• kurdî
  • Turkish
  • الرئيسية
  • اخبار
  • مقالة
  • بحث
  • التحليل السياسي
  • حقائق
  • الكل
    • الدراسات الاستقصائية
    • الإعلانات
    • ريبورتاج
    • المحررين
    • علم البيئة
    • اقتصاد
    • المرأة
    • الشبيبة
    • الصحافة الاجنبية
    • تاريخ ولغة كوردستان
    • من نحن
    • تصريحات صحفيه
    • تحديثات
    • التاريخ
    • وثائقي
    • نصوص
    • من القارئ
    • وجهات نظر
    • المشاركات
    • تكنولوجيا
    • حقائق
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
  • الرئيسية
  • اخبار
  • مقالة
  • بحث
  • التحليل السياسي
  • حقائق
  • الكل
    • الدراسات الاستقصائية
    • الإعلانات
    • ريبورتاج
    • المحررين
    • علم البيئة
    • اقتصاد
    • المرأة
    • الشبيبة
    • الصحافة الاجنبية
    • تاريخ ولغة كوردستان
    • من نحن
    • تصريحات صحفيه
    • تحديثات
    • التاريخ
    • وثائقي
    • نصوص
    • من القارئ
    • وجهات نظر
    • المشاركات
    • تكنولوجيا
    • حقائق
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Anasayfa اقسام مقالات

Öz Savunma Toplumsal Varoluşun Adıdır

Yayınlayan Lekolin
5 مايو 2020
Kategori: مقالات
261 3
A A
Öz Savunma Toplumsal Varoluşun Adıdır
Facebook İle PaylaşınTwitter İle Paylaşın
FacebookX

21 Aralık 2019 Cumartesi Saat 08:17

Kürdistan’da gelişen öz savunma direnişlerinin Kürt halkını tekrardan küllerinden doğuşuna tanıklık etmiştir.

Öz Savunma, tüm canlıların var
oluşundan bu yana sistematik olarak yaşamlarını sürdürmeleri için
geliştirdikleri farklı farklı savunma biçimlerini pratiğe koymasıdır. Özellikle
insanların doğumundan belirli bir yaşa kadarki süre içinde dış etkenlere karşı
savunmasız kaldığı ve canlarına son vermeye kadar gittiği görülmektedir. Buda
gösteriyor ki özellikle insanların gerek doğal gerekse insanların saldırılarına
karşı yaşamlarını sürdüre bilmeleri için çeşitli savunma mekanizmaları ortaya
çıkarmaları gerekmektedir.

Öz Savunma, bir toplumun ahlaki
ve politik yeteneklerini özgür kılan ve koruyandır. Özüne bakıldığında ise
aslında varlık ve yokluk kavramıyla bir bütündür. Ya kendini savunur korur var
olursun ya da aksine ebediyen yok olursun. Tarihte öz savunma mekanizmasını
doğru bir şekilde ele almayan ya da tek yönlü ele alan topluluklar tarihin
tozlu sayfalarında kaybolmaktan kendini kurtaramamıştır. Bunun somut örneğini Türkiye
de gelişen tekçi zihniyetin birçok kültürü yok olmayla karşı karşıya
bırakmasında görebiliriz. O halde diyebiliriz ki öz savunmayı toplumun tüm
değerlerini koruma açısından doğal ve hayati bir ihtiyaç olarak geliştirilmesi
gerekiyor.

Kürt Halkı ve kazanımları sadece
tekçi faşist TC’nin değil Ortadoğu’da çıkar sahibi olan tüm hegemon güçlerin
hedefinde olmuştur. Eğer tarihte Kürtler içinde öz savunma gelişmiş olsaydı elde
ettiği kazanımları koruyabilecek daha üst mertebeye çıkarmış olacaktı. Kültür
ve inançları doğrultusunda özgürce bir yaşam ortamı oluşturcağı kesindi. Buna
örnek vermek gerekirse en son Rojava ve Bakur Kürdistan’da gelişen öz savunma
direnişlerinin Kürt halkını tekrardan küllerinden doğuşuna tanıklık etmiştir. 24
Temmuz 2015’ten itibaren Kuzey Kürdistan’da (Türkiye Kürdistan’ı), demokratik
özyönetim ilanları ve direnişleri başladı. Cizre, Silopi, Nusaybin, Yüksekova,
Hakkari, Van, Diyarbakır, Silvan, Varto vd. kasaba ve kentlerde, köy ve
mahallelerde Kürt halkının özyönetim ilanı ve inşası, sömürgeci faşist rejimin
sert saldırı, yasak, kuşatma, tehdit, katliam ve gözaltılarına rağmen büyük bir
kararlılık ve kahramanlıkla devam etti. Her gün onlarca şehit, yüzlerce yaralı
ya da gözaltı yaşandı. Siyasal olarak ordulaşan ve uyanan Kürt halkı ölümüne
savaştı. Kendi kaderini eline alma kararlılığını tüm dünyaya göstermiş oldu.

 

Zulme karşı diz çökmeyenlerin direnişi: Cizre

Kobane özsavunması ve direniş
ruhu, Kürdistan’ın köy, kasaba ve kentlerine, Ortadoğu’ya yayıldı ve bölgenin
emekçi halklarını etkiledi. Kürtler, onurlu ve özgür bir yaşam için devrimci
bir direniş sergiledi. Faşist, soykırmcı TC’nin Cizre’de ilan ettiği sokağa
çıkma yasağı 79 gün sürdü. 2 Mart 2016’da sona eren abluka ve saldırılarda
300’e yakın kişi katledildi. Yasak boyunca aralarında ağır yaralıların olduğu
ve bodrumlara sığınan 177 kişi, polis ve askerler tarafından tank, obüs ve
kimyasal maddelerle terörist adı altında yakıldı. 92 kişi kimlik bilgileri
açıklanmadan kimsesizler mezarlığına defnedildi. Direniş tarihiyle tanınan
Cizre halkı, baskılar karşısında da evlerini ve topraklarını terk etmedi. Sokağa
çıkamadı, şehitlerini toprağa veremedi, ekmek alamadı, hastahanelere gidemedi ama
direndi ve bu direniş küllerinden doğuşun temsiliyetini yarattı.

 

103 gün süren Tarihi Bir Destan… Sur Direnişi

Küller arasında kanat çırpan bir
diğer Kürdistan ili Amed’in Sur ilçesi olmuştu. İşgalci Türk devletinin 2
Aralık 2015’te YPS kontrolündeki bağımısız Kürt mahallelerine 6 binlik askerle
saldırdı. Son teknolojik silahlarla donatılmış 10.000 askere karşı qilêş ve
RPGli silahlarla savaşan 150 kahraman genç. Sur Direnişi savaş tarihinin en
asmetrik savaşlarından biri olarak tarihe adını yazdırmıştır. Buna rağmen
Fermandar Çiyager komutanlığında düşman kuvvetlerine 589 kayıp verdirerek irade
kavramına yeni bir boyut kazandırdı. NATO’nun 2. Ordusuna karşı tarihte benzeri
görülmemiş bir direniş sergilendi. Fermandar Çiyager’in değimiyle “Ne Olursa
Olsun, Son Muhteşem olacak ve oldu. Muhteşem Direnişi tarih sayflarına ve Kürt
halkının zihnine incelikle dokundu.

 

Vietnam, Kobanê ‘sendromu’ Nusaybin’de dirildi

Kürdistan kentlerinde 2015
tarihiyle başlayan özyönetim ilanlarıyla birlikte şiddetli çatışmaların
yaşandığı kentlerden biri de Mardin’in Nusaybin ilçesi oldu. Nusaybin’de 2016
Mart öncesi 5 kez, günlerce süren sokağa çıkma yasakları ilan edildi. 14 Mart
2016’da ilçedeki en uzun “sokağa çıkma yasağı” başladı. 134 gün
boyunca ablukaya alınan ilçede halkın deyimiyle “sendrom” yaşatıldı.
Saldırıya da direnişe de yabancı olmayan Nusaybin, 134 gün boyunca tank ve
toplarla yıkıldı. Nusaybin’in büyük bir bölümü yıkıma uğradı. Bu süre içinde bu
küçük ilçeye Orgeneral, binbaşı ve çok sayıda üst düzey askerin yanı sıra 10
bini aşkın devlet gücü görevlendirildi.
Bundan sonra yaşanan süreç tarihe “Nusaybin sendromu” olarak
geçti.

Direniş kenti Nusaybin, 134 gün
süren “sokağa çıkma yasağı”nda ilçeyi ablukaya alan faşist iktidar
rejimine karşı tarih yazdığını şu sözlerle yansıtmıştı duvarlarında:
“Bugünleri asla mağdur edebiyatıyla anlatmayın, mağdur tarih yazmaz, oysa
biz tarih yazıyoruz.” Hafızalarda “Nusaybin sendromu” olarak yer
edinen direniş, Vietnam’ın Amerikan ordusuna, Kobanê’nin DAİŞ çetelerine
yaşattığını anımsattı.

Gever’de Halkın Öz Savunması Katliamlara ‘Dur!’ Dedi

Aylardır Kuzey Kürdistan
kentlerinde AKP rejimi kirli bir savaş yürütüp büyük katliamlar gerçekleştirip imha-inkâr
politikalarıyla Kürtleri kendi coğrafyalarından yok etmek istemekteydi. AKP
çetelerinin son zamanlarda yöneldiği kentlerden biri de Gever olmuştu. Fakat
AKP rejiminin hesaba katmadığı halk, mücadelesi ve direnişi ile bütün
katliamlara, saldırılara devasa bir direniş ile karşı konuldu. Kürdistan’daki
özyönetim direnişleri AKP hükümetinin soykırım saldırıları ile sonlandırılmak
istense de aylarca nefes nefese yürütülen direniş tarihe yeni özgürlük öykülerini
de kaydetmeyi sürdürdü. Tıpkı Kadın öncülüğünde gelişen Gever Serhildanı
gibi…

Öz Yönetim Direnişleri canavarlaşan
sistem karşısında fedaice direnen toplum gerçeğini ortaya çıkarmıştır. Kobanê,
Şengal, Sur, Cizir, Nusaybin, Gever vb. yerlerde özgürlük şiyarı ile
bilinçleştirilen toplum canı pahasına toprağını savuna bilmiştir. Kültür ve
Ahlakını yok sayan faşist, soykırımcı işgalci rejime inat kendisini geliştiren
eğiten toplumun mühteşem direnişleri aslında bir toplumun öz savunmayı nasıl
geliştirebileceğine örnek teşkil etmiştir.

 

Militan RÊHAT

Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html

Etiketler: araştırmakurdiKurdishkurdistanLekolinTurkishTürkiye
Önceki yazı

Kürt kadın direnişi geleneği hep var olacak

Sonraki Haber

Kelhorlar Türk işgaline karşı QSD’nin yanında yer alacak

Benzer Haberler

Cinayet ve Katliam Çetesi MİT’in Unuttuğu Gerçek
مقالات

Cinayet ve Katliam Çetesi MİT’in Unuttuğu Gerçek

8 يناير 2023
Yeni Gündem Algılarıyla Yenilgilerin Kamufule Edilmesi
مقالات

Yeni Gündem Algılarıyla Yenilgilerin Kamufule Edilmesi

4 يناير 2023
Çöktürme Planı Çerçevesinde Kültürel Soykırım Saldırıları
مقالات

Çöktürme Planı Çerçevesinde Kültürel Soykırım Saldırıları

21 ديسمبر 2022
Sonraki Haber
Kelhorlar Türk işgaline karşı QSD’nin yanında yer alacak

Kelhorlar Türk işgaline karşı QSD’nin yanında yer alacak

Öne Çıkan Yazılar

  • Komünar Sitesi Yayında

    Komünar Sitesi Yayında

    1186 Paylaşım
    Paylaş 474 Paylaş 297
  • Ermenistan 2 Gerillayı Neden Ve Nasıl Teslim Etti

    834 Paylaşım
    Paylaş 334 Paylaş 209
  • Sihad Barzani Komutasında MİT Yeni Üsler Kuruyor!

    1133 Paylaşım
    Paylaş 453 Paylaş 283
  • 30 Yıllık Serxwebûn Arşivi İnternette

    1015 Paylaşım
    Paylaş 406 Paylaş 254
  • İstihbarat ve Türk Devlet Geleneği –DOSYA 1

    994 Paylaşım
    Paylaş 398 Paylaş 249

Önerilenler

Özel Savaş Politikalarının Merkezi Amed

 Kerkük Karışacak! -ÖZEL HABER

2023’te Kürtleri Büyük Zafer TC’yi Yıkım Bekliyor Neden Mi?

MİT Rojava İşgal Operasyonu İçin Urfa’da Arap Aşiretleriyle Toplandı – ÖZEL HABER

Cinayet ve Katliam Çetesi MİT’in Unuttuğu Gerçek

  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Tüm Yazılar
KÜRDİSTAN ARAŞTIRMALAR MERKEZİ

© 2020 Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

Tekrar hoşgeldiniz!

Hesaba giriş

Şifrenizimi unuttunuz?

Tüm alanlar zorunludur

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Oturum aç

Add New Playlist