• kurdî
  • Turkish
  • الرئيسية
  • اخبار
  • مقالة
  • بحث
  • التحليل السياسي
  • حقائق
  • الكل
    • الدراسات الاستقصائية
    • الإعلانات
    • ريبورتاج
    • المحررين
    • علم البيئة
    • اقتصاد
    • المرأة
    • الشبيبة
    • الصحافة الاجنبية
    • تاريخ ولغة كوردستان
    • من نحن
    • تصريحات صحفيه
    • تحديثات
    • التاريخ
    • وثائقي
    • نصوص
    • من القارئ
    • وجهات نظر
    • المشاركات
    • تكنولوجيا
    • حقائق
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
  • الرئيسية
  • اخبار
  • مقالة
  • بحث
  • التحليل السياسي
  • حقائق
  • الكل
    • الدراسات الاستقصائية
    • الإعلانات
    • ريبورتاج
    • المحررين
    • علم البيئة
    • اقتصاد
    • المرأة
    • الشبيبة
    • الصحافة الاجنبية
    • تاريخ ولغة كوردستان
    • من نحن
    • تصريحات صحفيه
    • تحديثات
    • التاريخ
    • وثائقي
    • نصوص
    • من القارئ
    • وجهات نظر
    • المشاركات
    • تكنولوجيا
    • حقائق
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Anasayfa اقسام التحليل السياسي

Demokrasi ve Adalet Adına Yapılanlar

Yayınlayan Lekolin
15 مارس 2020
Kategori: التحليل السياسي
239 18
A A
Demokrasi ve Adalet Adına Yapılanlar
Facebook İle PaylaşınTwitter İle Paylaşın
FacebookX

18 Nisan 2013 Perşembe Saat 14:55

Uluslararası güçlerin dayattığı kriz ve kaos ortamı ve çıkarlarını bu yöntemle sağlama yaklaşımı, bölge halkları açısından ağır bedel ve trajedi olmaktadır.

Bölgemizdeki gelişmeler ivme kazanarak boyutlanmaktadır. Uluslararası güçlerin dayattığı kriz ve kaos ortamı ve çıkarlarını bu yöntemle sağlama yaklaşımı, bölge halkları açısından ağır bedel ve trajedi olmaktadır. Söz konusu güçler girdikleri tüm coğrafyalarda ağır maddi ve manevi yıkıma neden oldular. Üstelik bunu “demokrasi , “çağdaşlaşma ve “adalet adına yaptılar. Bu yönüyle tarihsel pratiklerini daha gelişkin teknik ve yöntemlerle sürdürüyorlar. Irak’a bin bir yalanla giren bu güçler şimdi geride fiilen parçalanmış maddi ve manevi bir enkaz bıraktılar. Aynı durum Afganistan’da daha trajik bir boyutta sürdürülüyor. Bu güçler şimdi yarattıkları bataklıktan çıkmanın ince hesapları peşindedirler. Üstelik ülkeyi kendileri kadar vahşi Taleban örgütü ile paylaşarak bunu yapmaktadırlar. Tunus, Mısır ve Yemen gibi ülkelerde halkların büyük umutlarla ama örgütsüz bir biçimde geliştirdiği serhildanlara müdahale ederek amacından saptırdılar. Şimdi bu ülkeler daha derinleşerek süren krizlerle karşı karşıyadırlar. Uluslararası güçler girdikleri tüm ülkelerde sözde “radikal ya da “ılımlı olsun tüm dinci-İslamcı gericileri perde arkasındaki taşeron ya da tacirler aracılığıyla kullanmaktadırlar. Geçen yüzyılda bunları nasıl ki “anti-komünizm argümanıyla ve Pakistan istihbaratı aracılığıyla Sovyetlere karşı kullandılarsa şimdi de mezhep, aşiret ve bölgesel farklılık ya da çelişkileri körükleyerek bunu gerçekleştirmektedirler. Bunun örnekleri de Libya, Suriye ve Mali gibi ülkelerdir. Arada gidip gelen taşeron güçler, uluslararası güçlerden aldıkları maddiyatı, manevi sömürü çarklarına dönüştürerek dünya çapında on binlerce fanatik dinciyi örgütleyebilmektedirler. Geçmişte Afganistan’dan deneyimli olan Rusya, Çeçenistan’da devreye koyduğu taktikler ve katliamlar ile bunların önünü en azından şimdilik almış görünüyor. Özcesi tüm bu pratikleri sergileyen sermaye güçleri nasıl ki çok uluslu ise kendi elleriyle yarattıkları “anti tez leri olan “her tür den dinciler de çok uluslu olarak dizayn edilmiştir. Rojava’nın Serêkaniyê kentinde YPG güçlerinin eline geçen Bosnalı bir keskin nişancı   “bana Gazze’de İsrail’e karşı savaşacağım söylendi, sizin Müslüman olduğunuzu bilmiyordum demiş. Başka biri de yakalanıp Dirbêsiyê’ye getirildiğinde ezanı duyunca “siz Müslüman mısınız? diye sormuş. Bu dizaynın perde gerisindeki temel yardımcı güçler Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye’dir. Dünyanın en kirli devletlerinden olmalarına rağmen emperyalizme yaptıkları bu “iyilikler den dolayı da kendilerine (en azından şimdilik) dokunulmamaktadır. 

Şimdi bu güçler Suriye ve İran üzerinde çalışıyorlar. Nihai hedef İran görünmektedir. Sonrasında parça parça olmak üzere Rusya üzerinde de çalışabilirler. Zaten Avrupa’ya komşu Rusya devletlerinden işe başladılar. Ancak şimdi esas yoğunlaşmaları İran üzerinedir. Bunun için önce Suriye’yi kendilerince bir biçime kavuşturmak istemiyorlar. Fakat bir türlü buna bir çare bulamıyorlar. Zaten çok ucube bir tarzda oluşturulmuş bu devletin dizaynı da kendilerine aittir. 1946 yılında Fransızların çekilmesinden sonra sözde bağımsız kalan bu devlet uzun bir süre kimlik bunalımı yaşadı. Fransızlar çekilirken her şeyi ve herkesi kendi haline bıraktı. Suriye ise, ne ya da nasıl olacağına karar veremedi. Bu yüzden de ülkede adeta canı sıkılan darbe yaptı. Bu durum 1970’li yıllara kadar sürdü. Emperyal güçler şimdi kendi ucubeleri olan bu devleti tekrardan biçimlendirmek istiyorlar ama şekil veremiyorlar. Süreç uzadıkça da kan gövdeyi götürüyor. Nihayetinde şimdi “kimyasal aşamaya gelindi! Son olarak hem muhalifler hem de rejim güçleri kimyasal silah kullanmaya başladı. Bu gidişle durumun daha da kritik bir hal alacağı belirtilebilir. Çünkü muhalefet bin bir yamalı bohça gibidir ve yukarıda ifade ettiğimiz fanatik çete yapılarından oluşmaktadır. Emperyal güçler, bu çetelerle rejimi fakat aslında halkları vuruyor. Sonrasında rejimin yerine kimi ya da neyi koyacağına karar veremiyor. Elindeki bazı piyonları arada bir deneme mahiyetinde piyasaya sürüyor. Daha önce Abdulbasıt Seyda sonra başkaları şimdi de Gassan Hitto denilen ucube birini öne sürdü. Öte yandan süreç uzadıkça İsrail de sabırsızlanmaktadır. Bir akbaba gibi ikide bir artık “leş olarak gördüğü Suriye’nin üzerine çullanma alıştırmaları yapmaktadır. Elbette sabırsızlandığı bir boyut da İran’dır. Kısacası Suriye yeniden oluşturulamazsa içinden birer Sünni, Alevi ve Kürt parçalanmasının yaşanabileceği öngörülebilir. Tıpkı Irak’ın içerisine girdiği süreç gibi… Fakat bu durum daha çok orta ve uzun vadeye yayılabilecektir.

    Dünya ve bölgedeki yeni gelişmeler ile birlikte her güç kendisini gözden geçirerek gelişmelere göre kendisini değiştirip düzenlemektedir. Bölgede ki değişimlerin uluslararası güçlerin tahminleri dışında gelişmelere yol açması özelikle Kürdistan’a Kürt halkının kendi kaderini tayin etme noktasında ortaya koymuş olduğu iradi duruş birçok kesimi şok etmiştir. Türk devletinin 2011 yılındaki Oslo görüşmeleri ardından ortaya koymuş olduğu inkâr ve inkâr politikasına dayalı yeni savaş stratejisi 2012 yılındaki gerilla güçlerimizin meşru savunma savaşının yeni taktikleriyle ortaya koyduğu büyük direnişle tümden boşa çıkarılmıştır. Son dönemde Batı Kürdistan’da ki gelişmeler hem bölgesel hem de uluslararası anlamda Kürt inkâr ve imha politikasını iflas ettirmiştir.  Bu durumun yanı sıra Türk devletinin bölgesel düzeyde ki Kürt karşıtı ittifakının bozulması ve giderek bölgede yalnızlaşması AKP devletini hem siyasi hem de ekonomik olarak ciddi bir çıkmaza sokmuştur. Tüm bu gelişmeler Kürt hareketine bölgede yeni ittifakların kapısını aralamıştır. Yine uluslararası boyutta meşruluk zemini ve yeni diplomatik imkânlar doğurmuştur. AKP devletinin Kürt hareketi karşısında içine girmiş olduğu çıkmaz AKP’ye iki seçenek sunmuştur. Birinci seçenek Kürt inkâr ve imha politikasına ısrar ederek ülkeye daha büyük bir kaosa ve bölünmeye ki bu durum AKP ve Erdoğan açısında bir intihar demekti. İkincisi ise Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın kendilerine bölgesel boyutta sunmuş olduğu Demokratik Kurtuluş ve Özgür Yaşam projesiydi. AKP devleti krizden çıkmanın başka bir yolu olmadığını gördüğü için bu sürece evet dedi. Bu sürecin AKP ve Erdoğan inisiyatifinde gelişen bir süreç olmadığı aksine Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın başlatmış olduğu bir süreç olduğunu bilerek buna tüm gücümüzle destek sunmak zorunda olduğumuz açıktır.

Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info

Etiketler: araştırmakurdiKurdishkurdistanLekolinTurkishTürkiye
Önceki yazı

Kürdistan Özgürlük Mücadelesinde Yeni Dönem

Sonraki Haber

Kerkük: Bitmeyen kavga ve bayrak krizi

Benzer Haberler

Özel Savaş Politikalarının Merkezi Amed
التحليل السياسي

Özel Savaş Politikalarının Merkezi Amed

15 يناير 2023
2023’te Kürtleri Büyük Zafer TC’yi Yıkım Bekliyor Neden Mi?
التحليل السياسي

2023’te Kürtleri Büyük Zafer TC’yi Yıkım Bekliyor Neden Mi?

10 يناير 2023
Yemen Senin Değil De Kürdistan Mı Senin?
التحليل السياسي

Teşhir Oluyorlar ! – EDİTÖRDEN

6 يناير 2023
Sonraki Haber
Kerkük: Bitmeyen kavga ve bayrak krizi

Kerkük: Bitmeyen kavga ve bayrak krizi

Öne Çıkan Yazılar

  • Komünar Sitesi Yayında

    Komünar Sitesi Yayında

    1186 Paylaşım
    Paylaş 474 Paylaş 297
  • Ermenistan 2 Gerillayı Neden Ve Nasıl Teslim Etti

    834 Paylaşım
    Paylaş 334 Paylaş 209
  • Sihad Barzani Komutasında MİT Yeni Üsler Kuruyor!

    1133 Paylaşım
    Paylaş 453 Paylaş 283
  • 30 Yıllık Serxwebûn Arşivi İnternette

    1015 Paylaşım
    Paylaş 406 Paylaş 254
  • İstihbarat ve Türk Devlet Geleneği –DOSYA 1

    994 Paylaşım
    Paylaş 398 Paylaş 249

Önerilenler

Özel Savaş Politikalarının Merkezi Amed

 Kerkük Karışacak! -ÖZEL HABER

2023’te Kürtleri Büyük Zafer TC’yi Yıkım Bekliyor Neden Mi?

MİT Rojava İşgal Operasyonu İçin Urfa’da Arap Aşiretleriyle Toplandı – ÖZEL HABER

Cinayet ve Katliam Çetesi MİT’in Unuttuğu Gerçek

  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Tüm Yazılar
KÜRDİSTAN ARAŞTIRMALAR MERKEZİ

© 2020 Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

Tekrar hoşgeldiniz!

Hesaba giriş

Şifrenizimi unuttunuz?

Tüm alanlar zorunludur

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Oturum aç

Add New Playlist