Sömürgeci soykırımcı Türk faşizminin her açıdan uzantısı ve payandası olmuş KDP, ne hikmetse 14. Kongresini gerçekleştirme sürecinde olduğunu 12 yıl sonra deklere etti. Yaşadığı iç ve dış sorunlarla yüzleşmekten kaçıp, parti kongresine gerekçeler uydurup erteleme oyunu sergileyen KDP cenahı, en son yaptığı Politbüro toplantısında parti kongresini Ekim ya da Kasım ayında yapacağını, bunun için hazırlık komitesi oluşturduğunu iddia etti. KDP çevresinden edinilen bilgilere göre oluşturulan bu hazırlık komitesine 13. kongre hazırlık komitesinde olduğu gibi Ankara’dan AKP’nin medya imaj danışmanlık ekibinin getirildiği belirtilmektedir.
Yerellerde kongre delegelerinin seçim takvimi belirlendi. Kongreye de yansıması beklenen bu delege seçimlerinde, Barzani aile oligarşisinin müdahalesi çok ciddi bir irade kırımı ve temsilde adalet sorunları yaşandı. Aile ve aşiretlerin delege tercihlerine yapılan iradi müdahaleler ciddi bir kırılma ve küskünler kümesinin oluşmasına neden oldu. KDP’nin modern bir siyasi parti kimliği ile bağdaşır siyasi stratejiye dayalı teorik program ve tüzük açmazı yaşadığı bilinmektedir. Bu durum Partinin tüzel kimliğini tartışmalı kılmaktadır. KDP, tabii olduğu Irak Siyasi Partiler Kuruluş Yasası’na göre kongresini zamanında yapmadığından yasal meşruluğu tartışmalı olmuştur. Bu konuda Irak Yüksek Seçim Komserliği tarafından defalarca uyarı ve ihtar çekilmiştir. Bu nedenle siyasi parti tüzel kimliği sorunludur ve seçimlere katılması yasal mevzuata aykırılık arz ettiği belirtilmektedir.
İlk kuruluş kongresini 1946’da Bağdat’ta toplayan KDP’nin şimdiye kadar toplamda 13 Kongre yaptığı bilinmektedir. Bu kongrelerin tarihleri ve gerçekleştirildiği yerler sırasıyla şöyledir: 1946 Bağdat, 1951 Bağdat, 1953 Kerkük, 1959 Bağdat, 1960 Bağdat, 1964 Qaladuze, 1966 Galala, 1970 Naw Pirdan, 1979 Bradost, 1989 Mergever, 1993 Hewler ve 2000 Hewler. 13. Kongresi 11 Aralık 2010’da Hewler’de yapılan KDP’nin, 14. kongresini Duhok’ta gerçekleştireceği belirtilmektedir. Parti program ve tüzüğünde sosyalist partilerin kuruluş esasına dayalı örgütlenme modelini benimsediği belirtilen KDP’nin, 2 yılda bir konferans, 4 yılda bir de kongre yapması gerekirken, kongrelerini 10 yılda bir gerçekleştirmesi, yapılan bu kongreleri de tartışmalı hale getirmektedir.
Onur konukları faşist, danışmanları AKP’li!
Bilindiği gibi KDP’nin 11-12 Aralık 2010’da “Yenilenme, adalet ve birlikte yaşam” sloganı ile Hewler’de gerçekleştirdiği 13. kongresi Kürt halkı için utanç tablosu görüntüsündeydi. Sömürgeci soykırımcı faşist Türk devleti yetkililerine onur konuğu protokolünde yer verilmesi, her onurlu Kürdün hafızasında tarihi bir iz bıraktı. Kongre hazırlık komitesine danışmanlık yapanların AKP siyaset danışmanlarından oluşması, belki de AKP-KDP arasındaki tarihi Nakşibendi dirsek temasının dışavurumuydu.
“Değişim” sloganıyla gerçekleşen 13. Kongrede merkezi komite üyeleri açıklanmıştı. Eskiden 31 kişiden oluşan merkez komite sayısı 51 asil, 9 da yedek olmak 60’a çıkarken bunların sadece 5’i kadındı. Oysa kongrede temel değişim mesajlarından biri de sözde “Kadın açılımı”ydı ve Merkez Komite’nin yüzde 16’sının (8) kadınlardan oluşacağı açıklanmıştı, ancak merkez komite listesinde sadece 5 kadın yer alabilmişti. Bunların da sadece ikisi kendi oylarıyla seçilirken, diğer üçü de kotadan komiteye seçilmişti. Ayrıca 15 kişiden oluşan politbüroya ise hiçbir kadın girememişti. KDP’nin üst yetkililerinden Barzan Mela Halit’in, kongrede yaptığı açıklamada gelecek kongrede yüzde 10 oranında kadın kotası uygulanacağını ve o kongredeki seçimlerde adaylık için başvurabileceklerini alay edercesine belirtmesi, KDP egemen eril zihniyetinin ne düzeyde olduğunu göstermekteydi.
Mesut Barzani’nin yeniden parti başkanlığına, Neçirvan Barzani’nin de başkan yardımcılığına seçildiği kongrede, yenilenen Merkez Komite listesinde yer alan isimlere bakıldığında Barzani aile bağlarının etkisini görmek mümkündür. Listenin ilk iki sırasında Mesrur Mesud Barzani ile Sidad Mustafa Barzani yer alıyor. Ayrıca 4. sırada Yusuf İdris Barzani, 16. sırada Sirwan Sabir Barzani, 36. sırada Ethem Barzani ve 42. sırada da Ebdulmuheymen Barzani bulunuyordu.
12 yıl sonra KDP’yi 14. kongreye götüren sorunların boyutları ve nedenleri doğru sorgulanmadan KDP’nin geleneksel sorunların kaynağı anlaşılmaz, KDP’yi uzun yıllardır kongre yapmama imtiyazına sahip kılan etmenler de açıklanmaz. Bu 12 yılık süreçte dünya, bölge ve Kürdistan siyasi denkleminde çok ciddi değişimlerin yaşanması, KDP’yi zorunlu olarak örgütsel ve söylemsel yenileme ihtiyacına sevk ediyor olsa da bunu hangi siyasi mekanizma ve paradigma ile yapacağı tartışmalı bir durumdur. İdeolojik yönsüzlükle kapitalist modernite öykünmeciliği ve klasik ulus-devlet taklitçiliğine soyunmuş KDP geleneğinin ciddi siyasi ve örgütsel açmaz içinde olduğu bilinen bir gerçektir. 13. kongresinden bu yana Kürdistani çizgide tarihi tuzaklarla dolu stratejik hatalara savrulması, yaşadığı böylesi ideolojik ve örgütsel açmazların sonucudur; bu döneme damgasını vuran kriz boyutundaki olgulardır.
KDP Kürt Halkına Yapılan Ağır Ulusal Suçların Hesabı Verilecek mı?
Kürt halkının demokratik, özgürlük değerleri bağlamında KDP’nin Ulusal suç niteliği taşıyan tarihi açmazlarını kongrede samimice itiraf edilip hesap vermesi gerektiğini belirtmek önemli olacaktır. Kongrede hesap sorulması ve verilmesi gereken hususları sıralayacak olursak:
- Ulusal kongre hazırlık çalışmalarında doğru ve tutarlı bir ulusal tutumdan uzak, dar particilik hesabıyla bu süreci sekteye uğratma suçundaki payından kaçması,
- Rojava devriminde kendi siyasi geleneğine bağlı seksiyon örgütlemeleri ulusal demokratik çıkarlara göre konsolide etmemesi, Rojava’da düşmana hizmet eden parçalı durumun ortaya çıkmasında ve karşıt propaganda rolünde esas taraf olması, Devrim yıkıcılığında ısrar etmesi
- 2014 yılında DAİŞ’in Şengal’e saldırarak Êzidi halkımızı soykırıma uğratmasındaki tarihi ihanet pozisyonuyla yüzleşmekten kaçınması, Irak Hükümeti ile Kürt halkının kazanımlarının ve Şengal Ezidi Bölgesinin yok edilmesi için 9 Ekim 2020 anlaşmasını yapması,
- Sömürgeci soykırımcı Türk faşizmiyle gizli bir şekilde 50 yıllık petrol anlaşması yaparak Kürtlerin en büyük düşmanı olan Türk faşizmine nefes borusu olması, bu düzeyde işbirlikçi bir konumda bulunması,
- Sömürgeci Soykırımcı Türk faşizmin stratejik çıkarlarına göre Barzani ailesine danışmanlık yapanların tarihi tuzak olarak geliştirdiği Kürt Özgürlük hareketi tarafından ısrarla kaçınılması istenen akıl karı olmayan bağımsızlık referandumunda ısrar edip Kürdistani kazanımlara darbe vurması,
- Kerkük başta olmak üzere 140. Madde statüsündeki Kürdistani alanlarda Kürtlerin yerlerinden edilerek Arap ve Türkmenlerin yerleştirilip demografyanın değiştirilmesine seyirci kalması,
- Sömürgeci soykırımcı işgalcı Türk faşizminin Başurê Kürdistan’a yönelik geliştirdiği askeri soykırım operasyonlarına aktif destek gücü olarak her açıdan katkı sunması, başta Xelifan alanı olmak üzere Kürt gerillalarına yönelik komplovari saldırı ve pusularda bulunması, gerillaları şehit etmesi, Başurê Kürdistan kentlerinde Türk faşizminin suçlardaki ortaklığı, Başurê Kürdistan kentlerinde,Kürt yurtsever ve devrimcilerine karşı yapılan suikastlerde Türk faşizmine sağladığı,istihbari ve lojistik destek sağlaması,
- Maxmur Mülteci kampına yönelik Sömürgeci Türk faşizmin imha konseptine ambargo ile aktif destek sunması,ağırlıkta Bakure Kürdistandan ve Rojhılattan soykırım operasyonundan kaynaklı Başura gelen yurtsever,demokrat Kürt insanına yönelik ağır baskı,tehdit ve şantaj oyunları ile bezdirme Başure Kürdistandan zorla çıkartma suçları
- Parastin’ in Türk sömürgeciliğinin kirli şebekesi MİT ile paylaştığı stratejik bilgiler ve Sinyal istihbaratı anlaşması kapsamında Medya savunma alanlarında bulunan Korek Baz istasyonlarına ait verileri ihale edilmesi Türk faşizmine ağır saldırı ve sinyal denetim imkanı sunması,Medya savunma alanlarına yönelik düşmanın son yıllarda geliştirdiği imha operasyonlarında işgale destek sunma amacı ile gerilla üs bölgelerini kuşatma,geçiş hatlarını tutma,düşmana yol ve yeni ortak karakollar yaparak gerillaya karşı türk devletiyle açık işbirliği suçları
- Başurê Kürdistan’ın zenginliklerinin kanunsuz, hesapsız yağmalanıp, peşkeş çekilmesi ile ilgili yolsuzluklara karşı sesini çıkaran gazeteci ve aratırmacı aydınlara karşı işlenen suçlar, Başure Kürdistanın onur abideleri Şeladuzeli gençler başta olmak üzere zindanlarda ağır işkence de tutulan yüzlerce yurtsever akıbetine ne demeli
- Rojhılate Kürdistan Mücadelesinde tarihe mal olmuş karşı devrimci suçlar için Hakikatleri araştırıp bu suçlarla yüzleşerek özeleştiri veecek mi acaba……..vs….vs…….
KDP Kongresi tarihi dönemeçlerde işlenen suçların muhasebesini yapmayacak ve sorumluklalar açığa çıkarmayacaksa tiyatro olmaktan öteye gitmez. KDP, Kürt Bölgesel Yönetimi’nin kuruluşundan bu yana elde ettiği iktidar imkanlarını dar parti çıkarlarına göre şekillendirme çabası içinde olmuştur. Bu konuda kendisine muhalif olabilecek yurtseverleri ve demokratik güçleri tasfiye etmeye yönelmiştir. Bu konuda Hewlêr ve Behdinan hattında halka yönelik uyguladığı terör, gözdağı ve tutuklamalar, sömürgeci düşman yaklaşımlarına rahmet okutacak türdendir. KDP, baskıyla oluşturduğu tahakkümü sürekli bir biçimde düşmanın hizmetine sunmuş, soykırımcı sömürgeciliğin gelişim zemini haline getirmiştir.
Irak seçim sisteminin sorunlu yapısının yol verdiği adaletsiz temsil gücünü salt menfaatler doğrultusnda kullanmaya çalışarak demokratik uzlaşma kültüründen uzaklaşılmasına yol açtı ve birçok krizin çözümsüz kalmasına zemin oldu. Halbuki en son yapılan Irak Parlamento seçimlerinde genel olarak 260.000 oy kaybetmiştir, ama bunu görmezden gelmektedir. Güya ulusal bağımsızlıkçı çizgide olduğunu iddia ederken,360 derece herkesten çok yönünü Bağdat’a çevirmesi siyasi tezatlığın doruk halidir. Bununla birlikte sömürgeci Türk faşizminin Irak’taki politik çıkar stratejisine paralellik arz eden Sünni Arap ve Türkmen bloğunda ısrarla yer alması da içine girdiği işbirlikçi durumun yalın ifadesi olmaktadır
KDP’nin tümüyle dar aile ve aşiret birliğine dayalı gerici zihniyeti siyasi bir kimliğe büründürmeye çalışması sonuç vermediği gibi, ekonomik imkanlar üzerindeki tasarrufu ise onu bir rant partisi oligarşisine dönüştürmüştür. Başurê Kürdistan’ın tüm ekonomik birikimini tümüyle işgalci, sömürgeci ve soykırımcı Türk faşizmine peşkeş çekmektedir. İşbirlikçi siyasi zihniyetin siyasi bağımlılık ilişkisi, ekonomik alanda da o kadar derin şekillenmiş ki, bugün istese bile bu bağımlılıktan kurtulamayacağı trajik derinlik düzeyindedir. Kürtler arasında bir söz vardır; “Eger aqlê te ji kîsê xelkê be, tê her tim bixusirî-Eğer aklın başkasına aitse, her zaman zararlı çıkarsın.” Kendisi olmaktan uzak bu durumun sırını, Barzan aile gerçekliğinin oluşum kaynağını arayıp bulmak zor değildir. Tarihe mal olmuş düşmanına aidiyet duygu ve düşüncesine bağlanmak, onun ipiyle yol almak, Barzanilerde bir yaşam biçimine dönüşmüştür.
Pirezdin Botan
