• kurdî
  • Turkish
  • الرئيسية
  • اخبار
  • مقالة
  • بحث
  • التحليل السياسي
  • حقائق
  • الكل
    • الدراسات الاستقصائية
    • الإعلانات
    • ريبورتاج
    • المحررين
    • علم البيئة
    • اقتصاد
    • المرأة
    • الشبيبة
    • الصحافة الاجنبية
    • تاريخ ولغة كوردستان
    • من نحن
    • تصريحات صحفيه
    • تحديثات
    • التاريخ
    • وثائقي
    • نصوص
    • من القارئ
    • وجهات نظر
    • المشاركات
    • تكنولوجيا
    • حقائق
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
  • الرئيسية
  • اخبار
  • مقالة
  • بحث
  • التحليل السياسي
  • حقائق
  • الكل
    • الدراسات الاستقصائية
    • الإعلانات
    • ريبورتاج
    • المحررين
    • علم البيئة
    • اقتصاد
    • المرأة
    • الشبيبة
    • الصحافة الاجنبية
    • تاريخ ولغة كوردستان
    • من نحن
    • تصريحات صحفيه
    • تحديثات
    • التاريخ
    • وثائقي
    • نصوص
    • من القارئ
    • وجهات نظر
    • المشاركات
    • تكنولوجيا
    • حقائق
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Anasayfa اقسام المشاركات

KÜRESEL GÜÇLER ve DEĞİŞEN ORTADOĞU POLİTİKALARI

Yayınlayan Lekolin
5 مايو 2020
Kategori: المشاركات
253 10
A A
KÜRESEL GÜÇLER ve DEĞİŞEN ORTADOĞU POLİTİKALARI
Facebook İle PaylaşınTwitter İle Paylaşın
FacebookX

19 Nisan 2016 Salı Saat 09:49

Küresel güçlerin 21. yüzyılda hedef olarak belirledikleri coğrafya, öncelikli olarak Ortadoğu ve Kuzey Afrika’dır. Ortadoğu için hazırlanan, yazılan çizilen senaryoların yüzyıllık bir proje olduğu, haritaların ve sistemlerin hızla değişim yaşadığı yenidünya düzeni projesinde yine dengeler de hızlı değişimlerin baş gösterdiği ve bunlara müdahalelerin ardı ardına gelme başladığına şahit olmaktayız

Küresel güçlerin 21. yüzyılda hedef olarak belirledikleri
coğrafya, öncelikli olarak Ortadoğu ve Kuzey Afrika’dır. Ortadoğu için
hazırlanan, yazılan çizilen senaryoların yüzyıllık bir proje olduğu,
haritaların ve sistemlerin hızla değişim yaşadığı yenidünya düzeni projesinde
yine dengeler de hızlı değişimlerin baş gösterdiği ve bunlara müdahalelerin ardı
ardına gelme başladığına şahit olmaktayız.

Küresel güçlerin, 
Ortadoğu da paylaşım savaşlarındaki stratejilerini yeni bir boyutta ele
alıyorlar. Yaptıkları askeri, siyasi ve ekonomik hamleler ile sonuç alıcı
konuma getirmek için adeta satranç oyununa oturmuş ve piyonları ile saha da
oyun kurucu hamleyi yapmak için fırsatı kollayan pozisyondalar. Mevcut
müdahalelerin piyonlar arasında olması, satranç tahtasının başındaki iki
kutuplu Dünya yaratmak isteyen güçlerin bir oyunu olduğu gerçekliği göz ardı
edilmemelidir. Aslında görünürde zıt görünen bu kutuplar, çıkarları söz konusu
gereğince Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da ortak stratejik akılda bir araya
geldiler. Bunun ismini de Hristiyan birliği olarak ortaya koydular.

Ortadoğu’da
Hristiyanlık Kardeşliği

962 yıl sonra 12 Şubat günü bir araya gelen Katolik ve
Ortodoks kiliseleri adına,  Katolik
Kilisesi lideri Papa Francesco ile Rus Ortodoks Kilisesi lideri Kirill,
Havana’daki Jose Marti Havalimanı’nda 2 saat süren bir görüşme yapmışlardı.
Papa Francesco’nun Patrik Kirill ile kucaklaşırken “Kardeşim! Sonunda! dediği
basına yansımıştı. Patrik Kirill de, basının önündeki bu ilk karşılaşmada
“Artık her şey daha kolay olacak dediğine şahit olduk.

Katolik ve Ortodoks kiliseleri arasında 30 maddelik ortak
bildiride Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki Hristiyanların maruz kaldıkları
baskılar, dinler arası diyalog ve inanç özgürlüğü, göç krizi gibi temalarda
mesajlar verildi.

Papa Francesco’nun 2015 Mayıs aylarında, Katolik ve Ortodoks
kiliselerinin Ortadoğu’nun yeniden dizaynı konusunda, İstanbul Fener -Rum
patriği Bartholomeos üzerinden başlatmış olduğu süreç ile beraber Ortadoğu’da
dengelerin yeniden belirlenmesi adına düğmeye basılması anlamı taşıdığını
söyleyebiliriz. Değişen bu dengelerde baş aktörlerin ortak politikalarına
bakmak gerekir.

Rusya-ABD “Suriye
Politikaları

Rusya ve ABD’nin Suriye konusunda fikir birliğine varması ve
Rusya’nın Suriye’de fazladan bulundurduğu askeri gücünü çekmesini bu anlaşma
çerçevesinde okumak gerekir. Nitekim Rusya, Suriye’de dört yüz bölgede/On bin
sorti ile rejimin elini güçlendirmiştir. Ayrıca, Siyasi olarak her türlü
desteği sunmaktadır. Rusya’nın bölgede, Tek rejimli Suriye Federasyonunu
destekleyeceği şimdilik bilinen bir gerçektir.

Rusya’nın Suriye politikaları bizlere şu bilgileri
vermektedir: bölgede Hegemonik bir güç olarak NATO’ya rağmen varlığımı
koruyacağım. NATO ve AB ile karşı karşıya gelmemek adına da Ortadoğu’da,
NATO-AB ittifakı ile sıcak temaslar ve açıklamalar ile Diplomatik alanda Rusya
Federasyonuna bölgede ekstra güç kazandırmaktadır.

7 Şubat 2011 tarihinde Libya’da başlayan protestolar ve
sonrasında iç savaşa dönen olaylara seyirci kalan Rusya, Libya’daki siyasi-
fikir birliği gücünü kaybettiği gibi, Kuzey Afrika politikalarını ve bölgenin
en önemli ve büyük limanını da kaybetmiştir. Rusya, Libya’da izleyici konumunda
kalarak kaybettiği politikalarından ders çıkartarak,  Suriye’de ki varlığını tüm Dünya’ya ilan
etmiştir. Rusya’nın sıcak denizlere inme ve Ortadoğu’da başta enerjide söz sahibi-belirleyici
rol üstelenen ülkelerden olmak adına, Ortadoğu’da, NATO dışında askeri güç
olduğunu da ispatlamıştır.

Ortadoğu’da Enerji paylaşımları dışında Rusya’nın Silah
pazarında önemli bir yeri vardır. Bu nedenle Ortadoğu coğrafyası Rusya için,
bulunmaz bir pazar ve dengeleri belirleme adına stratejik bir konumdur.

Rusya bu bağlamlarda, Rojava’da DAİŞ nezdinde, NATO ile
savaşan Kürtleri bölgede stratejik ittifak çerçevesinde kendisine yakın hissetmekte.
Bu yakınlaşmanın sonucu olarak, 
Rusya’nın bölgede söz sahibi olma vizesi, Cerablus bölgesini işgal eden
DAİŞ terör örgütünün işgal ettiği topraklardan çıkartılması gerekmektedir.
Cerablus’un DAİŞ Barbar terör örgütünden temizlenmesi, AKP’nin Ortadoğu’daki
kirli politikalarının çöküşü demektir. Bu iki hegemon güç bu hesapların peşinde
hareket ederken AKP hükümeti Rusya’nın uçağını düşürerek aslında Rusya ve NATO
devletleri arasında bir kriz yaratma arayışındaydı. Bu oyuna gelmeyen bu iki
blokun son durumu neticesinde her geçen gün kendi açısından hesaplar yapan AKP,
DAİŞ ile sürekli ittifakını pekiştirecek olan tarzda yeni planlamalar yapıyor.

AKP -DAİŞ Küresel
İttifakı

AKP, Ortadoğu’da Küresel güçlerin verdiği görev ve misyonun
dışında hareket ederek, Radikal Sünni İslam bloğu çizgisinde, Neo-
Osmanlıcılığı derinden örgütlemek istedi. Oysaki AKP’nin görev ve misyonu
radikal İslama karşı ılımlı İslam projesini hayata geçirmekti.

2014 Mayıs ayında, Katar’da yapılan toplantı yeni bir dönemi
açığa çıkarmıştır. Ahmet Davutoğlu’nun da bizzat katıldığı Katar toplantısında,
Suudi Arabistan, Ürdün, Katar ve KDP’nin de içinde yer aldığı ittifakın aldığı
kararlar doğrultusunda, DAİŞ’in bölgede ilerlemesi için görev dağılımları
yapılmıştır. Bu toplantının amaçları arasında, Kürt Halk Önderi Abdullah
Öcalan’ın Kürdistan ulusal savunma hattının oluşturulması teklifine cevaben, DAİŞ’in
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın belirlediği ve oluşturulmasını teklif
ettiği savunma hatlarına saldırı yapması kirli ittifakın en önemli
maddelerinden biriydi. DAİŞ saldırıları, alınan kararlar doğrultusunda bu
hatlar üzerinde yoğunlaştı. Tüm dünya bu saldırılara uzun süre seyirci kalarak
Ortadoğu’da sahaya sürdükleri yeni piyonu olan Esaddullah Timlerinin neler
yapabileceğini izleyip durdular. Musul’a tek mermi sıkmadan giren DAİŞ,
hazırlanan senaryo gereği bir sonraki hedef olan Rojava’ya saldırmak için AKP
ve Sünni Radikal ittifakının sağladığı her türlü imkan ile katliamlar
gerçekleştirmeye başladı.

Nitekim Kobanê’de Demokratik güç bloğu tarafından bir destan
yazıldı. Kobanê’de yaşananlar, DAİŞ-AKP ittifakını deşifre ettiği gibi YPG-YPJ
güçlerinin AKP-DAİŞ, özelde ise bağlı olduğu bölgesel ve NATO güçlerine ağır
bir yenilgiyi tattırmıştır. Aldıkları bu yenilgi ile şoke olan NATO güçlerinden
Fransa öz eleştirisini vermiştir.

Kobanê Zaferi ve
Fransa

Kobanê zaferi karşısında, Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, PYD
eş başkanı Asya Abdullah ve YPG- YPJ komutanı Nesrin Abdullah’ı Elysse sarayında
askeri üniformaları ile kabul etti. Bu görüntü aslında bizlere şunu anlatıyordu:
DAİŞ’e destek sunan devletlerden biri de Fransa’ydı ve bu görüşmenin özünde bir
özeleştiri yatmaktaydı. Fransa’da DAİŞ saldırılarının bu görüşme sonrasında
başlamış olması da, ittifakın bozulduğuna işaretti. Birlemiş Milletler beş
daimi meclis üyelerinden biri olan Fransa’nın bu hamlesi sonrası, bölgede Sünni
bloğa karşı yeni bir süreçte başlamış oldu.

Küresel güçler Ortadoğu’da ulus devletlere siyasi ve
ekonomik müdahaleler ile yeniden dizayn projesi dışında, savaş yöntemleri ile
dizayn etme müdahaleleri olmaktadır. Kürt’ler den bu çıkış beklenmiyordu çünkü
bahar Arap baharı olacak deniliyordu. Ama bu Arap baharının aslı astarı her ne
kadar demokratik bir halk hareketi olarak açığa çıkmak istemişse de bunu
başaramamıştır.

Arap Baharı

Arap baharının başlangıç özü itibarıyla demokratik bir halk
hareketi olduğunu görmek gerekir. Ancak Paradigması (Önderi- Hareketi ve
ideolojisi) olmadığından, küresel güçler tarafından sistem içine çektirildiler.
Küresel güçler müdahale ettiği bölgelerde iktidarları değiştirmelerine rağmen,
özünü değiştirememekteler.

Mısır, Libya bunun yakın örnekleridir. Geçmişte, Irak’a
müdahalesinden, bugüne kadar içinden çıkılmaz bir hal ve durum yaratmıştır.

İngilizler, yaşanan Arap baharının sonuçlarını kendilerine
göre tasarımlamak için hamle başlattılar. Öncelikli hedefleri, “Ortadoğu’da ki
bazı devletleri (22 Arap devleti) yarı sömürge/ sömürge haline getirmek, Mezhep
ayrılıklarını derinleştirmek olmuştur. Böylelikle daha rahat kontrol
edilebilir bir Ortadoğu coğrafyası yaratmış olacaklardı. Bu koşullar altında
İran’ın değiştirilmesi için adımlar atılmış derken bunun aslında değiştirme
değil güçlendirme olduğunu anlamış bulunuyoruz.

İran’a Yaptırımdan-Yatırıma

Küresel güçler tarafından 35 yıldır uygulanan ambargo,
Temmuz 2015 tarihinde varılan anlaşma ile bölgede dengelerin değişmesi adına önemli
bir işaretti. Ocak 2016 yılında, Nükleer müzakerelerde varılan anlaşmanın
yürürlüğe girmesiyle banka, sigorta, taşımacılık, petrokimya, değerli madenler
ve tüm ekonomik ambargolar askıya alınmaksızın kaldırılması kararı alınmıştır.
Hatta silah alanındaki ve füzelerle ilgili ambargolar dahil 5 yıllık
kısıtlamanın ardından kalkması karara bağlanmıştır. İran ve BM arasında P5+1
olarak adlandırılan anlaşma yukarıda yazılan bilindik maddelerin dışında perde
arkasında yatan ve kamuoyuna yansımayan ittifakın temelinde, Sünni Bloğa karşı Şii
bloğunun Ortadoğu da desteklenmesi ve güçlendirilmesi. İran ve İsrail
devletleri arasında sorunların giderilmesi gibi can alıcı anlaşmalar üzerinde
müzakere edildiğidir.

Küresel Sermaye
Sırları

Ambargonun kaldırılması ile birlikte, İran’a CRF (Council of
Foreing Relations) kontrolünde olan, Shell- BP ve Total gibi çok uluslu
şirketlerin yatırım için akın ettiğini gözlemlemek mümkündür. CRF ayrıca bir
think-thank kuruluşu olarak görevlerini sürdürmekte ve ABD’nin Küresel dış
politikalarına yön veren bir aile şirketi olarak, Ortadoğu da perde arkasındaki
güç konumundadır.

CRF ya da diğer adıyla KONSEY, 2. Dünya savaşı sonrası, ABD
başkanı TRUMAN üzerinden, Batı Avrupa’nın yeniden şekillenmesinde ekonomik
destekler sunmuştur. Marshall yardımları da bu dönemde devreye girmiştir.

1944 yılında, Fransa’ya acil ekonomik ihtiyaçların
karşılanması için 250 milyon Frank bütçe ayrılıyor.

1944 yılında kurulan Küresel finans merkezi IMF’nin
katılımcıları arasında CRF ailesinin büyük bir pay sahibi olduğu ve 20’ye yakın
çok uluslu şirketlerinin yer aldığı bilinen bir gerçektir.

1945 yılında ise Dünya Bankasının kurulduğu ve Küresel
Sermayenin artık tek merkezde yönetildiği bir yapılanma halini almaktadır.

Küresel güçler, İran üzerinden kaldırılan ambargonun,  ekonomik boyutun dışında, Şii bloğunun
güçlenmesi adına politika değişikliğine gittiği temelinde de ele almak gerekir
meseleyi. Ortadoğu da baş gösteren mezhep çatışmaları Arap yarımadasını
parçalayacak gibi gözüküyor. Küresel sermaye güçleri bu bloklarla ittifakını
geliştire dursun parçalanma ise an be an geledursun…

Küresel Sermaye ve
Şii Bloğu

Bu anlamda en önemli işareti, Yemen’de vermişlerdir.
Yemen’de Husi’lere, askeri ve lojistik destek vermesi için İran ile
ortaklaşmaya gidilmiştir. Rusya ve ABD, Suriye’de olduğu gibi, Yemen’de Halk
direnişi birliklerine destek olan Suudi Arabistan öncülüğünde kurulan Körfez
ittifakına karşı, Husi’lere İran ile ortak politika ekseninde aynı safta yer
aldıklarını açıklamış ve her türlü desteklerini sunmuş ve halen bu desteklerini
sürdürüyorlar. Şii bloğunun güçlenmesi adına, petrol varil/brent fiyatlarına
yapılan müdahale ile geçimini petrol üzerine kuran Sünni-Arap sermayesine küresel
müdahalede bulunulmuştur.

Geçim kaynağının önemli bir bölümünü petrol üzerine
kurgulayan ve Sünni blok ile ortaklaşan KDP-AKP
ile içine girdiği kirli ticari ve kayıt dışı ekonomik ittifakları da bu
süreçten nasibini almış ve büyük bir hayal kırıklığına uğramışlardır.

Bölgede, gelecek günlerde Şii bloğu eliyle, Ortadoğu’nun
yeniden dizayn edilmesi için uygulanacak yöntemlerin başında, Küresel sermaye
güçlerinin oluşturacağı BİO-İKTİDAR projelerine şahitlik etmiş olacağız.

 

Armanç Amed

Kürdistan
Stratejik Araştırmalar Merkezi

www.lekolin.com
– www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info – www.navendalekolin.com

0

21

TR

:” ”

:””

” “,” ”

:” ”

Kürdistan
Stratejik Araştırmalar Merkeziwww.lekolin.com
– www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info – www.navendalekolin.com

Etiketler: araştırmaDEGISENguclerkurdiKurdishkurdistanKURESELLekolinORTADOGUPOLITIKALARITurkishTürkiyeVE
Önceki yazı

Öcalan: İki Protokol Hazırlanıp Meclis’e Sunulmalı

Sonraki Haber

Yemen Operasyonunda Gözden Kaçanlar…

Benzer Haberler

Kadın Bir Gerillanın Bakışı
التحليل السياسي

Kadın Bir Gerillanın Bakışı

11 أكتوبر 2022
ŞER!
التحليل السياسي

ŞER!

29 سبتمبر 2022
Bu Genci Tanıyor Musunuz?
التحليل السياسي

Bu Genci Tanıyor Musunuz?

23 سبتمبر 2022
Sonraki Haber
Yemen Operasyonunda Gözden Kaçanlar…

Yemen Operasyonunda Gözden Kaçanlar...

Öne Çıkan Yazılar

  • Komünar Sitesi Yayında

    Komünar Sitesi Yayında

    1186 Paylaşım
    Paylaş 474 Paylaş 297
  • Ermenistan 2 Gerillayı Neden Ve Nasıl Teslim Etti

    834 Paylaşım
    Paylaş 334 Paylaş 209
  • Sihad Barzani Komutasında MİT Yeni Üsler Kuruyor!

    1133 Paylaşım
    Paylaş 453 Paylaş 283
  • 30 Yıllık Serxwebûn Arşivi İnternette

    1015 Paylaşım
    Paylaş 406 Paylaş 254
  • İstihbarat ve Türk Devlet Geleneği –DOSYA 1

    994 Paylaşım
    Paylaş 398 Paylaş 249

Önerilenler

Özel Savaş Politikalarının Merkezi Amed

 Kerkük Karışacak! -ÖZEL HABER

2023’te Kürtleri Büyük Zafer TC’yi Yıkım Bekliyor Neden Mi?

MİT Rojava İşgal Operasyonu İçin Urfa’da Arap Aşiretleriyle Toplandı – ÖZEL HABER

Cinayet ve Katliam Çetesi MİT’in Unuttuğu Gerçek

  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Tüm Yazılar
KÜRDİSTAN ARAŞTIRMALAR MERKEZİ

© 2020 Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

Tekrar hoşgeldiniz!

Hesaba giriş

Şifrenizimi unuttunuz?

Tüm alanlar zorunludur

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Oturum aç

Add New Playlist