir gruplarının aldığı paylar da bu bozulmayı doğruluyor.
TÜİK haber bülteninde yüzde 20’lik dilimlerin paylarını verdiğinden medyada da
bu rakamlar dikkate alınıyor. Ama ayrıntılı tablolarda yüzde 5 lik dilimlerin
payları da mevcut. Eşitsizliğin daha çarpıcı bir fotoğrafını aktarmak için bu
rakamları izleyelim. 2005 yılında en düşük gelirli yüzde 5’in payı yüzde
0,7’den 2013’te yüzde 1’e çıkarken en yüksek gelirli yüzde 5’in payı yüzde
21,4’ten yüzde 19,6’ya düşmüştü. 2014’te ise en düşük yüzde 5’in payı 0,9’a
gerilerken en yüksek yüzde 5’in payı 20,2’ye çıkıyor. Diğer ifadeyle, gelir
farkı çok düşük gelirli ile yüksek gelirli grup arasındaki fark 30 kattan 20
kata gerilemişken bir yıl içinde 22 kata yükselmiş.
Gelir dağılımındaki bu bozulmanın nedenlerini
belirleyebilmek için mikro verilerin yayınlanmasını beklemek gerekiyor.
Ekonomik araştırmalar gelir eşitsizliğinde yakın geçmişte gözlemlenen iyileşmenin
çok büyük ölçüde aşırı yüksek reel faizlerde gerçekleşen sert düşüş süreci
sayesinde finansal gelirlerdeki gerilmeden kaynaklandığını göstermişti. Sosyal
desteklerin katkısında bir artış olmakla birlikte bunun çok sınırlı kaldığı
araştırmaların diğer önemli bulgusuydu. Finansal varlıkların reel getirileri
yüzde 1-2 gibi çok düşük seviyede seyretmeye devam ettiğine, sosyal desteklerde
de güçlü bir artış görülmediğine göre gelir eşitsizliğinde azalmanın sonuna
gelmiş olabiliriz.
Yoksulluk göstergelerine gelince. TÜİK iki ölçüm yapıyor:
“Yoksulluk riski adı altında aslında bir çeşit gelir dağılımı hesaplıyor. Ülke
düzeyindeki ortanca gelirin yüzde 50’si ya da yüzde 60’ı yoksulluk sınırı kabul
ediliyor ve sınırın altında kalanların yoksulluk riski altında bulunduğu kabul
ediliyor. Türkiye bölgeler arasında muazzam bir gelir eşitsizliğinden mustarip
olduğu için bu çok sorunlu bir gösterge. Örneğin, İstanbul’da her 20 kişiden
yaklaşık biri yoksulluk sınırı altında kalırken bu oran Güney-Doğu’da her üç
kişiden ikisi gibi bir rakama çıkıyor. Bu ölçütü geçelim. “Ciddi Maddi
Yoksunluk adı altında hesaplanan diğer gösterge gelire dayalı olmayıp doğrudan
bazı temel harcamaların karşılanıp karşılanamadığını sorguluyor.
Hanelere gelirlerinin iki günde bir et, tavuk, balık yemeğe,
evin ısınma ihtiyacını, beklenmedik harcamaları karşılamaya, evden uzakta bir
haftalık tatil yapmaya yetip yetmediği, kira, konut kredisi, borç ödemelerinde
zorlanıp zorlanmadıkları, renkli televizyona, çamaşır makinesine, otomobile
sahip olup olmadıkları soruluyor. Toplam dokuz adet yeterlilik ve varlık
unsurundan dördünü karşılayamayanlar ciddi maddi yoksunluk (ya da yoksulluk)
içinde sayılıyor.
Bu yoksulluk ölçütü ilk yayınlandığında (2006) yüzde 60,4
gibi çok yüksek bir orandan yola çıkmıştı. Açıkçası bu oranın son derece
abartılı olduğunu başından beri düşünmüştüm. Türkiye ile aşağı yukarı aynı
gelir düzeyine sahip Bulgaristan’da bile (gelir eşitsizliği çok daha düşük) bu
oran yüzde 30 küsurlardaydı. Nihayet TÜİK 2013’te bazı anket sorularında
(beslenme, ısınma, beklenmedik harcamaları karışlama) ifade değişikliklerine
gitti. 2012 yılında yüzde 55’e kadar gerilemiş olan maddi yoksunluk oranı
2013’te yüzde 43,8’e, ardından 2014’te yüzde 29 4’e adeta serbest düşüş yaptı.
TÜİK bugüne dek bu düzeltmeye yönelik yeterince şeffaf bir açıklama yapmış
değil. Yine de gelinen oranın daha kabul edilebilir bir düzeye geldiği
söylenebilir. Önemli nokta maddi yoksunluk oranının 2015’te yüzde 30,3’e
yükselerek çıkışa geçmiş olması. Bu oranla bile Bulgaristan’ın hemen ardından
Avrupa’da ikinci sırada olduğumuzu belirtelim.
Maddi yoksunlukta artış nereden kaynaklandı? Okurları daha
fazla rakama boğmamak için başlıca iki kaynağı vurgulamakla yetinmek istiyorum.
Konut masraflarını karşılamada ve borç taksitlerini ödemede karşılaşılan
zorlukta yüksek artışlar söz konusu. Konut masraflarını karşılama zorluğu
neredeyse tüm gelir gruplarına yayılırken, borç taksitlerinde zorluk daha
ziyade orta ve orta üst gelir gruplarında görülüyor. Ne de olsa düşük
gelirliler kredi çekecek durumda değiller.
Gelir eşitsizliğinde ve yoksullukta rüzgâr tersten esmeye
devam eder mi? Bu sorunun kesin yanıtı gelecek yıl Eylül ayında belli olacak.
İki hatırlatmayla yetinelim. Bu yıl düşük ücretlerde meydana gelen artışlar
olumlu etki yaparken, ekonomik büyümede ve işsizlikte görülmeye başlanan
sıkıntıların olumsuz etkileri söz konusu.
Seyfettin Gürsel, T24
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html
0
21
TR
HE
:” ”
:””
” “,” ”