• kurdî
  • Turkish
  • الرئيسية
  • اخبار
  • مقالة
  • بحث
  • التحليل السياسي
  • حقائق
  • الكل
    • الدراسات الاستقصائية
    • الإعلانات
    • ريبورتاج
    • المحررين
    • علم البيئة
    • اقتصاد
    • المرأة
    • الشبيبة
    • الصحافة الاجنبية
    • تاريخ ولغة كوردستان
    • من نحن
    • تصريحات صحفيه
    • تحديثات
    • التاريخ
    • وثائقي
    • نصوص
    • من القارئ
    • وجهات نظر
    • المشاركات
    • تكنولوجيا
    • حقائق
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
  • الرئيسية
  • اخبار
  • مقالة
  • بحث
  • التحليل السياسي
  • حقائق
  • الكل
    • الدراسات الاستقصائية
    • الإعلانات
    • ريبورتاج
    • المحررين
    • علم البيئة
    • اقتصاد
    • المرأة
    • الشبيبة
    • الصحافة الاجنبية
    • تاريخ ولغة كوردستان
    • من نحن
    • تصريحات صحفيه
    • تحديثات
    • التاريخ
    • وثائقي
    • نصوص
    • من القارئ
    • وجهات نظر
    • المشاركات
    • تكنولوجيا
    • حقائق
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Anasayfa اقسام مقالات

AYNI KAVGAYA GÖNÜL VERENLER-Makale

Yayınlayan Lekolin
11 فبراير 2021
Kategori: مقالات
268 17
A A
AYNI KAVGAYA GÖNÜL VERENLER-Makale
Facebook İle PaylaşınTwitter İle Paylaşın
FacebookX

Bir insan her şeye kadir değildir, ama yapabilecek olduğu şeylerin de bilincinde olur. Kendini inancıyla kuşatanların yaşamı da savaşı da büyük olur. Çünkü onlar en büyük savaşı “cihadı ekberi” yani nefis savaşını kazananlardır. Bu savaştan galip çıkanlar yaşamı anı anına daha anlamlı yaşayabilirler. Yapabileceklerinin sınırını da onlar belirlerler. Yenilmez denilen tuzla buz edenler de bu inançlı direnişçilerdir. Yaşam konusunda herkesin daha fazla iddialı olması gerekiyor ve bunun nedeni yaşamın ne denli anlamlı yaşanabileceğinin o insanlarda somutlaşmış olmasıdır.

Açık ki, hiç kimse, hiçbir siyasi insan kendisini tamamlayan ve yönlendiren dünyaya bakış açısını, ideolojisini, siyasi tutumunu bir kenara bırakarak, başka bir yaklaşım tarzıyla, ya da kendisine ait olmayan, başka bir söylemle olayları, olguları, yaşamı değerlendirmez.  Her siyasi insan, kendisini bütünleyen ve yönlendiren siyasi kimliğiyle yaşam karşısında tutum alır. Direnişi ve süreci kendi siyasal değerlendirmeleriyle yönlendiren bu insanlar, sonucu da o değerlendirmeler ışığında almışlardır. Ne yapılması gerektiğine de bu çerçevede karar vermişlerdir.

Bugün 70. gününde devam eden açlık grevleri de inanç ve bağlılığın ne denli olduğunu bir daha sorgulamamıza gerekçe olmaktadır. Peki, tecridin bu kadar derinleştirilmesi ve yapılan eylemler ne anlam ifade etmektedir? İsa, inançları uğruna çarmıha gittiğinde düşüncesinden vazgeçmedi, Mazdek, düşünceleri uğruna katledildi. Mani yeni bir tarzın temsilcisi olarak ortaya çıktı ve ölüme tavizsiz gitti. Bruno altı yıllık esaret ve baskılar sürecinde boyun eğmedi, diri diri yanmaya düşüncelerinden gram taviz vermeden gitti. Hallac-ı Mansur, “Enel Hak” dediği için derisinin yüzülmesine razı oldu. Mazlum, Kemal, Hayri ve Dörtler işkence, soykırıma karşı aynı kavgada gönülleri ve ruhlarını bir edip bedenlerini ölüme yatırdı.  Tarih gösteriyor ki büyük düşünce adamları aynı zamanda o düşüncenin en büyük eylemcileridirler. Önder APO hakikatini bu tarihsel gerçekliklerin bir sentezi olarak almak yerinde ve doğru olur. Bu tarihsel olgulara bakıldığında zulmün neden bu kadar derinleştiğini, yaşanan kahramanlıklar karşısında katliamcı, adaletsiz, işkenceci zihniyetin neden bu kadar korktuğunun daha net kavranması mümkündür. Korkmaktadır çünkü karşısındaki inanç abideleri karşısında çaresiz kalmakta tankı, topu, uçağı bu saf insan iradesi karşısında hiçbir sonuç almamaktadır. Korkmaktadır ve çıldırmaktadır çünkü karşısında gördüğü kendisinin iflası, yenilgisidir.

2019 ve 2020’de zindanların büyük bir mücadele vermesiyle tecritte bir gedik açılmıştır. Aslında direnişle tecridin bütün zeminleri dağıtılmış, yıkılmış ve meşruiyeti ortadan kaldırılmıştır. Tecrit artık savunulamaz hale gelmiştir. Bu yönüyle Önderlik hala avukatlarıyla, ailesiyle görüştürülmüyor olsa da artık tecrit 2019 öncesi tecrit değildir. Artık tecrit dağılmıştır. İmralı’nın kapıları parçalanmıştır, parmaklıkları kırılmıştır, tecrit anlamsızlaşmıştır. Bu temelde de tecridin tümden ortadan kaldırılması ve Önderliğin özgürleştirilmesi mücadelesi zemini güçlenmiştir. Dört duvar ardına sığdırılmak istenen umutlar Kemal ve Hayri’lerin ardılları olan direnişçilerle son bulmaktadır.

Eğer İmralı tecridi ve sisteminde ortak olan Avrupa Birliği ve onun İmralı’dan sorumlu kurumu CPT, İmralı’da baskı, işkence, adaletsizlik ve ağır tecrit var, diyorsa bu, İmralı tecrit sisteminin önemli düzeyde parçalandığını gösteriyor. Bir uygulamanın meşruiyeti, zemini ve dayanağı yoksa o uygulamayı, politikayı sürdürmek zor olmaktadır. CPT ağır tecrit ve işkence var, dedikten sonra artık tecrit savunulamaz hale gelmiştir, tecridi sürdürmek mümkün değildir. Bunu yaratan tabi ki mücadele olmuştur. Eğer Kürt halkı 22 yıldır Önderliğine sahiplenmeseydi, büyük mücadele içinde olmasaydı İmralı sistemini kuranlar İmralı’da tecrit ve işkence var, demezlerdi. Bu yönüyle tecridin zemininin sürdürülmesinin artık zorlaştığını ve gereksizleştiğini görmek gerekmektedir. 

Önderliğini sahiplenmek ise kendine sahiplenmektir. Önderliğine sahiplenmeyen bir halk ise, kafasını soykırım kılıcının altına bırakmış ve ölümünü beklemekten başka şansı olmamaktadır. Özgürlük ve demokrasi savaşı böyle yürütülebilir ve ancak direniş başarıya ulaştırılabilir. Nasıl ki büyük mücadele CPT’ye İmralı sisteminin tecrit ve işkence olduğunu söylettiyse, mücadele Önder Apo üzerindeki tecridi de kıracak, özgürlüğünü de mutlaka sağlatacaktır. Ve bedenini açlık ve susuzlukla amaç uğruna yatıranlar ise Önder Apo’nun özgürlüğüyle mutlak sonuca varacaktır.

Hakiler partileşme; Mazlum, Kemal, Hayri ve Dörtler ülkeye dönüş ve savaş kararı; Agit ordulaşma; Zilan’lar özgür kadın hareketi, fedai ordusu ve Önderliği sahiplenmenin vasiyetidir. Bugün gelişen eylemler ise tecridin son bulması ve Önder Apo’nun fiziki özgürleşmesine vesile olacaktır. Faşizme karşı gelişen direnişin Önderliğin; “Düşman midesine kılçık gibi batmak ve ona rahat vermemek gerek” deyişinin göstergesi olmuştur. Bunun içinde, aynı kavgada direniş ve tecridin son bulmasına dek bedenini siper edenlerin çıkışlarıyla yeni ve özgür yaşamı müjdeleyenler olmuşlardır.

Asrin SİMORK

Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

Önceki yazı

NEDEN BAĞDAT DEĞİL DE ANKARA?

Sonraki Haber

KDP ELİYLE İŞGAL ALANI GENİŞLETİLİYOR: ETRUŞ’TA YENİ BİR ASKERİ KAMP KURULDU (ÖZEL HABER)

Benzer Haberler

Cinayet ve Katliam Çetesi MİT’in Unuttuğu Gerçek
مقالات

Cinayet ve Katliam Çetesi MİT’in Unuttuğu Gerçek

8 يناير 2023
Yeni Gündem Algılarıyla Yenilgilerin Kamufule Edilmesi
مقالات

Yeni Gündem Algılarıyla Yenilgilerin Kamufule Edilmesi

4 يناير 2023
Çöktürme Planı Çerçevesinde Kültürel Soykırım Saldırıları
مقالات

Çöktürme Planı Çerçevesinde Kültürel Soykırım Saldırıları

21 ديسمبر 2022
Sonraki Haber
KDP ELİYLE İŞGAL ALANI GENİŞLETİLİYOR: ETRUŞ’TA YENİ BİR ASKERİ KAMP KURULDU (ÖZEL HABER)

KDP ELİYLE İŞGAL ALANI GENİŞLETİLİYOR: ETRUŞ’TA YENİ BİR ASKERİ KAMP KURULDU (ÖZEL HABER)

Öne Çıkan Yazılar

  • Komünar Sitesi Yayında

    Komünar Sitesi Yayında

    1186 Paylaşım
    Paylaş 474 Paylaş 297
  • Ermenistan 2 Gerillayı Neden Ve Nasıl Teslim Etti

    834 Paylaşım
    Paylaş 334 Paylaş 209
  • Sihad Barzani Komutasında MİT Yeni Üsler Kuruyor!

    1133 Paylaşım
    Paylaş 453 Paylaş 283
  • 30 Yıllık Serxwebûn Arşivi İnternette

    1015 Paylaşım
    Paylaş 406 Paylaş 254
  • İstihbarat ve Türk Devlet Geleneği –DOSYA 1

    994 Paylaşım
    Paylaş 398 Paylaş 249

Önerilenler

Özel Savaş Politikalarının Merkezi Amed

 Kerkük Karışacak! -ÖZEL HABER

2023’te Kürtleri Büyük Zafer TC’yi Yıkım Bekliyor Neden Mi?

MİT Rojava İşgal Operasyonu İçin Urfa’da Arap Aşiretleriyle Toplandı – ÖZEL HABER

Cinayet ve Katliam Çetesi MİT’in Unuttuğu Gerçek

  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Tüm Yazılar
KÜRDİSTAN ARAŞTIRMALAR MERKEZİ

© 2020 Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

Tekrar hoşgeldiniz!

Hesaba giriş

Şifrenizimi unuttunuz?

Tüm alanlar zorunludur

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Oturum aç

Add New Playlist