• kurdî
  • Turkish
  • الرئيسية
  • اخبار
  • مقالة
  • بحث
  • التحليل السياسي
  • حقائق
  • الكل
    • الدراسات الاستقصائية
    • الإعلانات
    • ريبورتاج
    • المحررين
    • علم البيئة
    • اقتصاد
    • المرأة
    • الشبيبة
    • الصحافة الاجنبية
    • تاريخ ولغة كوردستان
    • من نحن
    • تصريحات صحفيه
    • تحديثات
    • التاريخ
    • وثائقي
    • نصوص
    • من القارئ
    • وجهات نظر
    • المشاركات
    • تكنولوجيا
    • حقائق
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
  • الرئيسية
  • اخبار
  • مقالة
  • بحث
  • التحليل السياسي
  • حقائق
  • الكل
    • الدراسات الاستقصائية
    • الإعلانات
    • ريبورتاج
    • المحررين
    • علم البيئة
    • اقتصاد
    • المرأة
    • الشبيبة
    • الصحافة الاجنبية
    • تاريخ ولغة كوردستان
    • من نحن
    • تصريحات صحفيه
    • تحديثات
    • التاريخ
    • وثائقي
    • نصوص
    • من القارئ
    • وجهات نظر
    • المشاركات
    • تكنولوجيا
    • حقائق
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Anasayfa اقسام دراسات

OPCW, Kürt Katliamlarına Ortaktır – ÖZEL DOSYA

Yayınlayan Lekolin
31 أكتوبر 2022
Kategori: دراسات
282 3
A A
OPCW, Kürt Katliamlarına Ortaktır – ÖZEL DOSYA
Facebook İle PaylaşınTwitter İle Paylaşın
FacebookX

Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW), Başur Kürdistan’da işgalci Türk devletinin Özgürlük Gerillarına ve bölge halkına karşı kullandığı kimyasal silahların somut kanıtları ortadayken takındığı Ölüm Sessizliğiyle işlenen insanlık suçuna ortak olmaktadır.

Uluslararası bir organizasyon olan Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) sadece her türlü kimyasal üretimini yasaklamak, taşınmasını, kullanmasını yasaklamakla yetkili değil. Merkezi Hollanda’nın Lahey kentinde bulunan OPCW, aynı zamanda imzalayan ülkelerdeki kimyasal silahların varlığına ilişkin elindeki verileri değerlendirmek ve bu silahları elinde bulunduran ülkelerin silahların imhasını sağlamakla yükümlü.

Kimyasal silah kullanıldığına dair iddiaları araştırmakla da sorumlu olan OPCW, Türkiye’nin 10-14 Şubat 2021’de Başur Kürdistan’ın sınırları içerisinde yer alan Zap, Avaşin ve Garê alanında Özgürlük Gerillarına dönük kimyasal silah kullandığı dair haber ve görüntülere rağmen bunları araştırmaya dönük herhangi bir çalışmada bulunmadı.

OPCW binasının önünde gerçekleşen gösterilerle bu kuruluşu görevini yapmaya çağıran Kürtler, taleplerinden henüz kalıcı bir sonuç almış değil. Türkiye’nin kimyasal silah kullandığına dair iddiaların araştırılmaması ise kanıtların zaman aşımına uğratılarak ortadan kaldırılması amacı gütmektedir.

Zira bazı kimyasal silah ve türevlerinin hava ve su ile temas ettikten bir süre sonra izleri ortadan kaybolabiliyor.

2 BİN 467 KEZ KULLANILDI

Zap, Metîna ve Avaşîn bölgelerine dönük 17 Nisan başlatılan ve 6’ncı ayını geride bırakan saldırılarda kimyasal silah kullanımı hiç gündemden düşmedi. HPG’nin saldırılara dair açıkladığı 6 aylık bilançoda, 14 Nisan-14 Ekim tarihleri arasındaki Türkiye’nin 2 bin 467 kez yasaklı bomba ve kimyasal silah kullandığına dikkat çekildi. Taktik nükleer, termobarik ve fosfor bombalarının kullanıldığı aktarılan açıklamada, Ağustos, Eylül ve Ekim aylarında kimyasal silah kullanımı sonucu Zap’ın Şikefta Birîndara alanında 9, Karker alanında 5 ve Avaşîn’in Werxelê alanında 3, daha önce 27 gerillanın da işgalci Türk devleti tarafından şehid edildiğini açıklamıştı.

En son Ağustos, Eylül ve Ekim aylarında kimyasal silah kullanımından kaynaklı 17 HPG ve YJA-Star Özgürlük gerillasının kimlikleri açıklandı. Kimyasal silaha maruz kaldıktan sonra yaşamını yitiren 2 Özgürlük gerillasının görüntülerinin yayınlanması işgalci Türk devletinin kimyasal kullanımının ayyuka çıktığının somut göstergesi oldu.

HEYETLER KDP TARAFINDAN ENGELLENDİ

Saldırıları yerinde incelemek için Başûrê Kurdistan’a giden Nükleer Savaşın Önlenmesi için Uluslararası Hekimler (IPPNW) heyeti KDP tarafından engellenmişti. Buna rağmen heyet Türk devletinin kimyasal silah kullandığını ortaya koyan görüntü ve fotoğrafları da ortaya koyan bir rapor hazırladı. Rapor, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün (OPCW) yanı sıra, Birleşmiş Milletler’e, Avrupa Konseyi’ne Avrupa Parlamentosu’na ve çok sayıda ülkenin parlamentosu ile liderlere, Vatikan’a ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) gibi sivil toplum örgütlerine de gönderildi. Kimyasal ile ilgili elde ettikleri bulgu ve belgeleri kamuoyu ile paylaşarak “Bağımsız bir soruşturmayı haklı çıkaracak kadar güçlüdür” diyen heyet, OPCW ve BM’den bölgeye bir heyet göndererek, bağımsız bir soruşturma yapmasını talep etti.

Almanya’nın OPCW’deki temsilcisiliğine mektup gönderen Federal Meclis Üyesi Gökay Akbulut da  kimyasal silah kullandığına dair birçok bilgi ve bulgunun varlığına dikkat çekerek bu konuda bağımsız bir soruşturma talep etmişti.

TÜRK DEVLETİ EN ÇOK YASAKLI KLOR GAZINA BAŞVURUYOR

Birçok kimyasal silahta olduğu gibi çift yönlü kullanıma sahip klor maddesinin kimyasal silah olarak kullanılması, Türkiye’nin de 1997 yılında imzaladığı Kimyasal Silahlar Sözleşmesi (CWC) kapsamında yasaklıdır. Klor gazı sarı-yeşil renkli olup, ağartıcıya benzer güçlü bir kokuya sahip. Ayrıca fosgen gazı, nefes almayı engelleyen ve vücuttaki dokulara zarar veren boğucu bir etmendir. Kolayca basınçlandırılabildiği ve sıvı halde soğutulabildiği için sevk etmesi ve depolanması mümkündür.

Klor havadan daha ağır olduğu için hızlı yayılıyor ve yere yakın kalıyor. Kimyasal silah olarak klorun son derece yıkıcı etkileri var. Klor, çift yönlü kullanıma sahip olduğu için üretimi ve gizlenmesi oldukça kolay bir kimyasal madde ve bu yönü onu diğer kimyasal silahlara oranla daha tehlikeli hale getiriyor. Klor ve benzeri pek çok kimyasal silahın Türkiye tarafından Özgürlük gerillalarına karşı kullanıldığı daha önce pek çok kez delillerle kamuoyuna açıklandı ve bunlar Kürt medyasında genişçe yer aldı. Fakat buna rağmen OPCW hala Ölüm sessizliğini bozmadı.

İŞGALCİ TC’NİN KİMYASAL SİCİLİ KABARIK

Türkiye 1993 yılında imzaya açılan OPCW’nin sözleşmesine 12 Mayıs 1997 tarihinde taraf oldu. Elbette OPCW’ye üyelik sadece formalitede kalıp tarihten günümüze kadar Kürt halkına karşı her türlü kimyasalı kullanmaktan geri durmadı.

DERSİM’DE ALMAN YAPIMI NAPALM GAZI KULLANDI

İşgalci Türk devleti, Cenevre Protokolü’nü imzalamasının üzerinden yıllar sonra Almanya’dan tonlarca Dersim katliamında kullanması için en öldürücü kimyasal gazlardan biri olan ‘Napalm’ gazı satın aldı. İşgalci Türk devleti 1938 Dersim katliamında kimyasal kullanarak çocuk, kadın, yaşlı demeden onbinlerce insanı toplu bir şekilde katletti.

Dönemin Eski Türk Dışişleri Bakanı Çağlayangil, “Ordu zehirli gaz kullandı. Mağaraların kapısının içinden. Bunları fare gibi zehirledi. Yediden yetmişe o Dersim Kürtlerini kestiler.” İtirafında bulunmuştu.

Birçok tanık ve belgelere rağmen Dersim’deki katliamlarda kimyasal silah kullanımına dair adım atılmadı. Uluslararası denetleyici kurumlar da Türkiye’ye herhangi bir yaptırımda bulunmadı.

SEREKANİYÊ’DE YAKICI SARİN GAZI

İşgalci Türk devleti 9 Ekim 2019 tarihinde Serêkaniyê ile Girê Spî kentleri başta olmak üzere Kuzey ve Doğu Suriye bölgelerine dönük işgal saldırısı başlattı. Bölgeyi havadan ve karadan yoğun bir şekilde bombardımana tutan işgalci Türk devleti 13 Ekim’de Serêkaniyê ve Girê Spî’de onlarca çocuğun da içinde bulunduğu yüzlerce Kürt sivile karşı yakıcı olan ‘Sarin’ gazı vb. kimyasal silahlar kullandı.

30 BİN DOLAR RÜŞVET ALAN OPCW TC’YE GÖZ YUMDU

Serêkaniyê ile Til Temir hastanelerine kaldırılan yaralılarda görülen yanma vakalarında kimyasal silah kullanıldığına dair net bulgular olmasına rağmen OPCW işgalci TC’nin Serêkaniyê ve Girê Spî yönelik işgal saldırılarında kimyasal silahlar kullanması ile ilgili soruşturma başlatmayı reddetti. İşgalci Türk devleti bu insanlık dışı kimyasal saldırıyı yapmadan birkaç gün önce OPCW Kimya ve Teknoloji Merkezi’ne her iki tarafın da tesadüfi olduğu konusunda ısrar ettiği 30.000 € (25.000 £) rüşvetini çoktan teslim etmişti.

BAKUR KÜRDİSTAN’DA SAYISIZ BÖLGEDE KULLANDI

1994 yılından günümüze kadar Kürt halkına ve özgürlük gerillasına kimyasal silah kullanan işgalci Türk devleti Besta’da, Cudî’de, Gabar’da, Bitlis’in Sipanê Xelat’ında, Güney Batı’nın Engizeklerinde, Amed’in Andok dağlarında Apê Musa’da ve Bêzar dağlarında 128’den fazla özgürlük gerillasını şehid düşürdü.

2011 yılına gelindiğinde bir kez daha Çukurca’da kimyasal silah kullanıldı. Kazan Vadisi’nde, 22-24 Ekim 2011 tarihleri arasında yapılan bombardımanda 36 Özgürlük gerillası şehid düştü. Olay yerine giden ulusal ve uluslararası heyetler, yanmış ve paramparça cenazelerle karşılaştı. Bulgular ve tespitlerin tümü gerillaların kimyasal silah saldırısı sonucu öldürüldüğü yönündeydi. Buna rağmen buradaki bulgular bağımsız kurullarca ele alınamadı.

Kazan Vadisi’nde araştırma yapan dönemin Federal Alman Parlamenteri Dış İlişkiler Komisyonu üyesi ve 2 yıl Birleşmiş Milletler de biyolojik kimyasal silahlar konusunda uzman olarak çalışan Jan Van Aken, işgalci Türk devletinin kimyasal silah kullanmış olabileceğine işaret eden 5 örneğin bulunduğunu işaret ederek, şu çarpıcı bilgileri paylaşmıştı: “Türkiye kimi bombaların içini gazlarla doldurmuş. İngiltere’de Bradford Üniversitesi bir rapor hazırladı. Ve bu raporda Türkiye’nin ürettiği bombalarda gaz kullandığı tespit edilmiş. Bunlar normal kullanılan gazlar değil. 8 kilometre havada uçarak etki yaratabiliyor.”

Tarihten günümüze kadar kendi varlığını Kürdün yok oluşu üzerinden sürdürmeye çalışan işgalci Türk devleti her türlü kirli savaş yöntemlerine başvurmuştur. Ortadoğu eksenli sürdürülen 3.Dünya savaşında salt kendi çıkarlarını esas alan hegemon güçler de işgalci Türk devletinin insanlık ve savaş suçları karşısında üç maymunu oynamaktan geri durmamıştır. İnsan yaşamının, çıkarların kurbanı edildiği ve değersizleştirildiği bir çağdan geçiyoruz. İşgalci Türk devletinin işlediği savaş suçlarına karşı sadece Kürt halkı değil, kendine insanım diyen herkes harekete geçmelidir!

Militan RÊHAT

Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

Etiketler: Avrupa KonseyiBirlieşmiş MilletlerFosforIPPNWKimyasalkürt halkıOPCWPKKTaktik NükleerTermobarik
Önceki yazı

KDP’yi Bir Kez Daha Uyarıyorum Düşmana Gönüllü İşbirlikçilik Etmekten Vazgeçmelidir – YAZI DİZİSİ BÖLÜM 2 SON

Sonraki Haber

Şam Yönetimi ile Diyalog Arayışları

Benzer Haberler

İşgalci Türk Devletinin Savaş Suçları ve Uluslararası Sessizlik
دراسات

İşgalci Türk Devletinin Savaş Suçları ve Uluslararası Sessizlik

14 ديسمبر 2022
TC’NİN İKİNCİ YÜZ YILINDA DEMOKRATİK CUMHURİYETİ
التحليل السياسي

TC’NİN İKİNCİ YÜZ YILINDA DEMOKRATİK CUMHURİYETİ

13 ديسمبر 2022
Devlet Eliyle Üzeri Örtünmek İstenilen Taciz Ve Tecavüz Olayları BÖLÜM – 2 SON
دراسات

Devlet Eliyle Üzeri Örtünmek İstenilen Taciz Ve Tecavüz Olayları BÖLÜM – 2 SON

12 ديسمبر 2022
Sonraki Haber
Şam Yönetimi ile Diyalog Arayışları

Şam Yönetimi ile Diyalog Arayışları

Öne Çıkan Yazılar

  • Komünar Sitesi Yayında

    Komünar Sitesi Yayında

    1186 Paylaşım
    Paylaş 474 Paylaş 297
  • Ermenistan 2 Gerillayı Neden Ve Nasıl Teslim Etti

    834 Paylaşım
    Paylaş 334 Paylaş 209
  • Sihad Barzani Komutasında MİT Yeni Üsler Kuruyor!

    1133 Paylaşım
    Paylaş 453 Paylaş 283
  • 30 Yıllık Serxwebûn Arşivi İnternette

    1015 Paylaşım
    Paylaş 406 Paylaş 254
  • İstihbarat ve Türk Devlet Geleneği –DOSYA 1

    994 Paylaşım
    Paylaş 398 Paylaş 249

Önerilenler

Özel Savaş Politikalarının Merkezi Amed

 Kerkük Karışacak! -ÖZEL HABER

2023’te Kürtleri Büyük Zafer TC’yi Yıkım Bekliyor Neden Mi?

MİT Rojava İşgal Operasyonu İçin Urfa’da Arap Aşiretleriyle Toplandı – ÖZEL HABER

Cinayet ve Katliam Çetesi MİT’in Unuttuğu Gerçek

  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Tüm Yazılar
KÜRDİSTAN ARAŞTIRMALAR MERKEZİ

© 2020 Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

Tekrar hoşgeldiniz!

Hesaba giriş

Şifrenizimi unuttunuz?

Tüm alanlar zorunludur

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Oturum aç

Add New Playlist